Sahipsizliğin Faturası

Cumhuriyet tarihinin en zengin rezervlerinin bulunduğu Maden ilçemizde, Elazığ Mermerciler ve Madenciler (EMMAD) Derneği tarafından yargıya taşınan ve İdare Mahkemesi'nin durdurma kararı Danıştay'ın kararıyla bozulmuştu. Bu konuyla ilgili Elazığlıların yorumu ise 'sahipsizliğin faturası ağır oldu' şeklinde ifade edildi.

Elazığ'ın Maden ilçesinde bulunan zengin maden yataklarının işletilmesi için yapılan ihale idare mahkemesi tarafından bozulmuş ardından ihale ile ilgili Danıştay son kararını vererek İdare Mahkemesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararını bozarak ihaleyi meşrulaştırmıştı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı MAPEG'in kararı temyize götürmesi ve Danıştay'ın verdiği durdurmayı iptal kararına başta Elazığ Mermerciler ve Madenciler Derneği olmak üzere siyasiler ve vatandaş da tepki gösterdi.

SAHA ARTIK PORT MADENCİLİK FİRMASININ

Danıştay'ın almış olduğu kararla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulunan EMMAD Genel Sekreteri ve Maden Mühendisi Hayri Günay, Danıştay'ın kararı sonrası yapılacaklar hakkında şunları söyledi: “Konuyla alakalı yapılacak bir iki küçük hamle var ama bu hamleler işe yarar mı yaramaz mı bir istişare edeceğiz ve istişare ettikten sonra karar vereceğiz ama şu an için henüz hiçbir şey net değil. İhaleyi Port Madencilik aldı diyebiliriz artık.”

“İHALE DAHA YÜKSEK BİR BEDELLE TEKRAR YAPILMALI”

İhalede kamu yararından çok firmaların çıkarlarının ön plana çıktığını belirten Günay: “Burada yapılması gereken iş rezervlerin daha yüksek bir bedelle hem Elazığ halkına hem de Türkiye'ye kazandırılmasıydı. Biz bunu hedeflemiştik dolayısıyla burada kişisel bir menfaat söz konusu değil. Ama maalesef burada devletten ziyade firmalar öne çıkmış oldu” şeklinde konuştu.

“ÇABUK YILDIK, YETERİNCE SAHİPLENEMEDİK”

Maden rezervlerinin keşfedildiğinin açıklanmasının ardından ilk süreçte konunun Elazığlılar tarafından sahiplenildiğini ancak sonraki süreçte bir yılgınlık oluştuğunu belirten Genel Sekreter Günay, şunları söyledi: “İlk başlarda Elazığ halkı bu konuyu sahiplenmişti ancak çok çabuk bir yılgınlığa uğruyoruz. Bu bizim en büyük zaafımız. Hem siyasiler hem Elazığ halkı bu işi yeterince sahiplenemedi diye düşünüyorum. Eğer yeterince sahiplenmiş olsaydık bunlar da bu kadar rahat at oynatamazdı. Herkes diyor ki birisi yapsın. Bu birisi kim ben de bilmiyorum. Henüz ortaya çıkan kimse yok. Herkes birinin üzerine atıyor.”

“BİZİ TEMYİZE GÖTÜREN MAPEG'DİR”

Kararı temyize götüren tarafın MAPEG olduğunu açıklayan Hayri Günay, şu bilgileri aktardı: “İşin garip tarafı bizi temyize götüren de ilgili firmanın kendisi değil MAPEG bizi temyize götürdü. Yani devlet devleti atmadı. Danıştay Enerji Bakanlığı'na bağlı MAPEG'i atmamış oldu ve onların vermiş olduğu karara saygı duydu. Yani kendi içerisinde bir düzenek kurmuşlar diyelim o düzeneğin içinde hareket ediyorlar. Konu Danıştay sürecine gittiği zaman kaç tane siyasi ya da milletvekillerinden hangisi gidip bu işi takip etti? Çünkü bu iş takip süreciyle alakalıdır. Sen takip etmezsen öbür taraftaki adam yapar. Danıştay'ın her konuyu bilecek diye bir hali yok. Karşı tarafta Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nden (MAPEG) genel müdürlük düzeyinden işin uzmanı, maden ve jeoloji mühendisleri tarafından takip yapıldı. Onlar oraya gidip bir sıfatla bir şey söylediği zaman siz takip etmezseniz, yanlış da bilgi verir doğru da bilgi verir. Ama maç bitti mi, henüz bitmedi.”

“TESİS KURMAYACAKLAR”

İlgili firmanın Elazığ'da bir tesis kurup kurmayacağı yönündeki sorumuzu da yanıtlayan Maden Mühendisi Günay, şunları kaydetti: “Tesis kurmayacaklar. Siz de olsanız kurmazsınız ben de olsam kurmam. Çünkü aşağı yukarı böyle bir tesisi kurmanın maliyeti en aşağı 150 milyon dolar. Buraya en yakın yerde Merzifon'da kendi tesisi varken niye yatırım yapsın adam? Oraya taşıyacaktır. Bu zaten ekonomiktir. Burayı sadece konsantre tesis haline getirecektir. Maden'de zaten çalışan böyle bir tesis var onun gibi bir tesis kuracaktır ve zenginleştirmeden sonra alıp götürecektir ürünleri ve Merzifon'da metal haline getirecektir.”

“BEN DEĞİL BİZ KAZANMALI DEMELİYDİK”

Süreçle ilgili bireysel çıkarların ön plana çıktığını ve birlik beraberliğin sağlanamadığını söyleyen Günay, açıklamasında son olarak: “Biz her zaman taşeronluk yapıyorduk bundan kurtulalım istemiştik, üretimin de içerisinde olalım bu sayede yan ürünler için tesisler de kurulur diye hayal etmiştik ama olmadı. Elazığ göç veren, işsizliğin tavan yaptığı bir şehir haline geldi bunlara da katkısı olur diye düşünmüştük ama gördüğümüz kadarıyla biz taşeronluk yapmaya meraklıyız. Ben kazandım mı gerisi önemli değil diye düşünüyoruz. Elazığ ben kavramından biz kavramına geçiş yapabilseydi bugün bu halde olmazdık” ifadelerine yer verdi.

EROL: “KAMU ZARARI OLUŞTU”

İhale süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ise süreçle ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını açıklayarak şunları kaydetmişti: “İlana çıktığı günden bugüne kadar takip ediyoruz. Burada şu anda kamu zararı oluşmuş durumda. Çünkü işi yerel mahkeme iptal etti. Danıştay yerel mahkemenin kararını iptal etti. Danıştay'a bakanlıktan giden bilgiler, Danıştay'ı yanlış bilgilendirici bilgiler. Onunla ilgili de suç duyurusunda bulunacağız.”

AKIN: “İHALE İPTAL EDİLMELİ”

Saadet Partisi Elazığ İl Başkanı Abdullah Akın ise ihalenin iptal edilmesi gerektiğini ve daha sonra Maden'in ekonomik ve sosyal yönden gelişmesine katkı sağlayacak bir şekilde yeninden ihale edilmesi gerektiğini belirterek: "Bugün Maden ilçemizde vatandaşlarımızla konuştuk, esnaflarımızı gezdik. Sorunlar maalesef tüm ilçelerde aynı ancak Maden ilçemizin durumu hepsinden daha kötüdür. İlçemiz 35 milyar dolarlık bakır rezervine sahip olmasına rağmen, vatandaşlarımız yoksullukla boğuşuyor. İlçeden çıkarılan bakır madeni kamyonlara, trene yüklenip gönderiliyor, buradaki vatandaşlarımız ise işsizlik ile boğuşuyor, esnaf siftah yapamıyor, dükkânını kapatmak zorunda kalıyor. Oturulacak konut yok, vatandaşlar göçe zorlanıyor. İlçe nüfusu ekonomik ve sosyal hayatın getirdiği zorluklardan dolayı küçülerek yok olmaya doğru gidiyor. Bundan dolayıdır ki yakın zamanda 35 Milyar dolarlık rezervin, 119 milyon dolar gibi ciddiyetsiz bir rakama Port Madenciliğe verildiği ihale iptal edilmelidir. Söz konusu rezerv için bakıra dayalı sanayinin ele alındığı, ilçe sakinleri için iş güvencesinin verildiği, Maden halkı için toplu konutların yapıldığı yeni bir şartname hazırlanmalıdır. Böylelikle bu rezerv maden halkının, ilimizin ve ülkemizin istifadesine sunulmalıdır” şeklinde konuştu.

ATEŞ: “MTA TÜM TEPKİLERE RAĞMEN İHALEYİ YAPTI”

İhalenin gelen tüm tepkilere rağmen yapıldığını hatırlatan Yeniden Refah Partisi Elazığ İl Başkanı Ömer Ateş, şunları kaydetti: “Maden ilçemiz sınırları içindeki maden yataklarının işletilmesi için açılan ihale şartnamesinin belirli firmalara göre hazırlandığına dair kamuoyunda ciddi tepkiler olmasına rağmen MTA bu ihaleyi yaptı.

Rekabeti engelleyici ve sadece bir firmayı tarif eden ve sonunda iki firmanın girip kamuoyunda ihaleyi alacağına dair önceden ilan edilen firma, reel bedelinin çok çok altında bir teklif vererek ihaleyi kazanmıştı.”

“ENDİŞELER HAKLI ÇIKTI”

Yargıya taşınan süreçle ilgili kamuoyunun endişelerinin haklı çıktığını aktaran Ateş: “Elazığ Madenciler Derneğinin konuyu yargıya taşıması sonucu idari mahkeme yürütmeyi durdurma kararı aldı ve kamuoyunun endişeleri haklı çıktı.İlgili firma karara itiraz etti ve Danıştay, kendi tetkik hakiminin idari mahkemenin aldığı kararın doğru olduğuna dair raporuna rağmen, durdurma kararını bozarak ihalenin şirkete verilmesi kararını verdi. Bu karar, hem ciddi anlamda kamu zararı oluşması hem de kamuoyunda madenlerin peşkeş çekildiği ve büyük yolsuzluklar yapıldığı kanaatini gidermemiş tam tersine pekiştirmiştir” şeklinde konuştu.

“İHALE İPTAL EDİLMEZSE BU YAFTADAN KURTULAMAYACAKLAR”

İktidar milletvekillerinin ve bürokratların kamuoyunu rahatlatacak bir adım atmamaları halinde ihaleyle ilgili endişelerin dinmeyeceğini belirten İl Başkanı Ömer Ateş, son olarak şunları kaydetti: “Bu maden yatakları tüm ülke insanının ve Türkiye Cumhuriyetinin ortak zenginliği ve gelir kaynağıdır. Bu kaynak, kamuoyunda son yılların en büyük yolsuzluğu olarak görülmek yerine, yapılacak şeffaf ve rekabeti sağlayan yeni bir ihale ile devletin hazinesine girmelidir. Yapılan ve başından beri tepki alan bu ihalenin adil şartlarda ve rekabet koşullarında yapılması iktidarın da boynunun borcu haline gelmiştir. İktidar milletvekillerimiz ile bürokratlarımız bu konuda kamuoyunu rahatlatan bir adım atmadığı sürece yapılan ihale “peşkeş çekildi” yaftasından kurtulamayacaktır.”

STK'LAR SESSİZ VATANDAŞ TEPKİLİ

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız vatandaşlar ise ihalenin derhal iptal edilmesi gerektiğini, Cumhuriyet tarihinin en zengin rezervlerinin şehre hiçbir katkısı olmadan dışarı çıkacağını belirterek tepki gösterdiler. Vatandaşlar, aynı zamanda birçok basit konuda söz birliği yapan bazı STK'ların böylesine önemli bir konuda sus pus olmasına anlam veremediklerini kaydettiler.

Bakmadan Geçme