SAĞLIKTAKİ FEODAL YAPI DA SONA ERMELİ
Konjonktüre göre yelken açan ve rotasını şaşıran bir vaziyet ile karşı karşıya kaldık
Konjonktüre göre yelken açan ve rotasını şaşıran bir vaziyet ile karşı karşıya kaldık. Sağlıktaki atamalar hepimizi akıl tutulması ile karşı karşıya bıraktı.
Şu bizim milletin vekilleri Elazığ'ın resmini neden hiç okuma gereği duymazlar bilmem. Atadıkları ve gönderdikleri şahsiyetler üzerinde hep 'tasarrufumuz olmadı nasıl geldi anlamadık' der dururlar. Atamalar talimatla değil hak ve hukukun, kuyumcu terazisindeki hassasiyetle ölçülmesiyle gerçekleşir kanaatimce.
Evet, bir kez daha söylüyorum Sağlık da ki atamalar hakkaniyet ölçütüne göre yapılmadı. Siyasilerin bu problemleri çözmesi, şehir insanının geleceğe güvenle bakmasını sağlaması gerekmektedir.
Belli ki Sağlıkta yapılan atamalar yine ahbap, çavuş ilişkileriyle yapıldı. Daha önce de böyle olmuştu. Yıllar önce başka şehirden Elazığ 'a atan ve Sağlığı emanet ettiğimiz zat-ı muhterem kendi memleketinden işçi çalıştırmak için adam getirmiş, bu da yetmemiş; kendi eşini bile sözleşmeli olarak iyi para ile çalıştırmaya başlamıştı.
Yani kısacası Türkiye'nin Sağlık politikası gelişen ve değişen dünya düzenine entegre olmaya çalışırken, liyakat sahibi olmayanları idareci olarak getirmek bu entegrasyonu bozmaya başladı.
Neyse bu konuyu da milletin vekillerinin iş kazası olarak değerlendirelim ama yıllardır başhekim olarak çalışıp, birileri tarafından tekrardan kutsanmak pek hoş olmasa gerek.
Çünkü, analar ne evlatlar doğurmuş. Yeter ki fırsat verilsin diyen insanlar sırada beklerken, birilerine de sürekli altın tepsi içinde sunulanlar, şehrin insanını düşündürüyor.
Siyasetteki feodal yapı tükenmek üzereyse, artık Sağlıktaki feodal yapının da çökmesi gerekir. Biz kimseye senet vermedik, söz vermedik sürekli sen başhekim olacaksın diye.
Dedim ya, analar ne aslan parçaları doğurmuş. Hem yıllardır şu şehirde başhekimlik yapanların katkıları nedir? Hangi cenahın adamıdır? Kaç kez sorgulanmış? soruşturma geçirmiş. Mesleği ile ilgili 'kaç kez hakim ve savcının önüne çıkmış' diye düşünen yok.
Tek bilinen gerçek; siyasi bir partinin mensubu olan bir Doktorun başhekim olabileceği.
Gülüyorum, inanın ki sanki yıllardır başhekimlik yapan zat-ı muhteremler ülkem için Milli bir proje üretmiş de yakasını paçasını tutmuş; lütfen diyoruz.
Evet Sağlıktaki, kokuşmuşluk devam ededursun, yeni atanan başhekimlere genel sekreterlere önerim şu olacak:
Yüreğinizi ve gönlünüzü açın. Bilin ki, hastaneye gelen her vatandaş sorunlu, yardım eli uzatılmasını bekliyor. Sonumuzun ne olacağını bilemediğimiz bu fani dünya için kalp kırmayın. Her şeye rağmen ülkesi için yaşayanlardan olun. Taraf olmayın. Sürekli tebessüm edin. Kapınız her daim açık olsun. Kasıntı ve kibri makamınızdan dolayı yaşam biçimi haline getirmeyin. 'Yiğit bir kez, korkak her gün ölür' sözünden hareket ederek, dik durun!
Çünkü bu vatan sizden hizmet bekliyor…
Şu bizim milletin vekilleri Elazığ'ın resmini neden hiç okuma gereği duymazlar bilmem. Atadıkları ve gönderdikleri şahsiyetler üzerinde hep 'tasarrufumuz olmadı nasıl geldi anlamadık' der dururlar. Atamalar talimatla değil hak ve hukukun, kuyumcu terazisindeki hassasiyetle ölçülmesiyle gerçekleşir kanaatimce.
Evet, bir kez daha söylüyorum Sağlık da ki atamalar hakkaniyet ölçütüne göre yapılmadı. Siyasilerin bu problemleri çözmesi, şehir insanının geleceğe güvenle bakmasını sağlaması gerekmektedir.
Belli ki Sağlıkta yapılan atamalar yine ahbap, çavuş ilişkileriyle yapıldı. Daha önce de böyle olmuştu. Yıllar önce başka şehirden Elazığ 'a atan ve Sağlığı emanet ettiğimiz zat-ı muhterem kendi memleketinden işçi çalıştırmak için adam getirmiş, bu da yetmemiş; kendi eşini bile sözleşmeli olarak iyi para ile çalıştırmaya başlamıştı.
Yani kısacası Türkiye'nin Sağlık politikası gelişen ve değişen dünya düzenine entegre olmaya çalışırken, liyakat sahibi olmayanları idareci olarak getirmek bu entegrasyonu bozmaya başladı.
Neyse bu konuyu da milletin vekillerinin iş kazası olarak değerlendirelim ama yıllardır başhekim olarak çalışıp, birileri tarafından tekrardan kutsanmak pek hoş olmasa gerek.
Çünkü, analar ne evlatlar doğurmuş. Yeter ki fırsat verilsin diyen insanlar sırada beklerken, birilerine de sürekli altın tepsi içinde sunulanlar, şehrin insanını düşündürüyor.
Siyasetteki feodal yapı tükenmek üzereyse, artık Sağlıktaki feodal yapının da çökmesi gerekir. Biz kimseye senet vermedik, söz vermedik sürekli sen başhekim olacaksın diye.
Dedim ya, analar ne aslan parçaları doğurmuş. Hem yıllardır şu şehirde başhekimlik yapanların katkıları nedir? Hangi cenahın adamıdır? Kaç kez sorgulanmış? soruşturma geçirmiş. Mesleği ile ilgili 'kaç kez hakim ve savcının önüne çıkmış' diye düşünen yok.
Tek bilinen gerçek; siyasi bir partinin mensubu olan bir Doktorun başhekim olabileceği.
Gülüyorum, inanın ki sanki yıllardır başhekimlik yapan zat-ı muhteremler ülkem için Milli bir proje üretmiş de yakasını paçasını tutmuş; lütfen diyoruz.
Evet Sağlıktaki, kokuşmuşluk devam ededursun, yeni atanan başhekimlere genel sekreterlere önerim şu olacak:
Yüreğinizi ve gönlünüzü açın. Bilin ki, hastaneye gelen her vatandaş sorunlu, yardım eli uzatılmasını bekliyor. Sonumuzun ne olacağını bilemediğimiz bu fani dünya için kalp kırmayın. Her şeye rağmen ülkesi için yaşayanlardan olun. Taraf olmayın. Sürekli tebessüm edin. Kapınız her daim açık olsun. Kasıntı ve kibri makamınızdan dolayı yaşam biçimi haline getirmeyin. 'Yiğit bir kez, korkak her gün ölür' sözünden hareket ederek, dik durun!
Çünkü bu vatan sizden hizmet bekliyor…