Elazığ'da ucuz diye tüketip sağlığınızdan olmayın
Elazığ Şavaklılar Derneği Başkanı çeşitli karışımlardan elde edilen ve tomas adı verilen taklit ürünlerin insan sağlığına ciddi zararları olduğunu söyledi.
Şavaklılar Derneği Başkanı Mehmet Doğangün ile Şavak aşiretinin geçmişi, göç rotası, ekonomik katkısı ve karşılaştığı güncel sorunlara dair önemli açıklamalarda bulundu. Doğangün, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Şavaklıların, Türkiye'nin doğusunda üretim ve istihdama ciddi katkılar sunduğunu belirterek yaylalarda yaşanan zorluklara ve sahte peynir üretimine dikkat çekti.
“SAHTE PEYNİRLER; SAĞLIĞA ZARAR, EKONOMİYE DARBEDİR”
Şavak tulum peynirinin doğallığına dikkat çeken Doğangün, sahte peynir üretiminin hem halk sağlığı hem de gerçek üretici için tehdit oluşturduğunu vurgulayarak “Tulum peyniri doğal süt, maya ve tuzla yapılır. Ancak piyasada nişasta, bitkisel yağ, kemik unu ve çökelikle yapılan, peynirle ilgisi olmayan ürünler ‘tulum’ diye satılıyor. Kilosu 150-200 liradan satılan bu ürünler bizim 400 liralık gerçek peynirimizin değerini düşürüyor. Vatandaşlarımız aldığı tomas adı verilen bu karışımın tulum peyniriyle uzaktan yakından alakası yok. Ucuz diye vatandaşlarımız sağlıklarını riske atmasın” diye aktardı.
ELAZIĞ’DA 20 BİN ŞAVAKLI YAŞIYOR
Şavaklıların köken olarak Tunceli’nin Çemişgezek ve Pertek ilçelerinden geldiğini hatırlatan Doğangün “ Zamanla terör ve ekonomik sebeplerle Elazığ, Erzincan ve çevre illere göç atalarımız göç etmiş. Elazığ’da yaklaşık 20 bin Şavaklı yaşıyor Şavaklılar şehir merkezlerinde yaşamının sürdürenlerin dışında Elazığ’da 15, Erzincan’da 15 ve Tunceli’de 10 köyde aşiret üyelerimiz yaşamlarını sürdürüyor” dedi.
6 BİN KİŞİYE İSTİHDAM, BÖLGE EKONOMİSİNE MİLYONLARCA LİRALIK KATKI”
Şavaklıların en önemli üretim kalemlerinden birinin tulum peyniri olduğunu ifade eden Doğangün, “Elazığ, Erzincan ve Tunceli’de toplamda yaklaşık 15 bin ton tulum peyniri üretiyoruz. Bu üretim 6 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. Yaz aylarında yayla ve meralar göç etmemizden dolayı gittiğimiz illerin ekonomisine de ciddi katkı sunuyoruz” diye konuştu.
YAYLALARDA KONTEYNERLER ŞART
Göçer hayvancılıkla uğraşan Şavaklıların zor koşullarda yaşadığını yaylalarda yaşam standartlarının iyileştirilmesi gerektiğini belirten Doğangün“ Yaylalarda hâlâ çadırlarda yaşıyoruz. Rüzgârda, yağmurda bu çadırların dayanıklılığı yok. Devletimizden yaylalara da duş, çamaşır makinesi gibi temel ihtiyaçları barındıran konteynerler kurmasını bekliyoruz. Az da olsa bu konuda bir başlangıç var. O da meraya gidenlerin yüzde 5’ine ancak tekabül ediyor. Bu sayı artırılmalı” diye kaydetti.
MERALARDA KEYFİ UYGULAMALAR HAYVANCILIĞI ZORA SOKUYOR”
Doğangün, Türkiye’de özellikle Doğu Anadolu’da yeterli mera bulunduğunu fakat köy içi baskılar nedeniyle meraların üreticilere tahsis edilmediğini belirtti. “ Bütün meralar hayvancılığa açılsa hayvancılığın gelişimine ciddi katkısı olur. Bir köyde hayvancılık yapılmıyorsa oranın merası bağımsız bir komisyonla fiyat belirlenip bu işi yapanlara tahsis edilmeli. Örneğin Bayburt’ta çok kaliteli hayvancılığa son derece müsait meralar var. Ama; bunlar ne yazık ki ekonomiye kazandırılmıyor. Bu örnekleri Sivas, Erzincan, Tunceli gibi illerle çoğaltabiliriz. O köyde bir iki kişi istemiyor diye meralar hayvancılığa kapatılmamalı. Mera sayısı az olunca yapılan ihalelerde rekabeti artırıyor. Bu da yayla fiyatlarının fahiş fiyatlara yükselmesine neden oluyor. Burada üretici mağdur, maliyet artınca ürüne gelen zam vatandaşın cebine yansıdığı için onlarda mağdur oluyor” dedi.