Elazığ'da 700 metrelik dağın içinden gökyüzü görünüyor! Birçok Elazığlı burayı bilmiyor
Elazığ'ın Kovancılar ilçesinde yer alan Heybet Dağı, hem doğal yapısıyla hem de halk arasında anlatılan efsaneleriyle dikkat çekiyor.
Elazığ’ın Kovancılar ilçesinin kuzeybatısında bulunan ve ilçe merkezine yaklaşık 3-4 kilometre mesafede yer alan Heybet Dağı, yöre halkının hafızasında önemli bir yer tutuyor. Tamamen ağaçsız olan dağın zirve kısmı, doğu-batı yönünde uzanan düz kayalık bir alandan oluşuyor. Yaklaşık 700-800 metre uzunluğundaki bu taşlık alan, yalnızca coğrafi özelliğiyle değil, taşıdığı efsanelerle de öne çıkıyor.
Dağın batı ucunda, Elazığ-Kovancılar karayolundan çıplak gözle görülebilen ve su kemerini andıran büyük bir delik bulunuyor. Bu noktadan bakıldığında dağın arka tarafındaki gökyüzü görülebiliyor. Aynı bölgede bir mağaranın da yer aldığı ifade ediliyor.
Heybet Dağı’na dair halk arasında anlatılan iki ayrı efsane bulunuyor. Bu efsanelerden ilki, bölgede yaşayan bir çobanın yaşadığı olaylara dayanıyor. Rivayete göre, çoban kuzularıyla birlikte dağa çıkar ancak susuzluk nedeniyle hem kendisi hem de hayvanlar zor duruma düşer. Bunun üzerine çoban ellerini açarak, “Allah’ım, ne olur bize biraz su ver! Eğer su verirsen senin için bir kurban keseceğim” diye dua eder. Duası kabul olur, bir anda ortaya çıkan sudan içen kuzular hayatta kalır. Çoban, verdiği sözü yerine getirmek için elbisesinin kenarından kopardığı yedi ipi kullanarak yedi kuzusunu taşın üzerine yatırarak kurban eder. Bu olayın ardından bölgedeki taşların oluştuğuna inanılır.
İkinci efsane ise trajik bir aşk hikayesini konu alıyor. Aynı yörede yaşayan genç bir kız ile delikanlı birbirlerine aşık olur. Ancak aileler bu ilişkiye karşı çıkar. Kız, düğün gecesinde zorla evlendirileceği kişiden kaçarak sevdiğiyle birlikte dağa sığınır. Olayı öğrenen kızın babası ve yakınları peşlerine düşer. Genç aşıklar Heybet Dağı’na ulaştığında, çaresizlik içinde Allah’a sığınır. Rivayete göre, o anda gençlerin döktüğü gözyaşları taşa dönüşür. Dağın zirvesindeki taşların, gençlerin gözyaşlarından oluştuğuna inanılır. Efsaneye göre, bu taşların tamamı zamanla kesilmiş ve bugünkü kayalık yapı ortaya çıkmıştır.
Heybet Dağı’na dair anlatılan bu efsaneler, yalnızca geçmişe ait söylenceler değil, aynı zamanda halkın doğayla kurduğu manevi bağın da bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Her iki efsane de, bölgedeki taşlık yapının oluşumunu mistik bir bakış açısıyla açıklarken, aynı zamanda Elazığ’ın kültürel zenginliğine katkı sunuyor.
Uzmanlar, bu tür halk anlatılarının kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol üstlendiğini belirtiyor. Sözlü tarih unsurları arasında yer alan efsanelerin kayıt altına alınması ve gelecek kuşaklara aktarılması gerektiği vurgulanıyor. Kovancılar ve çevresinde halen anlatılmaya devam eden bu efsaneler, yöre kültürünün canlılığını sürdürdüğünü gösteriyor. Heybet Dağı, taşıdığı hikayelerle sadece doğaya değil, insan ruhuna da dokunmaya devam ediyor.