Ehliyet ve liyakatı ıskalamak

Her nedense ve ne hikmetse herkese mubah ve meşru görülen bazı görev, unvan ve makamlar toplumda bir alanda öne çıkan şahısların yakınlarına çok görülür, hemen tavassut ve iltimas aranır, dedikodu çarkı işlemeye başlar.

TAKİP ET

Bir yönetici, siyasetçi ya da camiasında öne çıkan bir kişinin yakını iseniz, yandınız demektir.
Hakkınız olsa da talipliler arasında en yetkin, puanı en yüksek siz de olsanız, aranan şartlardaki en uygun isim siz de olsanız da bunu kimseye inandıramazsınız.

Herhangi bir kurumun sizin mahallenizde, sokağınızda ya da size yakın bir alanda çalışma yapmanız bile size bağlar ve 'onun için yaptılar' gibi bir töhmetin altında kalırsınız.
Son günlerde bazı sosyal medya hesaplarında ilimiz Valisi Numan Hatipoğlu'nun eşi Dr. Ayfer Hatipoğlu'nun Fırat Üniversitesi'nde öğretim üyesi olması dolayısıyla değişik yorumlar yapıldı.

İşin ilginç tarafı hiç kimse Ayfer Hanım'ın akademik çalışmaları, başarıları ve bu göreve layık olup olmadığını değil, Vali beyin eşine kadro açıldı metaforu üzerinde durdular.

Öncelikle Vali Numan Hatipoğlu ile hiçbir ortamda yan yana bulunmamış, bir kelam etmemiş ancak Ayfer Hanım'ı bir kez bizzat, bir kez de televizyon programından dinleyen biri olarak söylemek isterim ki Fırat Üniversitesi bu atamayla çok doğru ve isabetli bir iş yapmıştır.
Kamu göreviyle birlikte Psikolojik danışmanlık mesleğinin getirdiği sorumlulukla başta Beyaz Ev gibi toplumun kanayan yarası olan kadına şiddet konusunda şahsi girişim ve fedakrlıkları olan, bu proje ile sadece şiddete uğrayan tarafı değil, şiddet uygulayan tarafı ve gerekçelerini de dinleyen bir anlayışı ilimize kazandıran Dr. Ayfer Hatipoğlu'nun, zaten var olan akademik unvanına öğretim üyeliği görevini eklemesi çok da önemli bir paye değil, aksine bilim dünyasına önemli ve değerli bir katkıdır.

Geçmişte Elazığlı rektörlerin ve yardımcılarının sorgusuz sualsiz, hiçbir başarısı, yetkinliği olmayan aileden ya da belirli bir siyasi görüşten dört yıllık okulu altı yılda zor bitiren yeteneksiz yüzlerce kişiyi üniversiteye almasına kör ve sağır kalanların, bilim camiasında saygınlığı olan isimlerin üniversiteye geçişlerinden bir polemik oluşturmaya çalışmaları, hakkaniyetle de çok bağdaşmaz.
Fırat Üniversitesinin akademik kadrosuna alanında uzman, insanlığa hizmet konusunda kendisini ispatlamış, başarılarıyla da bunu tescillemiş Dr. Ayfer Hatipoğlu'nu eklemesini sadece bu bağlamda ele almak gerekir.

Vali eşi olması ona bir imtiyaz ve ayrıcalık vermemiş, aksine sosyal medya ve Sözcü gibi her şeye muhalefet eden gazetelerin kasıtlı yayınlarıyla bir handikap olarak tebarüz etmiştir. Oysa konumu, görevi ve birileriyle yakınlığı ne olursa olsun, liyakat, ehliyet ve başarı takdir edilmeli ve hakkaniyetle davranılmalıdır.

Yazının başında dile getirdiğimiz gibi Vali Bey ile hiçbir tanışıklığımız yok. Dahası valilik makamıyla mesleki olarak hiçbir bağımız ve bağlantımız da yok. Sonuçta BİK ile çalışan ve sadece bu kuruma karşı sorumluluğumuz olan bir medya kuruluşuyuz. Dolayısıyla bu tespitlerimizi birilerine yaranmak ve hoş görünmek adına da yazmış değiliz. Ama kınayanların kınamasına aldırmadan hakkı tutup kaldırmak gibi bir sorumluluğumuz ve görevimiz var.

Bu mesleği; hislerimize, duygularımıza, bize yakın ve uzak duran kişi ve kurumlara göre değil, doğruları dile getirmenin sorumluluğu için yapıyoruz.

Birileri bu duruşumuzu farklı yorumlayabilir, maksatlı olarak bizleri bir yerlere yaranmakla itham edebilirler.
Varsın desinler, varsın yapsınlar. Hakikatin nuru ve ışığı hangi karanlığı aydınlatmamış ki?

Bakmadan Geçme