DURUM İYİYE GİTMİYOR
FETÖ ile mücadele korktuğum yöne doğru kaymaya başladı
FETÖ ile mücadele korktuğum yöne doğru kaymaya başladı. Bu köşede muhtemel tehlikeyi sıklıkla vurgulamaya çalışıyordum. Ama maalesef soruşturmaların ve yargılamaların toplum nezdinde inandırıcılığı her geçen gün azalıyor.
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Damadı olan Kavurmacı'nın tahliye edilme şekline baktıktan sonra, asla aynı dünya görüşünde olmadığım Sözcü Gazetesi'nin FETÖ soruşturmalarına muhatap olduğu bir ortamda FETÖ ile mücadelenin sulandırılmaya çalışıldığını görmemek için ahmak olmak gerekir!
FETÖ'nün en aktif üyeleri zaten darbeden önce yurt dışına kaçmıştı. O dönemki ihmdigererin açtığı rahatsızlıklar devam ederken şimdi de FETÖ soruşturmalarının muhalifleri susturma aracına dönüştüğü algısını yaratmanın bir anlamı var mı?
Sözcü Gazetesi'nde FETÖ'cü olmayacağı sonucunu çıkartmayın. Her yere sızmış FETÖ tabii ki muhalif gazetelere de sızmış olabilir. Ama böylesi bir iddianın tuğla gibi sağlam gerekçelerle ortaya konması gerekir. Yoksa muhaliflerin susturulmaya çalışılmadığına kimseyi inandıramazsınız.
*****
Emin Çölaşan'ı hiç sevmem. Hatta üslubu tiksinti uyandırır. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Bekir Coşkun, çağdaş görünümlü, elitist bir faşisttir benim için. Mizahını beğenirim, on Çölaşan yeteneğindedir! Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Yılmaz Özdil en yetenekli olanlarındandır. Ukala tarzı kendisini itici yapsa da, yeteneği yandaş gazetecilerin tamamına eşittir. Gerçi artık kendisini tekrar etmeye başladığı için eskisi kadar keyifli yazılar çıkartamıyor. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Uğur Dündar… Mizah yeteneği sıfırdır. Zorlama kahkahaları zaman zaman kendisine karşı acıma hissi duymama sebep olur! Balon bir medya kahramanıdır benim için. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Saygı Öztürk, emekli memur edasında, zararsız bir tiptir. Yazı yeteneği kısıtlıdır. Çölaşan kadar değil tabii ki! Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Soner Yalçın… Belki de içlerinde en donanımlı olan odur. Şu an 'Galat-ı Meşhur / Doğru Bildiğimiz Yanlışlar' isimli kitabını okuyorum. Milletin soyuna sopuna fazla kafayı takmasa en vicdanlı Sözcü yazarı olduğunu söyleyebilirim. İktidar döneminde FETÖ kumpasıyla özgürlüğünden olmasına rağmen darbe sonrası kendi mahdigeresini karşısına almayı göze alıp Erdoğan'a destek olmamız lazım diyebilmiştir. Hele Yeni Şafak yazarı rahmetli Akif Emre için yazdığı son yazı muhteşemdi. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Tek tek Sözcü'nün yazarlarını yazmaya gerek yok sanırım…
Ayrı ayrı yeteneklerine değindiğim Sözcü yazarlarının ortak özelliği nedir, biliyor musunuz?
Fetullah'ın, muhterem, çok kıymetli, saygıdeğer hoca efendi olduğu dönemlerde bile açıkça onunla mücadele etmişlerdir!
*****
Kavurmacı eniştenin hukukun vicdanını rezil eden sağlık raporlarıyla tahliye edildiği bir ortamda FETÖ'cülüğün Sözcü'ye kalmasında bu örgütün rolü var mıdır? E bi zahmet onu da devlet baba bulsun!
İktidara yakın yazarlar bile Sözcü'ye yapılan operasyondan duydukları rahatsızlıkları dile getirdiler. Mücadele bu seviyede devam ederse zamanla yargılamaların hiçbir itibarı kalmayacak.
Kimsenin umurunda değil, biliyorum ama son bir defa uyarmış olayım!
ACABA GEREKÇESİ NE OLACAK?
Geçtiğimiz hafta Yeni Şafak yazarlarından Salih Tuna gazetedeki yazılarına son verdi. Önemli imalarda bulunduğu ayrılma yazısından sonra detaylı olarak gerekçelerini anlatıp anlatmadığını bilmiyorum. Herhangi bir yerde rastlamadım.
Bugün Cumhurbaşkanımızın yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisinin medya konusunda olduğunu düşünüyorum. Daha önce yazmıştım ama Salih Tuna'nın ayrılmasıyla hatırlatmakta fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan medyadaki dengeleri değiştirmeyi başardı. Keşke bu değişiklik doğal bir şekilde olsaydı ama olmadı. Sermaye gücünün iktidar desteğiyle el değiştirmesiyle işadamları çok büyük zarar ettiğini bilmesine rağmen medya organlarını tek tek satın aldılar.
Neredeyse 24 saat iktidar yayın organı gibi davranan bu medya grupları toplumu ikna etmede bir türlü başarılı olamıyorlar. Erdoğan aslında halen daha gücünü kendisinden alıyor. Kendisini desteklediğini iddia eden yayın organları Ak Parti'ye uzak seçmenin Erdoğan nefretini körüklemekten başka işe yaramıyor.
Çoğu varlığını Erdoğan'a borçlu olan yandaş yazarlar ortaya bir kalite koyamıyor. Yalakalıktan başka vicdanlı yazılara rastlamak mümkün değil. (Ama mesela CHP'ye karşı en sert yazıları Sözcü'de bulabilirsiniz.)
Rahmetli Akif Emre gibi azınlıkta olan yazarların da yol göstermesi çok zor oluyor. Bu açıdan Salih Tuna'nın ayrılma kararı çok önemli.
Her ne kadar son dönemlerde muhalefete muhalefet etmekten öte yazılarına rastlamasak da Salih Tuna, esasında vicdanlı bir kalemdir. Ben onun, kol kırılır yen içinde kalır şiarıyla itirazlarını içerde vicdanlı bir şekilde dile getirdiğine inanıyorum. Acaba işin vahameti perde arkasında konuşulacak seviyeyi açtığı için mi ayrılma kararı aldı?
Bekleyip göreceğiz…
Ama muhafazakar mahdigerede sular kolay kolay durulmayacağa benziyor. Ya Erdoğan Tuna gibi vicdanlı seslere kulak verecek ya da Rasim Ozan, Cem Küçük, Nagehan Alçı gibi tetikçi yalakalara kulak verecek!
Tercih kendisinin…
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın Damadı olan Kavurmacı'nın tahliye edilme şekline baktıktan sonra, asla aynı dünya görüşünde olmadığım Sözcü Gazetesi'nin FETÖ soruşturmalarına muhatap olduğu bir ortamda FETÖ ile mücadelenin sulandırılmaya çalışıldığını görmemek için ahmak olmak gerekir!
FETÖ'nün en aktif üyeleri zaten darbeden önce yurt dışına kaçmıştı. O dönemki ihmdigererin açtığı rahatsızlıklar devam ederken şimdi de FETÖ soruşturmalarının muhalifleri susturma aracına dönüştüğü algısını yaratmanın bir anlamı var mı?
Sözcü Gazetesi'nde FETÖ'cü olmayacağı sonucunu çıkartmayın. Her yere sızmış FETÖ tabii ki muhalif gazetelere de sızmış olabilir. Ama böylesi bir iddianın tuğla gibi sağlam gerekçelerle ortaya konması gerekir. Yoksa muhaliflerin susturulmaya çalışılmadığına kimseyi inandıramazsınız.
*****
Emin Çölaşan'ı hiç sevmem. Hatta üslubu tiksinti uyandırır. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Bekir Coşkun, çağdaş görünümlü, elitist bir faşisttir benim için. Mizahını beğenirim, on Çölaşan yeteneğindedir! Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Yılmaz Özdil en yetenekli olanlarındandır. Ukala tarzı kendisini itici yapsa da, yeteneği yandaş gazetecilerin tamamına eşittir. Gerçi artık kendisini tekrar etmeye başladığı için eskisi kadar keyifli yazılar çıkartamıyor. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Uğur Dündar… Mizah yeteneği sıfırdır. Zorlama kahkahaları zaman zaman kendisine karşı acıma hissi duymama sebep olur! Balon bir medya kahramanıdır benim için. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Saygı Öztürk, emekli memur edasında, zararsız bir tiptir. Yazı yeteneği kısıtlıdır. Çölaşan kadar değil tabii ki! Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Soner Yalçın… Belki de içlerinde en donanımlı olan odur. Şu an 'Galat-ı Meşhur / Doğru Bildiğimiz Yanlışlar' isimli kitabını okuyorum. Milletin soyuna sopuna fazla kafayı takmasa en vicdanlı Sözcü yazarı olduğunu söyleyebilirim. İktidar döneminde FETÖ kumpasıyla özgürlüğünden olmasına rağmen darbe sonrası kendi mahdigeresini karşısına almayı göze alıp Erdoğan'a destek olmamız lazım diyebilmiştir. Hele Yeni Şafak yazarı rahmetli Akif Emre için yazdığı son yazı muhteşemdi. Ama FETÖ'ye hizmet edeceğine kimse beni inandıramaz…
Tek tek Sözcü'nün yazarlarını yazmaya gerek yok sanırım…
Ayrı ayrı yeteneklerine değindiğim Sözcü yazarlarının ortak özelliği nedir, biliyor musunuz?
Fetullah'ın, muhterem, çok kıymetli, saygıdeğer hoca efendi olduğu dönemlerde bile açıkça onunla mücadele etmişlerdir!
*****
Kavurmacı eniştenin hukukun vicdanını rezil eden sağlık raporlarıyla tahliye edildiği bir ortamda FETÖ'cülüğün Sözcü'ye kalmasında bu örgütün rolü var mıdır? E bi zahmet onu da devlet baba bulsun!
İktidara yakın yazarlar bile Sözcü'ye yapılan operasyondan duydukları rahatsızlıkları dile getirdiler. Mücadele bu seviyede devam ederse zamanla yargılamaların hiçbir itibarı kalmayacak.
Kimsenin umurunda değil, biliyorum ama son bir defa uyarmış olayım!
ACABA GEREKÇESİ NE OLACAK?
Geçtiğimiz hafta Yeni Şafak yazarlarından Salih Tuna gazetedeki yazılarına son verdi. Önemli imalarda bulunduğu ayrılma yazısından sonra detaylı olarak gerekçelerini anlatıp anlatmadığını bilmiyorum. Herhangi bir yerde rastlamadım.
Bugün Cumhurbaşkanımızın yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisinin medya konusunda olduğunu düşünüyorum. Daha önce yazmıştım ama Salih Tuna'nın ayrılmasıyla hatırlatmakta fayda var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan medyadaki dengeleri değiştirmeyi başardı. Keşke bu değişiklik doğal bir şekilde olsaydı ama olmadı. Sermaye gücünün iktidar desteğiyle el değiştirmesiyle işadamları çok büyük zarar ettiğini bilmesine rağmen medya organlarını tek tek satın aldılar.
Neredeyse 24 saat iktidar yayın organı gibi davranan bu medya grupları toplumu ikna etmede bir türlü başarılı olamıyorlar. Erdoğan aslında halen daha gücünü kendisinden alıyor. Kendisini desteklediğini iddia eden yayın organları Ak Parti'ye uzak seçmenin Erdoğan nefretini körüklemekten başka işe yaramıyor.
Çoğu varlığını Erdoğan'a borçlu olan yandaş yazarlar ortaya bir kalite koyamıyor. Yalakalıktan başka vicdanlı yazılara rastlamak mümkün değil. (Ama mesela CHP'ye karşı en sert yazıları Sözcü'de bulabilirsiniz.)
Rahmetli Akif Emre gibi azınlıkta olan yazarların da yol göstermesi çok zor oluyor. Bu açıdan Salih Tuna'nın ayrılma kararı çok önemli.
Her ne kadar son dönemlerde muhalefete muhalefet etmekten öte yazılarına rastlamasak da Salih Tuna, esasında vicdanlı bir kalemdir. Ben onun, kol kırılır yen içinde kalır şiarıyla itirazlarını içerde vicdanlı bir şekilde dile getirdiğine inanıyorum. Acaba işin vahameti perde arkasında konuşulacak seviyeyi açtığı için mi ayrılma kararı aldı?
Bekleyip göreceğiz…
Ama muhafazakar mahdigerede sular kolay kolay durulmayacağa benziyor. Ya Erdoğan Tuna gibi vicdanlı seslere kulak verecek ya da Rasim Ozan, Cem Küçük, Nagehan Alçı gibi tetikçi yalakalara kulak verecek!
Tercih kendisinin…