DESTANLAR ŞAİRİNDEN ELAZIĞ'A ÖVGÜLER
Kayseri'de bir Elazığ sevdalısı eğitimci bir şairimiz yaşıyor
Kayseri'de bir Elazığ sevdalısı eğitimci bir şairimiz yaşıyor. Elazığ'ı özleyen, Elazığlıyı seven, 'Bende Elazığlıyım' diyen bir şair…
Kardeşim demekle iftihar ettiğim, kadim gardaş dediğim destanlar şairi Fazıl Ahmet Bahadır.
Elazığ ve Elazığlılara olan sevgi ve saygısını 'Kut Destanı' adlı bir şiirle adeta destanlaştırıyor.
İşte o şiir;
KUT DESTANI
1.Dünya Savaşı'nda işgal ettikleri Kut'ülAmare'de beş ay kuşatılan İngilizler, yaklaşık 30.000 kayıp verdiler.
29 Nisan 1916 da, 13 general, 481 subay ve 13.000 askerle teslim oldular. Çok zor şartlarda yaratılan ancak Çanakkale'nin gölgesinde kalan bu destanda 350 subay ve 10.000 evladımızı şehit verdik.
Türkiye'nin NATO'ya giriş tarihi olan 1952 ye kadar Türk ordusunda Kut Bayramı olarak kutlanan bu kutlu destanın 100. Yılında Halil (Kut) ve Ali İhsan (Sabis) paşalar ile emirlerinde savaşan adsız kahramanların aziz hatıralarına…
***
Hazarbaba Dağı'nın
Eteğinde bir kadın,
Köyü kadardır dünyası.
Kim bilir hangi cepheden
Geri dönmemiş kocası.
Her gün gelir kıyısına oturur,
Irmağın akışına
Öylece bakıp durur.
Öpüp avcundaki suyu
Bırakır usulca suya.
Ne yöne aktığını bilmez,
Nereye gittiğini de…
Bir selam gönderir oğluna
Lisan-ı dille.
*
Maden Çayı'nın kenarında
Kadınlar esvap yumakta.
Elinin kınası solmuş kiminin
Kiminin, henüz solmakta.
Hasret kokulu türküler,
Dertleşirken rüzgrlarla
Ağıtlar yakılır ayrılıklara.
Dualı gözyaşları
Yağmur misali çiseler suya
Akıp gider uzaklara.
*
Bağdat'la Basra arasında
Kavgayla, ateşle, kanla…
Biten günün sonrasında,
Uyurken gökte yıldızlar,
Çıkarılır gizlice
Kaç aylık mektuplar
Okşanır, öpülür, koklanır…
Ezberden tekrar okunur.
Gümüş bir kemer gibi
Uzayıp giden suya,
Yar saçını okşar gibi
Bir el, usulca dokunur.
Bir yiğit bir kuytuda
Ana eli niyetine
Öper avcundaki suyu.
*
Ve gecenin bir yerinde
Bir türkü hıçkırır, derinden derine
'Kar mı yağmış şu Harput'un başına…'
Sonra of çeker,
Karşıki dağlar yıkılsın diye
Hançer sokulmuş yürekler.
*
Kan akıyor zamana
Her yandan oluk oluk.
Kıyısında Kut'ülAmare
Terlerken soğuk soğuk.
Yorgun ve sessiz akıyor Dicle.
Ateş çemberinde akrep misali
Kıvrandı İngiliz aylarca,
Kabuslar görerek uykusunda.
Denedi durdu çıkmayı
Yarıp da kuşatmayı.
Demiri, tuncu, çeliği…
Eridi göğsümüzde.
Bir yıl sonra Çanakkale'den
Kızgın topraklarda İngiliz kibri
Diz çöküp önümüzde
Aman diledi Türk'ten.
İnat olsun diye kara talihe,
Gök burcunda yay misali
İnce aylar doğarken
Kutlu bir el zafer yazdı tarihe.
*
Sıladan, anadan, yardan uzakta
Sebildi aktı kanları,
Ne mezarları oldu, ne de hece taşları.
Tarihe gömüldüler,
Unutuldu destanları.
Onlara olsun
Fatihalar, Yasinler…
Onlar,
Kut'ülAmare'nin adsız kahramanları.
***
Fazıl Ahmet Bahadır Kayserili eğitimci bir şairimizdir. Onun yurt
genelinde yayınlanmış onlarca destanlaşan şiirleri, cilt cilt kitapları mevcuttur.
Onu Elazığ'ın bir kültür elçisidir.
Fazıl Ahmet Bahadır'la Elazığ'da yapılan Hazar Şiir Akşamlarının birkaç etkinliğinde birlikte olduk. Bu birlikteliğimiz diğer şehirlerimizde de yapılan şiir etkinliklerinde de beraberliğimize vesile oldu.
Onunla Erciyes'in zirvesinde de buluştuk.
Onun Hazar Şiir Akşamlarında okuduğu 'Şerife Bacı' isimli destansı şiiri
hala damaklarımızda bir tat olarak durmaktadır.
Fazıl Ahmet Bahadır Kayseri'ye her gittiğimizde bize ev sahipliği yapan
bir gönül dostudur.
Elazığ'dan kendisine selamlar sevgiler, saygılar gönderiyor, başarılarının
devamlı olmasını diliyorum.
Kardeşim demekle iftihar ettiğim, kadim gardaş dediğim destanlar şairi Fazıl Ahmet Bahadır.
Elazığ ve Elazığlılara olan sevgi ve saygısını 'Kut Destanı' adlı bir şiirle adeta destanlaştırıyor.
İşte o şiir;
KUT DESTANI
1.Dünya Savaşı'nda işgal ettikleri Kut'ülAmare'de beş ay kuşatılan İngilizler, yaklaşık 30.000 kayıp verdiler.
29 Nisan 1916 da, 13 general, 481 subay ve 13.000 askerle teslim oldular. Çok zor şartlarda yaratılan ancak Çanakkale'nin gölgesinde kalan bu destanda 350 subay ve 10.000 evladımızı şehit verdik.
Türkiye'nin NATO'ya giriş tarihi olan 1952 ye kadar Türk ordusunda Kut Bayramı olarak kutlanan bu kutlu destanın 100. Yılında Halil (Kut) ve Ali İhsan (Sabis) paşalar ile emirlerinde savaşan adsız kahramanların aziz hatıralarına…
***
Hazarbaba Dağı'nın
Eteğinde bir kadın,
Köyü kadardır dünyası.
Kim bilir hangi cepheden
Geri dönmemiş kocası.
Her gün gelir kıyısına oturur,
Irmağın akışına
Öylece bakıp durur.
Öpüp avcundaki suyu
Bırakır usulca suya.
Ne yöne aktığını bilmez,
Nereye gittiğini de…
Bir selam gönderir oğluna
Lisan-ı dille.
*
Maden Çayı'nın kenarında
Kadınlar esvap yumakta.
Elinin kınası solmuş kiminin
Kiminin, henüz solmakta.
Hasret kokulu türküler,
Dertleşirken rüzgrlarla
Ağıtlar yakılır ayrılıklara.
Dualı gözyaşları
Yağmur misali çiseler suya
Akıp gider uzaklara.
*
Bağdat'la Basra arasında
Kavgayla, ateşle, kanla…
Biten günün sonrasında,
Uyurken gökte yıldızlar,
Çıkarılır gizlice
Kaç aylık mektuplar
Okşanır, öpülür, koklanır…
Ezberden tekrar okunur.
Gümüş bir kemer gibi
Uzayıp giden suya,
Yar saçını okşar gibi
Bir el, usulca dokunur.
Bir yiğit bir kuytuda
Ana eli niyetine
Öper avcundaki suyu.
*
Ve gecenin bir yerinde
Bir türkü hıçkırır, derinden derine
'Kar mı yağmış şu Harput'un başına…'
Sonra of çeker,
Karşıki dağlar yıkılsın diye
Hançer sokulmuş yürekler.
*
Kan akıyor zamana
Her yandan oluk oluk.
Kıyısında Kut'ülAmare
Terlerken soğuk soğuk.
Yorgun ve sessiz akıyor Dicle.
Ateş çemberinde akrep misali
Kıvrandı İngiliz aylarca,
Kabuslar görerek uykusunda.
Denedi durdu çıkmayı
Yarıp da kuşatmayı.
Demiri, tuncu, çeliği…
Eridi göğsümüzde.
Bir yıl sonra Çanakkale'den
Kızgın topraklarda İngiliz kibri
Diz çöküp önümüzde
Aman diledi Türk'ten.
İnat olsun diye kara talihe,
Gök burcunda yay misali
İnce aylar doğarken
Kutlu bir el zafer yazdı tarihe.
*
Sıladan, anadan, yardan uzakta
Sebildi aktı kanları,
Ne mezarları oldu, ne de hece taşları.
Tarihe gömüldüler,
Unutuldu destanları.
Onlara olsun
Fatihalar, Yasinler…
Onlar,
Kut'ülAmare'nin adsız kahramanları.
***
Fazıl Ahmet Bahadır Kayserili eğitimci bir şairimizdir. Onun yurt
genelinde yayınlanmış onlarca destanlaşan şiirleri, cilt cilt kitapları mevcuttur.
Onu Elazığ'ın bir kültür elçisidir.
Fazıl Ahmet Bahadır'la Elazığ'da yapılan Hazar Şiir Akşamlarının birkaç etkinliğinde birlikte olduk. Bu birlikteliğimiz diğer şehirlerimizde de yapılan şiir etkinliklerinde de beraberliğimize vesile oldu.
Onunla Erciyes'in zirvesinde de buluştuk.
Onun Hazar Şiir Akşamlarında okuduğu 'Şerife Bacı' isimli destansı şiiri
hala damaklarımızda bir tat olarak durmaktadır.
Fazıl Ahmet Bahadır Kayseri'ye her gittiğimizde bize ev sahipliği yapan
bir gönül dostudur.
Elazığ'dan kendisine selamlar sevgiler, saygılar gönderiyor, başarılarının
devamlı olmasını diliyorum.