Depremzede Elazığ'ın Psikolojisi Ne Durumda?

Feyza Nur Dikici/Son 3 yılda birçok büyük depremle karşılaşan Elazığlı hemşehrilerimiz ve şehrimize gelen misafir depremzedeler psikolojik olarak normalleşti mi? Hayatları normale döndü mü? Deprem, çocukların psikolojik gelişimini ne ölçüde etkiledi? Biz sorduk Uzman Dr. Ömer Deniz yanıtladı.

3 büyük deprem görmüş Elazığ'ın sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan zor dönemlerden geçtiğini belirten Psikiyatrist, Uzman Dr. Ömer Deniz:

Elazığ 2020 ve 2023 yıllarında iki büyük deprem yaşadı. Yaşanan depremler sonrasında Elazığ'ın sosyal ve ekonomik yapısında ciddi sorunlar oluştu. 2020 depreminden sonra yeni yerleşim alanları yapılmaya başlandı. Bunun çok önemli avantajları da oldu. Özellikle 2023 depreminde Elazığ'daki can kaybının daha az olmasını sağladı. Ancak yaşanan depremlerin, insanların sosyal yapısına, ruhsal yapısına, ekonomik yaşantısına, aile ve akrabalık ilişkilerine, hatta yaşam tarzlarına ciddi boyutta olumsuz etkisi oldu“ şeklinde konuştu.

“BÜYÜK BİR KİTLE SOSYAL İLİŞKİLERİNİ VE SOSYAL BECERİLERİNİ KAYBETTİ”

Konuya kitlesel bağlamda bakmak gerektiğini belirten Deniz, şunları söyledi;

“Çevre ve Şehircilik Bakanıyla görüşmek istedim. İnsanların evleri yıkıldı, onlara yeni evler yaparak yeni bir yaşam alanı oluşturuldu. Bu durum ciddi bir rahatlama sağladı ancak ruh sağlığı açısından yeterli değil. Çünkü insanlar senelerce bir arada yaşadıkları sosyal çevrelerinden, sokaklarındaki bakkala kadar bütün alışkanlıklarından uzaklaşmak zorunda kaldı. Büyük bir kite sosyal ilişkilerini ve sosyal becerilerini kaybetti. Keşke yeni yapılan yerleşim yerlerinde insanlar yeni binalarına yerleştirilirken bunları da dikkate alsalar. Eskiden bir arada yaşayan ailelerden isteyenleri aynı binaya ya da birbirine yakın yerleşim yerlerine yerleştirseler.

Elazığ, 6 Şubat depremlerinden sonra çevre illerden çok sayıda göç aldı. Bu durum, şehrin hâli hazırda düzelmemiş olan sosyal ve ekonomik yapısını oldukça kötü etkiledi. Kira fiyatları arttı. Hem şehrimize gelen depremzedeler hem de Elazığ'da yaşayan, evi hasar almış olan depremzedeler ev bulamaz duruma geldi ve hasarlı evlerde yaşamak zorunda kaldı. Şehir içi pahalılık arttı, Elazığ'da bulunan herkes hem ekonomik hem duygusal açıdan sıkıntıya girdi.”

“DEPREMİN BİREY ÜZERİNDEKİ ETKİSİ YILLARCA SÜRÜYOR”

“Depremin özellikle ruhsal anlamda etkileri hâlâ devam ediyor. İlimize dışarıdan gelen depremzedelerin yaşadıkları, anlattıkları, üç yıl önce Elazığ'da yaşanan depremin psikolojik etkilerinin, deprem travmasının yeniden yaşandığını ve artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu açıdan baktığımız zaman depremin birey üzerinde gerek ruhsal gerekse sosyal bağlamda oldukça olumsuz etkileri olduğunu ve yıllarca sürdüğünü söyleyebiliriz.

Çocuk ve genç psikolojisi üzerine 20 yılın üzerinde bir zamandır bilhassa ilgileniyorum. Depremzede çocukların okulları, arkadaşları, sosyal çevreleri, hatta hayatları bir anda değişti. Bütün yakınlarını bırakıp, yeni bir ortama geldiler. Deprem sonrası en önemli sorunlardan biri uyum sürecidir. Yetişkinler gibi çocuk ve gençler de bu konuda ciddi sorunlar yaşıyor. “

“İNSAN; BEDENSEL, RUHSAL VE SOSYAL BİR VARLIKTIR.”

Depremzede danışanlarımız sosyal becerilerini geri kazanmaya çalışıyor, ancak zorlanıyorlar. İnsan; bedensel, ruhsal ve sosyal bir varlıktır. Bunlardan birinde bozulma olursa bütün hayatı etkilenebilir. Ruh sağlığı bu bağlamda oldukça önemlidir. Bedensel ihtiyaçlarımız barınma sorunu çözüldüğünde kısmen giderilmiş olur ancak yaşanan sorunların insan psikolojisinde açtığı yara psiko-terapiyle iyileştirilmezse kişi mutsuzluğa mahkum olur ve mutsuz bir insan sağlıklı değildir.

Depremzedelere yönelik devlet eliyle hazırlanan projelerde bu konulara büyük ölçüde dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde çocuk okula gitmek istemeyecek, hayatındaki değişikliğe adapte olamayacak, kendini yabancı hissetmeye devam edecektir. "

“DEPREM KORKUSU NORMALLEŞMEYİ ENGELLİYOR”

“Depremin üzerinden 3 ay geçti ancak hâlâ ebeveynleriyle birlikte uyuyan çocuklar, 20 yaşını geçmiş genç yetişkinler var. Korku ve kaygı nedeniyle yalnız kalamıyor ve herhangi bir durumda hemen ulaşabilme umuduyla aileleriyle aynı odada kalıyorlar. Sadece çocuk ve genç yetişkinler değil, ebeveynler de aynı korku ve kaygıyı aylardır atlatabilmiş değil. Özellikle anneler depremle büyüyen kaybetme korkularını ve hayati kaygılarını çocuklarına yansıtmak durumunda kalıyor. Bu durum da normalleşmeyi büyük ölçüde engelliyor.

Dolayısıyla depremden sonra insanların evlerinin içindeki hayatlarında da büyük bir değişiklik oldu. Bize gelen danışanlarımıza normale dönmenin önemini anlatıyoruz ancak büyük kelimesinin bile yeterli olmayacağı kadar çok fazla insanın yaşadığı bu sorunları devlet eliyle çözmek gerekiyor. “

“HER AN DEPREM TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Deprem sonrasında her anlamda normale dönmek zorundayız. İlişkiler, eğitim, iş yeri, akraba ve sosyal çevre ilişkileri ve daha sayamadığım her şey normale dönmek zorunda. Bu konu oldukça önemli. Biz de bu normale dönüş konusunda danışanlarımıza ve denk geldiğimiz depremzedelere uzman tedavi kapsamında elimizden geleni yapıyoruz.

Deprem ülkesi olduğumuz için her an deprem tehlikesiyle karşı karşıyayız. Deprem travması ve deprem korkusu farklı şeylerdir. Büyük depremleri yaşamış, göçük altında kalmış ya da yakınlarını depremde kaybetmiş vatandaşların uzun süreli psikolojik tedaviye ihtiyaçları var ve nasıl tedavi olacaklarını bilmiyorlar. Deprem sonrası uyku bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon ve daha ağır ruhsal sorunlar yaşıyorlar. Bunlarla ilgili etkili ve yetkili uzmanlardan destek almak gerekiyor. Aldıkları destekle yaşam kalitelerine tekrar dönüyor ve deprem sonrası normalleşme sürecinden daha hızlı geçebiliyorlar. Destek almayanlarda durum çok daha vahim. Zira destek almadıkları süre boyunca durumları çok daha kronik hale geliyor ve bozulmalar daha da artabiliyor.”

Özel Haber

Bakmadan Geçme