Biraz garip geliyor aslında bir saniyelik yaşama bir ömür yerleştirme düşüncesi…
Yarın ne olacağını bilmem ben bugün için çalışanlardanım
Yarın ne olacağını bilmem ben bugün için çalışanlardanım. Bu gün için çabalayıp bugünü en iyi şekilde yaşamaya çalışanlardan… Gelecek kaygısından uzak, birçok kaygılardan ırak bir hayat sürenlerdenim. Bilmiyorum size de olmuş mudur daha On beş yaşlarındaydım bir şey takıldı aklıma ya madem ölüm var, madem herkes ölecek ve bunu da tüm dünya biliyor niçin bu insanlar mal biriktirmekten, kat kat binaları üst üste yığmaktan vazgeçemiyor. Yarın ölmeyeceğinin garantisini nereden alıyor, yoksa ölmeyeceğini mi sanıyor…
Biraz garip geliyor aslında bir saniyelik yaşama bir ömür yerleştirme düşüncesi…
Bilmem belki de bilinç altıma yerleşmiş bu membadan besleniyordur bu düşünce …
Yarın için bu gününü tüketmek boş, dünyanın peşine takılıp koşturmak boş, yemek için yaşamak boş, amaçsız savrulmak, yanlış doğruların peşinde koşmak, koşturmak boş demek istiyorum…
Zaten insan zeki olduğu için çok akıllı olduğu için veya aşırı çabasından dolayı zengin olmuyor . Zenginlik Allah'ın istemesiyledir. Yani zenginlik elde edilen veya bilinecek bir şey değildir, tamamen Allah'ın lütfudur bence. Misal verecek olursam Bir kişi tarlasını sürer, buğdayını eker ve gerekli olan her şeyi yerine getirir, ancak elde ettiği ürün Allahın o kul için lütfettiği kadardır…
Peygamberimizin sahabelerinden biri vardı adı salebe idi. Sa'lebe, bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna gelerek: 'Ya Rasuldigerah,Allah'a dua ediver de beni zengin yapsın..' demiş. 'Ey Sa'lebe, şükrü ödenen az mal, şükrünü ifa edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır.' cevabını almıştı. Ancak Sa'lebe ısrarla bu isteğini tekrarladı: 'Ya Rasulldigerah! Seni hak peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, bana bol mal verilirse, her hak sahibine hakkını vereceğim.' diyerek söz de verdi. Bunun üzerine Allah Rasulü s.a.v. onun için dua etti. Adam önce bir koyun edindi. Sonra hayvanları süratle çoğalarak bir sürü meydana geldi. Hayvan sürüsüne Medine dar gelmeye başlayınca civardaki yakın bir vadiye taşındı.
Yani Allah bir kuluna lütfeder ise bir koyununu bin koyun yapar, malını arttırdıkça arttırır… Ancak bu Allahın istemesiyledir.
Bilmem belki de şuan hep çalışanlar bir yerlere geliyorlar diyorsunuzdur.
Tabi ki öğledir çünkü Müslüman tembel olmaz.
Biz iki günün bir olmasını ziyan gören bir düşüncenin nesilleriyiz. Hep daha ileriye giden bilincini yenileyen, her gün düşüncelerine yeni düşünceler yeni denklemler ekleyen, zamanın kendini geliştirme yönüyle ne kadar kıymetli bir hazine olduğunu dünyaya haykıran bir milletin torunlarıyız.
Elbette ki Müslüman çalışacak, düşünecek, uygulayacak ve neticelendirecek. Bazen sıkıntı çekecek, kendi kendine çalışmalarının karşılığını alamadığından yakınacak , üzülecek ancak vazgeçmeyecek ve hakkında gerçekleşenin kendisi için en hayırlısı olduğuna kanaat edip eksiklerini tamamlayıp daha iyisi için çabalayacak.
Çalışana çalışmasının karşılığını vermek Allah'ın Adaletinin eseridir.
Elbette ki Allah adildir ve muhakkak ki insanların çalışmasının karşılığını verir; ancak bu karşılık bizim düşünemeyeceğimiz dengeleri barındırıyor bence. Mesela bir insan buğdayı ekiyor o buğday kendi kendine filizleniyor ve hasatta ürün veriyor. Yani insan buğdayın yetişmesi için bir atmosfer meydana getirmiyor, sulamıyor, büyüme ortamı sağlamıyor, başakta ki danenin çürümemesi için havadaki nem oranını uygun bir seviyeye getirmiyor, kurutmak için bir ısı kaynağı üretmiyor ve bunun karşılığında - Yani sadece buğdayı toprağa savurmasının karşılığında- ürün elde ediyor ve onunla rızkını temin ediyor.
Şimdi soruyorum bu Allahın lütfundan başka ne olabilir ki…
Biraz garip geliyor aslında bir saniyelik yaşama bir ömür yerleştirme düşüncesi…
Bilmem belki de bilinç altıma yerleşmiş bu membadan besleniyordur bu düşünce …
Yarın için bu gününü tüketmek boş, dünyanın peşine takılıp koşturmak boş, yemek için yaşamak boş, amaçsız savrulmak, yanlış doğruların peşinde koşmak, koşturmak boş demek istiyorum…
Zaten insan zeki olduğu için çok akıllı olduğu için veya aşırı çabasından dolayı zengin olmuyor . Zenginlik Allah'ın istemesiyledir. Yani zenginlik elde edilen veya bilinecek bir şey değildir, tamamen Allah'ın lütfudur bence. Misal verecek olursam Bir kişi tarlasını sürer, buğdayını eker ve gerekli olan her şeyi yerine getirir, ancak elde ettiği ürün Allahın o kul için lütfettiği kadardır…
Peygamberimizin sahabelerinden biri vardı adı salebe idi. Sa'lebe, bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in huzuruna gelerek: 'Ya Rasuldigerah,Allah'a dua ediver de beni zengin yapsın..' demiş. 'Ey Sa'lebe, şükrü ödenen az mal, şükrünü ifa edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır.' cevabını almıştı. Ancak Sa'lebe ısrarla bu isteğini tekrarladı: 'Ya Rasulldigerah! Seni hak peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, bana bol mal verilirse, her hak sahibine hakkını vereceğim.' diyerek söz de verdi. Bunun üzerine Allah Rasulü s.a.v. onun için dua etti. Adam önce bir koyun edindi. Sonra hayvanları süratle çoğalarak bir sürü meydana geldi. Hayvan sürüsüne Medine dar gelmeye başlayınca civardaki yakın bir vadiye taşındı.
Yani Allah bir kuluna lütfeder ise bir koyununu bin koyun yapar, malını arttırdıkça arttırır… Ancak bu Allahın istemesiyledir.
Bilmem belki de şuan hep çalışanlar bir yerlere geliyorlar diyorsunuzdur.
Tabi ki öğledir çünkü Müslüman tembel olmaz.
Biz iki günün bir olmasını ziyan gören bir düşüncenin nesilleriyiz. Hep daha ileriye giden bilincini yenileyen, her gün düşüncelerine yeni düşünceler yeni denklemler ekleyen, zamanın kendini geliştirme yönüyle ne kadar kıymetli bir hazine olduğunu dünyaya haykıran bir milletin torunlarıyız.
Elbette ki Müslüman çalışacak, düşünecek, uygulayacak ve neticelendirecek. Bazen sıkıntı çekecek, kendi kendine çalışmalarının karşılığını alamadığından yakınacak , üzülecek ancak vazgeçmeyecek ve hakkında gerçekleşenin kendisi için en hayırlısı olduğuna kanaat edip eksiklerini tamamlayıp daha iyisi için çabalayacak.
Çalışana çalışmasının karşılığını vermek Allah'ın Adaletinin eseridir.
Elbette ki Allah adildir ve muhakkak ki insanların çalışmasının karşılığını verir; ancak bu karşılık bizim düşünemeyeceğimiz dengeleri barındırıyor bence. Mesela bir insan buğdayı ekiyor o buğday kendi kendine filizleniyor ve hasatta ürün veriyor. Yani insan buğdayın yetişmesi için bir atmosfer meydana getirmiyor, sulamıyor, büyüme ortamı sağlamıyor, başakta ki danenin çürümemesi için havadaki nem oranını uygun bir seviyeye getirmiyor, kurutmak için bir ısı kaynağı üretmiyor ve bunun karşılığında - Yani sadece buğdayı toprağa savurmasının karşılığında- ürün elde ediyor ve onunla rızkını temin ediyor.
Şimdi soruyorum bu Allahın lütfundan başka ne olabilir ki…