Av. Demirbağ: 'Sosyolojik çöküş suçu tetikliyor'

Türk Ceza Kanunu'nun caydırıcı olduğunu ifade eden Av. Sedat Demirbağ, suç oranlarının artmasının asıl nedeninin sosyolojik ve ekonomik sorunlar olduğunu söyledi

Ülkemizde ve Elazığ'da son yıllarda artan suç ve suçlu sayısının sebeplerini Demirbağ Hukuk Bürosu'ndan Av. Sedat Demirbağ ile konuştuk.

Demirbağ; başta hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlarda cezaların yetersiz olduğu algısının yanlış olduğunu dile getirerek 'Mevcut ceza yasaları ve infaz rejimleri, özellikle tekrar suç işleyenler (mükerrİrler) için yeterince caydırıcı maddeler içeriyor. Ancak bu maddeler, suç işlemeyi bir alışkanlık haline getirmiş tabiri caizse benim kaybedecek bir şeyim yok diyen kişiler üzerinde yeterince etki yaratmıyor' dedi.

CEZALARIN CAYDIRICI OLMADIĞI ALGISI DOĞRU DEĞİL

Av. Demirbağ sözlerine şöyle devam etti: 'Toplumda; cezalar az, caydırıcı cezalar yok, bu yüzden de suç artıyor şeklinde hatalı bir yaklaşım var. Bu temelde ülkemizde yer etmiş popülist bir yaklaşım. Aslında gerçek durum öyle değil. Bugün dolandırıcılık suçuna baktığınız zaman dolandırıcılık suçunun cezası ne? 1 yılla 5 yıl arası hapis. Nitelikli halleri var bunun. Örneğin bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık yapıldığında orada da 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezası verilmektedir. Bakınca ceza aslında az değil. Biz her zaman böyle suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş adamların cezaevine girip çıkmasından şikyetçiyiz. Şimdi kanunda cezayı belirlerken sürekli çok yüksek ceza verelim cezalar çok yüksek olsun dediğiniz zaman orada da adaletsizlikler oluyor.'

SUÇ İŞLEMEYİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRENLER VAR

Suç işlemeyi alışkanlık haline getirenler ve getirmeyenlerin olduğunu ifade eden Av. Demirbağ, 'Bunun ayrımını yapmak lazım. Ceza belirlenirken mutlaka cezanın bir caydırıcılık etkisi olacak. Suçlu kişinin o cezadan dolayı bir daha suç işlememesi, o cezadan korkması, çekinmesi lazım. Ancak infazın sadece caydırıcı etkisi değil bir de ıslah etkisi var. Bir kişi suç işleyince onu toplumdan dışlamak, toplumun dışına itmemek lazım. Bu kişinin cezasını çektikten sonra tekrar topluma katılabilmesi lazım. Genelde bakınca modern toplumların hepsinde ceza ve infaz rejimlerinin amaçları arasında ıslah amacı var. Dolayısıyla cezalar caydırıcı değil. Cezalar artarsa, bu suçlar ortadan kalkar. Toplum daha iyi bir hale gelir diye düşünmemek gerekir' şeklinde konuştu.

SUÇ İŞLEMEK TOPLUMUN BİR KESİMİNDE NORMALLEŞTİ

İşlenen suçlar hakkında da açıklamalarda bulunan Demirbağ 'Suç işleyenlerin çoğunda ortak bir profil var. Bulunduğu ortamlarda, yaşadıkları çevrelerde suç işlemek normal gözüküyor. Bunun da temel sebebi sosyolojik ve ekonomik sorunlar. Bununla ilgili birçok çalışma var. Kişinin geleceğe dair bir ümidi yoksa, bir noktada ekonomik sorunlar ile suç işleme eğilimi örtüşüyor. Ayrıca toplumun belli bir kesiminde; kişiler suç işlemeye alışmış, çevresi de bunu normal karşılıyor. Yani toplumdaki aslında sosyolojik bir bozukluk da var. O bozukluktan dolayı suçlar artıyor' diye kaydetti.

İLK DEFA SUÇ İŞLEYEN İLE BİRDEN FAZLA SUÇ İŞLEYEN KİŞİ AYNI ŞEKİLDE CEZASINI İNFAZ ETMEZ

Av. Demirbağ ' Birden fazla suç işleyenler için mükerrirlere özgü infaz rejimi var. Bir kişi ilk defa suç işlediyse normal bir şekilde cezasını yatar. Kişi bir defa suç işledikten sonra ikinci defa suç işlerse mükerrir olur. Bu durumda cezasını daha ağır şartlarda infaz eder. Eğer kişi üçüncü defa suçu işlerse, ikinci defa mükerrir olursa, aldığı cezanın tamamını kapalı ceza infaz kurumunda geçirir. Yani aslında suçu alışkanlık haline getirmiş kişilere yönelik kanuni düzenlemeler var. Cezalara baktığınız zaman suçun karşılığı olan cezalar çok düşük değil. Toplumda cezaevine giren kişiler infazı tamamlayıp cezaevinden her çıktığında bir tepki oluşuyor. Ancak suç ile orantılı bir cezayı infaz eden kişinin zaten çıkması gerekiyor. Modern toplumlarda da suçluyu ıslah ettiysen tekrar topluma kazandırman gerekiyor' dedi.

SUÇUN ARTMASI AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ VE EKONOMİK SIKINTILARDAN KAYNAKLANIYOR

Artık suç işlemekten çekinmeyen insanların sayısı, suça bulaşanların sayısı daha da artıyor diyen Av. Demirbağ 'Kişilerdeki ahlaki çöküntü, ekonomik kaygıların olması, geleceğe dair umudun kaybolması, kişilerin kaybedecek bir şeyinin olmadığını düşünmesi. Bunların hepsi bir araya gelince kişi suça daha meyilli oluyor. Dolayısıyla artan suç oranları bana göre hukuki bir problem değil, bu sosyolojik bir problem. Artık suç işlemekten çekinmeyen insanların sayısı, suça bulaşanların sayısı daha da artıyor. Bunun en büyük sebebi de bence hem ahlaki çöküntü hem de ekonomik sıkıntılar' diye konuştu.

BİR VATANDAŞIN KENDİSİNİ DOLANDIRDIKLARINI İDDİA ETTİĞİ 2 KİŞİYİ ÖLDÜRMESİ OLAYI

4 Temmuz Cuma günü Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde İ.K. adlı vatandaşın kendisini 6 ay önce 1 milyon 600 bin lira dolandırdıklarını iddia ettiği baba ve oğlunu öldürmesi olayına değinen Demirbağ 'Tabiki yaptığı olayı tasvip etmiyoruz. Ancak o kişinin gerçekleştirdiği davranış bozukluğunun sebeplerini anlamaya çalıştığımızda belki de mağduriyetini mahkemenin çözebileceğine artık inanmamış, sürecin içerisinde yorulmuş, hukuki süreç ya beklediğinden uzun sürmüş ya da istediği gibi sonuçlanmamış olabilir. Elbette ki olayın detaylarını bilemiyoruz ama kişi, sorunun hukuken çözülemeyeceğine dair bir düşünceye kapıldıktan sonra böyle bir eylemi gerçekleştirmiş olabilir. Kişilerin hukuk dışı davranışlara yönelmesi elbette ki kabul edilebilir değil. Ancak bu olaydan bağımsız bir şekilde ifade etmek gerekir ki; çeşitli sebeplerle kişilerin hukuka duyduğu güven azaldı. Dolayısıyla bu olayın da; hukuka duyulan güvenin azalmış olması ile birlikte toplumsal ve ekonomik sorunlar nedeniyle tahammül seviyesi azalan insanların suç işleme eğiliminin artması sebebiyle gerçekleşme ihtimali bulunmaktadır' ifadelerini kullandı.

Özel Haber

Bakmadan Geçme