50 Yıla Sığan Yüce Bir Değer
1975'te başlayıp 2025'te son bulan 50 yıla sığdırılan bir hayat…
Daha iyi mevkilerde olma şansını ve tekliflerini elinin tersiyle itip doğduğu ve yaşadığı topraklarına yüz sürmeyi tercih eden bir vefa…
Yetiştiği çevreyi unutamayıp onlarla hemhal olmaya devam eden koca bir yürek…
'Dolunay' ile kültür sanat iklimine, 'haberayrıntı' ile medya mecrasına cemre sıcaklığında düşen bir gönül…
Her şartta Hakkın ve haklının yanında yer almayı başarmış, güce ve makam sahiplerine çok prim vermeyen bir vicdan…
Türk ve İslam coğrafyalarında akan kan ve yaşanan zulümlere karşı sağına ve soluna bakmadan 'ben varım' diyebilen bir iman…
Dünya coğrafyasında bizlerin ismini bile bilmediğimiz diyarlarda müstekbirlerin kibir ve haksızlıklarını bizlere duyurup mustazafların sesi olan bir yürekli ses…
Bunlardan da öte dostluğun, vefanın, insani değerlerin tümünün ete kemiğe büründüğü Arif Çakmak olarak göründüğü bir değer, bir dost ve altın bir kalp…
1975 yılında Keban'da başlayıp Maden'de devam eden ve sonrası hep Elazığ ve Elazığlı olan bir güzel insanı erken ve zamansız kaybettik.
Şehrimiz basın tarihinde önemli bir yer tutan İletişim Lisesi ve İletişim Fakültesinin şehrimize kazandırılmasında etkin ve önemli roller üstlenen Arif ağabeyimizi çok sevdiği Hakka uğurladık bugün.
Hastalığı vardı fakat onun da bizim de umutlarımız vardı. Arif kardeşimizin bu mesleğe ve şehre daha çok şeyler katacağına dair hayallerimiz ve beklentilerimiz vardı.
Bizlerin ve şehrin bu beklentileri yarım kaldı. Hayaller yarım kaldı. Arif'in hayatı yarım kaldı..
Kime sorsan, kiminle konuşsan Arif'le ilgili bir iyilik hikayesi dinliyorsunuz. Statüsü, konumu, maddi durumu, nerede ve kim olduğuna bakmadan kendisinden talepte bulunan herkesin yardımına koşan ve yetişen, kendi yetmediği yerde ilgili kurum ve kişileri arayarak müşkülatı çözüp insanları mutlu ettiğine dair son iki günde yüzlerce yaşanmışlıklar dinledik.
Şehrin sıradan insanları ile kurduğu özel muhabbet yanında hem bürokrasi, hem siyaset hem de kültür sanat camiasıyla da çok yakın dostlukları ve muhabbetleri vardı. Statü ayırmadan, zengin ya da makam sahipleri ile sokaktaki insanlara aynı davranırdı.
Yanlışı, konumu ne olursa olsun, makamı ne olursa olsun yüzüne söyler ve bu eleştirisini örnekleriyle temellendirirdi.
50 yıla dolu dolu bir hayat binlerce hayır-hasenat, iki hayırlı evlat ve tüm şehrin duasını sığdırdı.
Arif ağabeyimiz arkasından dualarla uğurlanmanın manevi huzurunu yaşıyor şimdi.
Ülkesine ve değerlerine bağlı nesillerin yetişmesine yönelik gayretlerinden dolayı şükranla anılıyor şimdi.
Rabbim şehitlerle haşretsin kendisini.
Meknı cennet, makamı ali olsun.
Şehrimizin ve camiamızın başı sağ olsun…