AK PARTİ YÜZDE ELLİDEN NEFRET Mİ EDİYOR?

Bu günden başlayarak, haftada bir gün 'Hakimiyet Gazetesi'nin bu sütunlarında siz değerli okuyucularla beraber olacağız

AK PARTİ YÜZDE ELLİDEN NEFRET Mİ EDİYOR?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bu günden başlayarak, haftada bir gün ‘Hakimiyet Gazetesi’nin bu sütunlarında siz değerli okuyucularla beraber olacağız. Dilimizin döndüğü, aklımızın yettiği, bilgimizin el verdiği kadar; gerçekleri anlatmanın gayreti içerisinde olacağız.          Gazetecilikte bir ilke vardır; ‘ Objektif haber, Özgür yorum’; haberin objektif, haberlerle ilgili yorumların da  özgür  olması, evrensel bir habercilik hatta, insanlık kuralıdır. İlk hafta için bu kadar seremoni yeterli sanırım gelelim asıl mevzuya:

            Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Sn Bülent Arınç: ‘Türkiye’de yüzde elli bizi seviyor, yüzde elli bizden nefret ediyor’.. diye bir söylemde bulundu.  Sayın Arınç; 12 yıllık Ak parti iktidarında, toplumun geldiği son durumu tanımlamış ve kendince bir siyasi özeleştiri yapmıştır…

            Son yıllarda, gerek siyasette, gerekse medyada kullanılan ‘Nefret söylemi’; ‘ötekiler, bizden olmayanlar, taraflar, bölücüler.. etnik ayrımcılar vs...’ toplumu ayrıştırmaya yönelik her türlü söylem, toplumda  kutuplaşmalara ve bu kutuplar arasında derin uçurumların oluşmasına sebep olmuştur…

            Peki bunun sorumlusu kim?..

            Türk siyasetindeki nefret söyleminin, ötekileştirmenin, miting meydanlarındaki, hakaretlerin, küfürlerin, aşağılayıcı, düşmanca tavır ve söylemlerin sorumlusu Kim?

Bu söylemlerin sorumluluğu iktidarından muhalefetine, mecliste yer alan almayan bütün siyasi partilerinin genel başkan ve üyelerine aittir. İktidarın başlattığı siyasal gerilim, muhalefet tarafından da  benimsenerek, karşılıklı atışmalarla seçmen kitlelerini biri birlerine karşı bilemektedir. Meclis televizyonu, vekillerin, genel kuruldaki kürsü konuşmalarını verirken ekranda ‘+18’logosu kullanmalıdır: Hakaretin, küfrün, kavganın eksik olmadığı   meclis toplantısı , neredeyse yok gibidir…‘Rüzgar eken Fırtına biçer’…

Oysa bizi biz yapan farklılıklarımızdır. Siyahın değeri beyazın yanında anlaşılır: Din– dil, ırk, mezhep, etnik köken, siyasi düşünce, partili partisiz, ayrımı yapmadan, ötekileştirip berikileştirmeden, ortak insani değerler paydasıyla bir arada, hoş görülü ve  dayanışma içerisinde birbirimize saygılı yaşamak… Toplumsal barış ve hoşgörü: Toplumdaki huzurun ve refahın güvencesidir. Bunu sağlamak da İktidarların anayasal görevleridir.

 Buradan bir önerimiz olacak: İktidar, muhalefet, mecliste olan olmayan, bütün siyasetçilere bir çağırımız var: Siyasetteki bu nefret söylemlerinden gelin vaz geçin. Siyasetin seviyesini, kullandığınız üslubu  yerlerde sürünmekten kurtarın. Yeni bir toplumsal hoşgörü sayfası açılsın. 2015 seçimleriyle şiddetten, nefretten, hakaretten, küfürden, ötekileştirmeden, düşmanlıktan uzak söylemlerin yarıştığı bir siyasi ortam gerçekleşsin. Hadi ilk adımı hep birlikte atalım… Toplumsal hoş görüye davet ediyoruz herkesi…