AK Parti, medya stratejisini değiştirdi mi?
Her şey Ahmet Hakan Coşkun'un 'İktidarı savunmak gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir' sözüyle başladı. Ahmet Hakan devamla 'Ak Parti'yi televizyonlarda yandaş gazeteciler değil Ak Parti milletvekilleri anlatsın ve savunsun' Bu tespitle birlikte Ak Parti'nin medya stratejisinin değişmesine sebep oldu.
Milliyet yazarı Zafer Şahin, Hürriyet yazarı Hande Fırat’ın “Gazetecilerin siyasetçilerin yerine konuştuğu” yönündeki değerlendirmesi üzerine yazdığı son yazısında “Gazeteci siyasi parti sözcüsüne dönüyor” sözlerine tepki gösterdi.
Şahin, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bizi hedef gösterten, dalga geçmelerine zemin hazırlayan bir yaklaşıma tepkisiz kalamam. Hayat bir duruştur. Ekrana çıkma meraklısı değilim” ifadelerini kullandı.
Şahin, bundan böyle televizyon ekranlarına çıkmayacağını, sadece kişisel YouTube kanalında konuşacağını duyurdu.
Zafer Şahin, sosyal medya hesabı X üzerinden şunları yazdı:
“ -Ah şu ekrana çıkan -yandaş- gazeteciler ah… Bu ülkenin yakın tarihinde bütün kritik dönüm noktalarında, devletin, milletin yanında durdukları için suçları büyük…
- Bugün çıkan yazı ve yorumlardan sonra akşamki programa kendi isteğimle çıkmadım.
- Fetönün trollerine, belediye medyasına bizi hedef gösterten, dalga geçmelerine zemin hazırlayan bir yaklaşıma tepkisiz kalamam. Hayat bir duruştur.
- Ekrana çıkma meraklısı değilim. Bundan sonra kendi YouTube kanalım ve sosyal medyaya ağırlık vererek ülkem ve devletimin lehine olduğuna inandığım doğrultuda gazetecilik yapmaya devam edeceğim.
- Herkese başarılar dilerim. Allah herkesin yolunu açık etsin.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, 23 Aralık tarihli yazısında iktidarı savunma işinin gazetecilere terk edildiğini belirterek “İktidarı savunmak, gazetecilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir” dedi. Ak Parti’yi milletvekillerini televizyondan uzak tutmakla eleştirdi.
Ahmet Hakan’ın bu yazısı üzerine Hürriyet yazarı Hande Fırat da “Şimdi iğneyi batırma zamanı” başlıklı yazı serisinin ikincisinde siyasetçilerin tartışma programlarına çıkmadığını veya çağırılmadığını belirterek; “Onların yerine vekalet yayınlarını ne yazık ki gazeteciler yapıyor. Hal böyle olunca da gazeteci siyasi parti sözcüsüne dönüyor. İster muhalefet ister iktidar kanadına yakın medya kuruluşu olsun ne yazık ki hepimiz çizgiyi aştık” dedi.
Gazeteci İsmail Saymaz ise tartışmayı farklı bir boyuta taşıyarak bu değişimin Ak Parti’nin bilinçli bir tercihi olduğunu iddia etti.
İşin aslının iki Hürriyet yazarının söyledikleri gibi olmadığını söyleyen Saymaz, “AK Parti, medya stratejisini değiştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, talimatını vermiş. Bundan böyle AK Parti’yi televizyon ekranlarda kendi milletvekilleri ve yöneticileri savunacak. Bütçe görüşmeleri bittikten sonra ekranda iktidar yanlısı gazetecileri değil, AK Partili siyasetçileri göreceğiz.” dedi.
Bu tartışmaya eski Ak Parti Milletvekili Şamil Tayyar da katıldı. “AK Parti’yi kim savunsun?” diye soran Tayyar, cevabını da kendisi verdi ve şunları yazdı:
“AK Parti’yi kim savunsun? Gazeteciler mi siyasiler mi?
Ahmet Hakan’ın başlattığı tartışmayı Hande Fırat sürdürmüş, Zafer Şahin tepki göstermiş. Aslında bu tartışma yeni değil, daha önce de periyodik olarak gündeme gelmişti.
Medya ve Tanıtım Başkanlığı her el değiştirdiğinde konuşulur, sonra unutulur.
Yine unutulur, ayrıca çok geç.
Siyasi kutuplaşmanın çok sertleştiği, toplumsal fay hatlarının kırılganlaştığı, kurulların/bireylerin saflaştığı, medyanın ayrıştığı, izlerin karıştığı ortamda anlamı da yok zaten.
Sorun, AK Parti/Medya ilişkisinden daha büyük.
Türkiye’nin ihtiyacı, medyanın restorasyonu değil kentsel dönüşümdür.
Kurumlar, kurullar, kurallar yerli yerine ve ahenkle oturtulmadan sistemin bir köşesine fırçayla dokunmanın hiçbir yararı olmaz. Bunun için topyekûn seferberlik lazım.”
Şurası bir gerçek ki Ak Parti’yi aynı gazetecilerin savunması ve yine aynı gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına binmeleri ve Ak Partili Belediyelerin programlarında boy göstermeleri kamuoyundan da tepki alıyordu.
Ak Parti, Ak Partiden beslenen gazetecilerin savunması ve pervasız tavırları Ak parti tabanını dahi kızdırıyor ve tepki alıyorlardı.
Artık taban dahi Ak Parti’nin doğrusuna doğru, yanlışına yanlış diyen gazeteci istiyor ve bunların beyanlarına daha bir güvenip itimat ediyor.
Dolayısıyla Ak Parti’nin artık eskiyen ve Ak Parti savunuculuğunu nakarata bağlayan gazetecileri devre dışı bırakıp yorumlarında daha objektif olan isimleri ya da siyasi şahsiyetleri televizyon ekranlarında görmek istiyor.
Bakalım bu tartışma nasıl sonlanacak ve televizyonlarda Ak Parti’yi kimler, nasıl savunacak.