Ak Parti'de 'kim konuşacak' krizi

Geçtiğimiz gün Hakimiyet'e Göre Köşemizde 'AK PARTİ, MEDYA STRATEJİSİNİ DEĞİŞTİRDİ Mİ?' başlıklı yazımızda partinin televizyon programlarında artık yandaş gazeteciler yerine kendi milletvekillerini çıkarma kararı aldığını ifade etmiştik.

Ak Parti'de 'kim konuşacak' krizi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

AK Parti,  31 Mart yerel seçimlerinin ardından girdiği "yenilenme" sürecinde rotayı en başarısız olduğu medya stratejisine kırdı. 
Bir dönem İYİ Parti ile de çalışan ve Kızılcahamam kampında "trollerle vedalaşma" kararıyla dikkatleri üzerine çeken Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, şimdi de televizyon ekranlarındaki temsil krizine el attı.

Acar’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MYK üyelerine sunduğu raporlar, partinin ekranlarda "görünmez" hale geldiğini savunuyor. Acar’ın raporundaki temel tespit şu:Ekranlarda AK Parti’yi savunduğu varsayılan gazeteciler, sadece muhalefeti eleştirmeye odaklanıyor. Bu durum, seçmenin AK Parti ile bağ kurmasını engelliyor ve partinin icraatlarını anlatacak bir "özne" bırakmıyor. Yani ekranlarda "muhalefete muhalefet" var, ancak AK Parti’nin kendisi yok.

Uzun süren ikna turlarının ardından Erdoğan, tartışma programlarına partinin resmi temsilcilerinin katılmasına onay verdi. Acar, tartışma programlarında AK Parti’yi temsil etmek üzere 20 milletvekili belirledi. Ancak bu listenin sızması ve medya dünyasında yarattığı yankı, planın seyrini değiştirdi.

Yaşanan bu "ifşa" ve tartışmalar üzerine sinirlenen Faruk Acar’ın, 20 kişilik milletvekili listesini revize etme kararı aldığı öğrenildi.

Televizyonlarda sadece gazetecilerin Ak Parti’yi savunması ve muhalefete yüklenmesi gerçekten de Ak Parti’nin hizmetlerinin yeterince anlatılamamasını getirdi. 

Gazetecilerden boşalan yerleri Milletvekilleriyle doldurmak fikri ne kadar tutar ya da başarılı olur bilmiyoruz ama Ak Parti’de hizmetleri anlayabilecek profilde milletvekili sayısının az olması da başka ve daha acı bir gerçek. 

Ak Parti, televizyonlara göndereceği milletvekillerini siyasi taassup ve parti fanatizmi yerine objektif kalabilen, ses tonu, duruşu, verdiği örnekler ve şeffaf oluşuyla öne çıkan isimlerden belirlemeli.

Militarist bir söylem ve hırçın bir üslup yerine muhalifleri de ikna edebilecek bir tarzda hareket etmesi ve gerektiğinde Ak Parti’nin kusurlarını da kabul edebilecek bir erdeme sahip olmalı.

Bu profilli milletvekillerinin, zaten oldukça gerilmiş ve kamplaşmış ülkemiz halkının birleşmesi ve hoşgörü zeminine çekilmesini de sağlayacaktır.