AK Parti'de bekleyiş son buluyor
Şerafettin Yıldırım'ın görevinden istifasının ardından Ak Parti İl Başkanlığı yaklaşık iki aydan beri boş bulunuyor.
İstifanın ardından tüm il yönetiminin de istifasının alınması sonrası bu önemli makam boş kalmasının gerekçesi ile Merkez İlçe Başkanı Hasan Çalışkan’ın vekaleten yürüttüğü il başkanlığına asaleten atama yapılmasına ramak kaldı.
Muhtemelen bu hafta sonu il başkanı belirlenerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çekilecek resmin ardından atama süreci de tamamlanmış olacak.
Aslında işin en kolay tarafı bu. Adaylar ve ismi geçenler arasından bir ismi atarsınız ve o koltuk resmen doldurulmuş olur. Ama önemli olan partiyi yeniden ayağa kaldıracak ve seçimlere hazırlayacak bir başkan ve kadronun oluşması.
Geçmiş dönem oluşturulan Yönetim Kurulları ne yazık ki kontenjan ve hatır-gönülle kurulan ve sonuçta sözde dengeleri tutmaya yönelik yönetimler oldu.
Yönetime alınan isimler, “partiye ne kazandırır, partiye nasıl bir katkı sunar” gibi bir düşünceden çok birilerinin kontenjanından listeye sokulan isimler oldu.
Ve ilginçtir kontenjandan giren isimlerin partiye hiç bir katkısı olmadığı gibi gerek ticari gerekse beşeri ilişkilerinde partiye zararları dokundu. Bu isimleri yönetimde gören samimi parti tabanı partiden de davadan da soğudu. Ama bu tipler büyük bir hırs, büyük bir kazanma hevesiyle bulundukları konumları şahsi çıkarlarına alet etmekten geri durmadılar.
Şimdi yeni bir il Başkanı ile yeni bir döneme girilmiş olacak. Atanacak il başkanı yönetime alınması için alternatif isimler talep etmeli ve bunlar içinden bir ya da ikisini kendisi belirlemeli. Milletvekilleri tarafından verilecek isimler de teşkilat çalışmasına uyum sağlayacak, bir vekilin adamı olmaktan ziyade tüm parti tabanı ve teşkilatların adamı olma bilinç ve sorumluluğuyla çalışacak.
Eğer eskiden olduğu gibi kontenjan dayatması olursa tıpkı Şerafettin Yıldırım Başkan döneminde olduğu gibi yönetim kurulu zenginler kulübü olur ve hiç kimse teşkilat çalışması yapmaz. Aylık toplantılara katılma lütfunu göstermedikten sonra kendi şahsi işlerinin peşine koşar ve parti bundan ciddi zarar görür.
Geçmişte teşkilat çalışmalarında Şerafettin Yıldırım başkanın yalnız kalmasının en önemli sebebi de buydu. Yaşananlardan ders çıkarmak, görevci, unvanı ve konumu ne olursa olsun herkesin vicdani sorumluluğu olmalı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşkilat mensubu aidiyet duygusunu bihakkın yaşamalı.
Yeni atanan il başkanı da yönetimini oluştururken önceliği partiyi yeniden toparlamak, kırgın ve küskünleri yeniden partiye kazandırmak olmalı.
Umarız yeni haftaya yeni il başkanının belirlenmesiyle gireriz ve uzun süreden beri devam eden belirsizlik son bulur.