İlhami BULUT

ŞERİF BACI

İlhami BULUT

               Tam da bu kış aylarıydı, biz şimdi evimizin bitişiğindeki fırından ekmek almak için, dışarı çıkarken; başımıza dolamadığımız dolak, giymediğimiz külah kalmıyor. Bu soğukların misliyle, kış hükmünü sürerken; bebeği ile top mermisini kundağa sarıp kağnıya yerleştirip cepheye koşan Şerife Bacı’ları, kahramanlarımızı unutmamalı onları mutlaka hatırlamalıyız.

             Bizi yönetenler ve yönetecek olanlar sizleri saymak ve sevmek istiyoruz yeter ki, dürüstçe iş yapılsın, İsa’nın hakkını Musa’ya, Musa’nın hakkını İsa’ya vermeden, liyakat sistemiyle çalışılsın. Gelin şu adam kayırmalara son verelim. 

            Şimdi, Kurtuluş Savaşı’ndan, bu kutlu destandan birkaç satır paylaşacağım sizinle, bunlar gerçekleşmiş, yaşanmış olaylar.

            Bu destanda geçen ŞERİFE BACI’nın torunlarından birinin, bir imtihanda siyasi bir manevra ile adam kayırarak haksızlığa uğraması halinde, Bu Şerife Annemizin ahı tutmaz mı, sormak isterim. Biz hepimiz bu Şerife Bacı’ların torunları, evlatları değil miyiz?

            Kim bu Şerife Bacı; Halide Onbaşı, Erzurumlu Kara Fatma, Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Hafız Selman İzbeli, Gördesli Makbule, Çete Emir Ayşe, Tayyar Rahmiye gibi kadın kahramanlarımızdan biri; Şerife Bacı.

           Şerife Bacı; Milli mücadele milislerinden, milli bir kahramanımız, İnebolu’ya çıkartılan silah ve mühimmatın Kastamonu üzerinden Ankara’ya ulaştırılması gerekiyordu.

            Köyde bir akşam üstü, “eyyy ahali duyduk duymadık demeyin, her haneden bir kağnı. İnebolu’ya yük taşımak için gidecektir.” Diye ilan edildi.

             Şerife Bacı’nın kocası topaldı, gidemezdi, çocuğuna bakacak kimse de yoktu, çocuğunu ve top mermisini kağnıya koydu, üzerlerini de bir yorganla örterek yola koyuldu. Ve donarak şehit oldular.

            İşte bu yaşanmış olayı hikaye eden bir şiirimle. Rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz bütün ŞEHİTLERİMİZİ…

*

Şerife Bacı

*

Kağnı dolusu yürekler

Cepheye göç ettiler birer birer

Kar, tipi yer gök buz kesmişti

Uğultulu rampada ters dönerken tekerler

***

Bir kağnıda bir beze sarılı bir bebek

Bir de bebekten daha büyük bir mermi 

Ve eski bir tüfek

Dediler ki bu mermi 

Cepheye mutlak yetişecek

***

Mermi ile bebeği ayrı ayrı sarmıştı

Şerife Bacı

İkiye böldü yüreğini

Yarısı mermi yarısı bebekti

***

Yavaş yavaş akşam çöküyordu

Düşman mermileri vızıldıyor

Şerife bacı içinden dedi

Maşallah bebeğime, hiç ağlamıyor

***

Vasıl oldu görevin son noktasına

Mermiyi verdi Mehmet’in sırtına

Bebeğime süt vereyim dedi açtı kundağı

Meğer Memiş ölmüştü yarı yolda 

***

Biri Mehmet biri Memiş

Kastamonu yollarında

Biri öldü biri yaşıyordu

Destan oldu Şerife 

Rüzgar bacı bacı diye esiyordu

***

Dediler bir kadın başına 

Sen hey gidi Şerife Bacı

Dedi hürriyetin kadını erkeği 

Olur mu hey oğul. 

*** 

Düşman çiğneseydi bizi

Memiş ölmüşten beter olurdu.

***

Defnedildi bebek o cephede.

İhtiram atışı yapıldı o mermiyle

***

Komutan emir verdi. Dikkat….

Birlik Memiş’in annesine selama dursun

*

Bu CUMHURİYET

TÜRK KADININA HELAL OLSUN…..

                                    

    PROF.BİLAL ÇOBAN VE GAZETECİLER GÜNÜ

             12 Ocak 2019 günü; Sn. Prof. Bilal Çoban’ın, köşe yazarlarının da iştirak ettiği bir kahvaltı sohbetine katıldık;                        

              Çoban’ın, çalışan gazeteciler gününü; içtenlikli ve sevgi içerikli sözlerle kutlamasından dolayı duyduğumuz memnuniyeti belirtmek isteriz. Teşekkürlerimizle..

 

Yazarın Diğer Yazıları