Taha Yusuf SARIGÜL

YENİ MEDYA DÜZENİ VE ÖZGÜRLÜK

Taha Yusuf SARIGÜL

   Yazımızın başlığını Salı günü katıldığımız konferansın başlığından alıyoruz. Anadolu Ajansı eski müdürü ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Kemal Öztürk ilimize teşrif ederek bir konferans gerçekleştirdiler. Bu organizasyonu gerçekleştiren Fırat Üniversitesi Fikir ve Medeniyet Öğrenci Topluluğu'na teşekkür ediyorum. İlimiz adına bu tarz faaliyetlerin artarak devam etmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.

   Çok güzel ve verimli bir konferans oldu. Kemal Öztürk'ün akıcı ve etkileyici konuşmasıyla 1.5 saatin nasıl geçtiğini anlayamadık. Yeni medya düzeninin nasıl olacağını örnekleriyle çok güzel anlattı. Artık kağıda olan bağımlılığın azaldığını ve dijital devrimin içerisinde olduğumuzu belirtti. Kağıda basılan gazete ve dergilerin birer birer kapanacağından bahsetti ve 15-20 yıl sonra kağıda basılı gazetelerin müzelerde sergileneceğini iddia etti. Aslında ütopik gelse de bu gerçekleşmesi çok olası birşey. Geçtiğimiz aylarda Habertürk gazetesinin kapanıp sadece internet ortamında yayın yapacağını öğrenmiştik. Birkaç gün önce de Vatan gazetesi kağıt gazeteyi artık basmayacağını ve sadece internetten yayın yapacağını duyurdu. Milliyet gazetesinin de kapanmak üzere olduğunu belirtti Kemal Öztürk. Bugün insanların yazılı gazeteyi kağıttan değil de internetten okuduğunu ve bu yüzden eski düzenin değişeceğini ve dijital devrime direnilmemesi gerektiğinden bahsetti. Basın ilan kurumunun sadece kağıda basılı gazetelere reklam parası ödemesi nedeniyle medya yöneticilerinin dijital devrime direndiğini ama bunun çok uzun sürmeyeceğini iddia etti. Bence de doğru. Artık birer birer tüm kağıda basılı gazeteler kapanacak. Artık herkes internet üzerinden yayın yapacak. Köşe yazarı yada bolgger dediğimiz kişiler yazılarını blogger sitelerinde yayınlamaya başlayacaklar. Keza insanlar haberi buralardan okuyor çünkü. 

Yaklaşık 200 kişinin olduğu salonda sadece 3 kişi kağıda basılı gazeteden haber okuduğunu belirtirken diğer 197 kişinin neredeyse tamamı gazeteyi internetten okuduğunu belirtti. Bu gerçekten de dijital devrimin çoktan gerçekleştiğini gösterir. 

   Başlığın ikinci kısmındaki 'özgürlük' kavramını ise şu şekilde açıkladı; Kullandığımız sosyal medya araçları ve özellikle goggle tarafından kişisel bilgilerimizin 3. şahıslarla paylaşılmadığı fakat ticari amaçla kullanıldığından bahsetti. Hele akıllı telefonumuzda mikrofon özelliği de varsa konuşmalarımızdan google'un bizi tanıdığı ve bizim ihtiyaçlarımıza göre bize tüketim kültürü üzerinden hükmettiğinden bahsetti. Modern köleye dönüşüyoruz bu şekilde. Yediğimiz yemek, sevdiğimiz içecek, giyim tarzımız, dinlediğimiz müzik türü, siyasi eğilimimiz, hobilerimiz, ilgilerimiz kısacası hayatımızdaki herşey cebimizdeki modern zincirler(akıllı telefon) tarafından bizi köleleştirmiştir. Adamlar öyle bir algoritma yapmışlarki bu sayede her bilgimize sahip olup ona göre bize hükmedebiliyorlar. İşte burdan yola çıkarak bu teknolojiyi bizim de üretmemiz gerektiğini vurguladı ve sosyal medyayı bağılmlı olarak değil verimli bir şekilde kullanmamız gerektiğinden bahsetti. 

   İletişim fakülteleri ve sosyoloji bölümlerinde şu an okutulan müfredatın iletişim tarihi ve sosyoloji tarihi olduğuna değindi ve bu müfredatların şu an yazılmakta olduğunu ve değişmesi gerektiğini belirtti. 

   Daha bir sürü şeyden  bahsetti ama bu köşeye sığdıramayız hepsini. Ben kendi adıma çok faydalandım. İnşallah bu tür faaliyetler devam eder. İlimiz adına büyük kazanç.  

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları