Taha Yusuf SARIGÜL

YENİ DOST RUSYA! VEYA YENİ AVRASYACILIK

Taha Yusuf SARIGÜL

Geçtiğimiz gün Rusya’nın Soçi kentinde Rusya, İran ve Türkiye’nin katılımı ile bir zirve gerçekleştirildi. Zirvenin konusu doğal olarak Suriye idi. Zirveden bir gün önce Putin’in Esed ile görüşmesi ve samimi pozlar vermesi Rusya’nın Suriye konusunda nerede durduğunu anlamamıza yetiyor.

   Neyse ki zirveden makul sonuçlarla ayrıldı tüm ülkeler ve şu kararlar alındı: Suriye savaşının sona erdirilmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve bölgedeki terör örgütlerine karşı ortak mücadele. Tabi bu örgütlerden PKK/PYD tarafına Rusya’nın mesafeli durduğunu söyleyebiliriz. DAEŞ militanlarının ABD koruması altında nasıl tahliye edildiklerini gördük. Büyük ülkeler bu tarz taşeron terör örgütlerine hep ihtiyaç duymuşlardır. Hem Rusya hem ABD ve hem de diğer küresel güçler bu tarz terör örgütlerini el altından desteklemeye devam edeceklerdir. El-Kaide bahanesiyle Afganistan’ı ve Irak’ı parçalayan ABD, Arap Baharı neticesinde kendi iç devrimini yaşamaya hazırlanan Suriye’yi de DAEŞ ve Haşdı-Şabi gibi örgütler bahanesiyle 6 yıldır kan gölüne çevirdi.

    Buradaki nihai hedefin İran ve Türkiye olduğunu çok açık görüyoruz. Zaten Rusya-İran-Türkiye birlikteliğin bir nedeni de ABD’nin bu gizli ajandasındaki gündemidir. Peki, burada Rusya’ya ne kadar güvenilebilir? ABD kötü de Rusya iyi mi? Bu soruya evet cevabını vermek inanın çok zor. Hani meşhur bir laf vardır ya; ‘Al birini vur ötekine’ diye. Aynen de öyle. Şimdi ABD’den uzaklaşıp yönümüzü Rusya ve Asya’ya döndük diye hemen birtakım mahfiller Rusya methiyeleri düzmeye başladılar. ABD ne ise Rusya da odur. Zulüm de ve İslam düşmanlığında birbirleri ile yarışırlar. Biz Müslüman olmayan devletler ile dost olamayız. Haa siyasi açıdan bakılırsa ülkelerin dostları yoktur zaten, çıkarları vardır. Çıkarlarımız doğrultusunda tüm ülkeler ile temas kurabilir ve gerektiğinde işbirliği yapabiliriz. Ama hiçbir devlete ne ittiba ederiz ne de emperyalist devletler gibi diğer güçsüz devletlere zulüm ederiz.

   Bizim özümüze dönmemiz gerekiyor. Yani İslam’a. Müslüman devletler ile dost olabiliriz anca. Tabi bunu çok iyi bilen küresel güçler aramıza öyle bir nifak tohumu ekmişler ki işimiz bir hayli zor. Bu nifak tonumu mezhepçilik ve bununla beraber Müslümanların parça parça halinde olmasıdır. Yani onların en çok korktuğu şey Müslümanların birliğidir. Fakat çıkardıkları fitneler ile yüzyıllardın çözülmeyen sorunları İslam coğrafyasının kalbine yerleştirdiler. İnşallah çok fazla sürmeden bu hastalıklardan kurtulup İslami tevhid sağlanır. İslam toplumları ve devletleri birlikte hareket ederlerse karşılarında hiçbir emperyal güç duramaz. Avrupa, ABD, Rusya veya Avrasya bizim yönümüz olamaz. Stratejik olarak herkesle işbirliği yaparız fakat kimseye egemenlik haklarımızı kullanma imkânı vermeyiz.

   Bu çok yönlü savaş daha uzun süre devam edeceğe benziyor. Savaşa hazır olmamız gerekiyor. Dolar ile petrol ile Zarrab davası ile bizi vurmaya devam edecekler. Fakat biz yılmayacağız ve kazanacağız.

Yazarın Diğer Yazıları