Taha Yusuf SARIGÜL

TÜRKİYE'DE "MUHALİF" OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Taha Yusuf SARIGÜL

 Eğer Türkiye'de yaşıyor ve kendinizi;

Solcu, Sosyalist, Laik, Kemalist, Atatürkçü, Modern, Çağdaş ve benzeri sıfatlarla nitelendiriyorsanız bazı ayrıcalıklara otomatikman sahip oluyorsunuz demektir. Hele bir de sıkı bir Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti karşıtıysanız bu size bir muhalif kimliği kazandırıyor ve bunun arkasına sığınarak her türlü haltı işleyebiliyorsunuz. Muhaliflik bir maskeye dönüşüyor bazıları için. İşledikleri her cürümde savunma mekanizması olarak muhalifliklerini ön plana çıkarıyorlar.

   Muhalefet tabi ki olmalı. Muhalif bir kesim elbette olmalı. Ama bu "muhalif" kimliğinin arkasına saklanıp belli bir zümreye ayrıcalık boyutuna asla gelmemeli. Günümüzde maalesef bazı çevreler bunu çok fazla kullanıyor. Yaptığı her pisliği muhaliflik maskesiyle örtmeye çalışan aşağılık bir güruh mevcut.

   Mesela suç sayılan bir eylemi eğer siz gerçekleştirmişseniz ve solcu veya muhalif kimliğinizin arkasına saklanıyorsanız ne sol basında ne de sosyal medyada isminiz geçmez, gündeme gelmezsiniz. Kimse sizi ayıplamaz.

   Aynı suçu sağ cenahtan bir işledi mi bırakın o insanı, ait olduğu camiasının vay haline. Öyle bir yaygara koparırlar ki sanki cürmü işleyen şahıs değil de camiasıymış gibi davranırlar. Twitter'da hashtagler açılır, sol basında bolca haberler yayına sokulur. Suçun şahsiliği göz ardı edilip topyekün saldırılır. Çünkü işlerine öyle gelir. İslami bir camiayı, bir cemaati töhmet altında bırakmak en büyük gayeleridir.

   Oysa kendi mahallelerinde "kadına şiddet" veya "taciz" olayları yaşandı mı hemen üç maymunu oynamaya başlarlar. Hiç üstlerine almazlar. Suç böyle durumlarda "şahsi" olur tamamen. Sosyal medyada gündem dahi olmaz. Onurlu gazeteciliği dilinden düşürmeyen "sol medya" bu tarz haberlerin kahramanları (failleri) kendi cenahlarından olunca sus pus kesilirler. Faili kendilerinden olan bu tarz şiddet ve taciz haberlerini küçük puntolarla, salağa yatarak verirler.

   Ensar Vakfı'nda çalışan ve taciz suçu işleyen biri vardı. Adli makamlarca en ağır cezayı aldı. Fakat bu olay sonrası cümbür cemaat saldırıp, köklü bir kurumu lekeleme yarışına girildiğini unutmadık. Ki hala saldırıyorlar. Suç elbette şahsidir. Suçu işleyen hangi aidiyete sahip olursa olsun mutlaka hak ettiği cezayı almalıdır. Ama her nedense suç işleyen CHP'li, HDP'li veya laik-seküler bir kesime ait biri olunca sanki çok doğal bir durummuş gibi davranıyorlar.

   Sol'un kirli geçmişinden ve güncel birkaç örnek ile konuyu somutlaştırabiliriz;

1- CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeğeni Hıdır Çakmak, 4 kız çocuğunu tâciz ettiği için 20 yıl hapis cezası aldı. CHP beraatini istedi, tahliye olmayınca Kılıçdaroğlu ile akrabalığı örtbas edildi.

2- CHP'li Manavgat ilçe yöneticisi ve aynı zamanda Gazeteci olan Recep Memili, kız çocuğuna tâcizden hapis cezası aldı.

3- CHP'li müsteşar Saim Kendir, yüzme öğretme bahânesiyle 4 kız çocuğunu taciz ettiği gerekçesiyle 18 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.

4- CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, mavi tık'lı, onaylı resmi twitter hesabında pedofili/çocuk pornosu paylaştı. Sadece iki dakika sonra paylaşımı silip hesabının hacklendiğini, çalındığını açıkladı ve konu kapandı. Oysa çalınan bir hesabı, en iyi bilgisayar uzmanları bile 10 dakikadan önce geri alıp kurtaramaz.Üstelik onaylı hesaplara giriş için telefondan onay kodu istendiğinden onaylı hesaplar çalınamaz. Beğeneyim derken twetlemiş olsa gerek.

5- CHP eski Yalova mv. ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, CHP'li bir bayana "Abazayım gel" şeklinde mesajlar atarak taciz etti. Bayan durumu parti içinde dillendirip mesajları gösterince CHP'li kadınlar da tepki gösterdi, Muharrem İnce ise mağdur bayan için "O bir AKP'li, iftira atıyor" diyerek kendini savundu.

6- Cumhuriyet Halk Partisi 36.Olağan Kurultayı’na gitmek için Kuşadası’ndan hareket eden otobüste 13 yaşındaki erkek çocuğunu taciz eden CHP Kuşadası İlçe Yöneticisi M.Y tutuklanarak cezaevine kondu. CHP yönetiminden açıklama yapılmadı.

7- CHP'li Sivas Akıncılar ilçe Başkanı H.Ç, Akıncılar İlköğretim okulu Sınıf Öğretmeni E.S'yi tâciz ettiği gerekçesiyle tutuklanıp 2 yıl bir ay hapis cezâsına çarptırılarak cezaevine konuldu.

8- 2017'de İstek Vakfı'na ait kolejde 5 yaşında bir çocuğa cinsel taciz olayı yaşanıyor. Bedrettin Dalan'ın sahibi olduğu okul olayı örtbas ediyor, kamera kayıtlarını vermiyor, isimlerinin basında geçmesini istemiyorlar. Çünkü onların itibarı 5 yaşındaki bir çocuğun hayatından daha önemli! Olay öylece kapanıp gidiyor.

9- Gezi Parkı olaylarına verdiği destekle bilinen sözde sanatçı Ozan Güven sevgilisine defalarca şiddet uyguluyor, darp ediyor. Kadın şikayetçi oluyor ama herkes sus pus.

10- CHP'ye yakın gazeteci ve Fox TV sunucusu İsmail Küçükkaya öğretmen eşine defalarca şiddet uygulamış. Eşini tehdit etmiş. Eğer şikayetçi olursan seni bitiririm demiş. Eşi şikayetçi oldu. İsmail Küçükkaya TV programını Atatürk tişörtü ile sununca paçayı kurtardı.

11- HDP Muş milletvekili Mensur Işık eşini feci şekilde darp ediyor. 11 saat boyunca odaya kitliyor. Hastaneye gitmesine izin vermiyor. Kadın gidip darp raporu alıyor sonra. Kimseden ses yok.

12- HDP Mardin milletvekili Tuma Çelik seçim çalışmaları esnasında evli bir kadına tecavüz ediyor. Kadın şikayetçi olmasın diye de binbir türlü baskı yapıyorlar. Sözde kadın savunucusu, eski islamcı Hüda Kaya isimli HDP milletvekili de tecavüze uğrayan kadın ile defalarca görüşüp ikna etmeye çalışıyor ve şikayetçi olmamasını istiyor.

   Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Gördüğü her başörtülüye veya sakallıya "Aha Ensar tecavüzcüsü bunların hepsi" diyerek saldıranlar ve hasletlerini ortaya koyanlar bu olaylar karşısında sus puslar. Yukarıda saydığımız örneklerin daha fazlasını görmek isteyenler googledan bir araştırma yapabilirler.

   Nerede kadın örgütleri? Nerede feministler? Nerede çağdaşlar, nerede laik modern ablalar?

   Hani İstanbul Sözleşmesi vardı, kadının beyanı esastı. Failler sizden olunca kadınlık onurunu da başımıza bela İstanbul Sözleşmesini de ayaklar altına alıyorsunuz.

   Kadın haklarını ve cinsel istismarı dillerinden düşürmeyen bu sözde "çağdaş" lar tüm bu kavramları kendileri ayaklarının altına alıyorlar. Ne de olsa Atatürkçülük maskeleri var. Laiklik maskeleri var. CHP'li veya HDP'li etiketleri var. Aslında hepsi pisliklerini kusuyorlar farkında olmadan. Edep, haya, namus, anne, eş, saygı, kadın hakları, gibi ne kadar kutsal kavram varsa hepsinin ırzına geçiyorlar.

   Her taciz olayında sesini yükselten HDP'li Hüda Kaya tecavüzcü kendi arkadaşı olunca olayı örtbas etmeye çalışmış. Yazıklar olsun.

   Tacizciyi, kadına şiddet uygulayanı savunmak hiçbir şekilde açıklanamaz. Ensar Vakfı'nda yaşanan olay sonrası "Bir kere bir kurumda böyle bir olay yaşandı diye bu kurumu zan altında bırakamayız" diye açıklama yapan aile bakanının açıklamasını "Bi kereden bişey olmaz" dedi diye değiştirip ve dolaşıma sokan, bu yalan üzerine inşa ettikleri algılarını da hala sürdürenler yukarıdaki örnekleri görmezden geliyorlar. Çünkü onların derdi kadına şiddet veya taciz-tecavüz olayları değil. Onların tek derdi muhafazakar iktidar ve arkasındaki büyük destek. Esas dertleri Anadolu Müslümanlığı. Yoksa taciz tecavüz onlar için sıradan olaylar ama sadece kendi mahallelerinde yaşanırsa. Eğer karşı mahallede böyle bir olay yaşanırsa hemen ortalığı velveleye verirler. Kendileri her haltı yerler bir sorun teşkil etmez. Kendi mahallelerinde 100 kişiden 90'ı böyle haltları yese sorun yok. Ama karşı mahalleden 100 kişiden 10'u böyle bir halt yedi mi "vay anam bunlar tecavüzcü"

Vel hasılı kelam;

   Eğer bu ülkede solcu iseniz sizin için bazı şeyler suç değildir. İçip içip dağıtıp sağa sola saldırmak, alkollü araç kullanmak, etrafınıza, eşinize veya sevgilinize şiddet uygulamak, bir yabancıya cinsel saldırıda bulunmak, taciz etmek, tecavüze yeltenmek vb. davranışlar sizin için hiçbir zaman suç sayılmaz.

Çünkü siz solcusunuz, laiksiniz, çağdaşsınız, modernsiniz...

Veyl olsun size.

 

Yazarın Diğer Yazıları