Taha Yusuf SARIGÜL

TOPLU SÖZLEŞME VE SENDİKALAR

Taha Yusuf SARIGÜL

   5. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinde mutabakat sağlanamadı. Şimdi söz hakem heyetinde. Yaklaşık 20 gün süren müzakere süreci tüm kamu oyu tarafından yakından takip edildi.

   Yetkili sendika Memur-Sen heyeti ile birlikte masada Kamusen ve Kesk başkanlarının oturması 4688 sayılı kanunun ne kadar eksik ve geldikleri olan bir kanun olduğunu ortaya koyuyor. Kamu İşveren Heyeti olarak masada muhatap tek iken, Kamu Çalışanları Heyeti olarak her ne kadar başkan Ali Yalçın olsa da diğer konfederasyon başkanlarının da masada oturması bir garabettir. Tüm konfederasyon başkanlarının masada olması teoride bir avantaj gibi görünse de pratikte yetkili sendika Memur-Sen için bir dezavantaj. Masada memurun yanında, Memur-Sen'in yanında olması gereken sendikalar gerek sosyal medyada gerekse basına yaptıkları açıklamalar ile Memur-Sen'i hedef alan bir dil kullanmışlardır. Sanki zam teklifini Memur-Sen yapmış gibi yansıtıp, hükümete tepki göstermek yerine Memur-Sen'e tepki göstermişlerdir.

   Ayrıca Kamu İşveren Heyeti adına masada oturan bürokratların da yetki verilmeden görevlendirmeleri süreci tıkamıştır.

   Hükümetin yetkili sendika ile birlikte diğer sendikaları da muhatap alması yetkili sendikanın elini zayıflatıyor. Hükümetin bu toplu sözleşmede memura teklif ettiği zam oranları enflasyonun çok altında. Hiçbir dönem hedeflenen enflasyon oranlarını tutturamadı hükümet. Burada eleştirilmesi gereken tavır hükümetin tavrı iken eleştirilerin sendikaya yönelmesi oldukça üzücüdür. Sürekli eleştirilen sendika adeta 'yumuşak karın' durumunda. Herkesin günah çıkarma adresi tabi ki sendika. Sudan sebeplerle sendikaya küsen, istifa edenler devlet memurluğuna bu kadar kolay küsebiliyorlar mı, memurluktan istifa edebiliyorlar mı? Tabi ki hayır.    

    Önceki dönem toplu sözleşme sürecinde sağlanan mutabakat sonucu 'bizi % 4'e sattınız' söyleminin piyasada dolanması 'değerler sendikacılığı' ilkesinin anlaşılamadığının göstergesidir.

   Sendikacılığı salt parasal argümanlar üzerinden değerlendiren, makam mevkiye ulaşma aracı olarak gören kesime ne anlatsanız da boş. Kimseye üye olma diyemiyorsunuz. Memur-Sen'in ortaya koyduğu 'değerler sendikacılığı' ilkesi bu süreçte çok önemlir. Bu uğurda verilen mücadeleler sonucunda sayısız hakları elde edildi. Baş örtüsü zulmünden katsayı zulmüne, nöbet ücretinden sınav ücretlerindeki 3 katlık artışa, kravat zorunluluğunun kaldırılmasından cuma namazı saatlerinin ayarlanmasına kadar onlarca hakkı elde edildi.

   Tabi hükümet ile istişare halinde olup makul ölçülerde talepler dile getirilerek bu haklar elde edildi.

  Ak Parti için bu toplu sözleşme süreci çok önemli bir fırsattı. Gerçi henüz hakem heyeti karar vermedi ama hükümet teklif ettiği zam oranı ile rengini az çok belli etti. Yaklaşık 3 milyon çalışan ve 2 milyon emekli ile 20 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren bu süreçte hükümetin biraz stratejik davranması gerekirdi. Son yerel seçimlerde yaşanan oy kaybı ve kaybedilen belediyeler ile üzerinde olumsuz bir hava oluşan Ak Parti için önemli bir yol ayrımıydı bu toplu sözleşme. Kamu harcamalarında, ihalelerde, yatırımlarda bonkör davranan hükümet memurunu da mamur  edecek bir zam oranı ile bu yol ayrımını başarıyla dönüp üzerinde oluşan olumsuz havayı tam tersine çevirebilirdi. Sonuçta minimum 10 milyon oy var ortada. Memura yapılan zam tüm piyasayı hareketlendirmesi açısından ülke ekonomisinin de kalkınmasına fayda sağlayacaktır.

   Rahmetli Erbakan Hoca önce zammı vermişti memura, kaynağı sonra buluruz demişti. Ak Parti de hükümet olarak, iktidar olarak bu inisiyatifi alabilirdi. Ülkemizin durumu o kadar da kötü değil. Sürekli bahsedilen 'Büyüyen Türkiye' den memurlara da pay verilebilirdi. Bu Ak Parti için bir çıkış kapısıydı ama bu kapıyı da elinin tersiyle itmiş görünüyor Ak Parti.

Allah'a emanet olun.

 

Yazarın Diğer Yazıları