Taha Yusuf SARIGÜL

SOYLU SENDİKAL DURUŞA SOYSUZCA MÜDAHALE

Taha Yusuf SARIGÜL

   31 Mart yerel seçimleri bitti fakat tartışmalar bitmedi. AK Parti’nin büyük şehirleri kaybetmesi bu seçim sonuçlarına damga vurdu. AK Parti’nin neden kaybettiğine dair yüzlerce analiz yapıldı, binlerce köşe yazısı yazıldı. Malumu tekrar ilan etmeye gerek yok fakat AK Parti içerisinde büyük bir özeleştiri yapılması gerekir.

   Bizim yazımızın konusu el değiştiren belediyeler ile ilgili. Daha doğrusu el değiştiren belediyelerdeki hkuksuz ve zorba uygulamalar ile ilgili. Seçim sonucunda birçok belediye partiler arasında el değiştirdi. Memur-Sen konfederasyonuna bağlı Bem Bir-Sen, belediye çalışanlarının üye olduğu bir sendika. Özellikle AK Parti’den CHP’ye ve HDP’ye geçen belediyelerde Bem Bir-Sen üyelerine yönelik büyük bir baskı, mobbing ve zulüm uygulanmaya başlanmış. Yeni seçilen belediye başkanları üyelerin istifa edip kendi ideolojilerine yakın, kaostan beslenen, kısa adı KESK olan terör sevici sendikaya üye olmalarını istiyor ve bu yönde baskı uyguluyorlarmış. Emeğe ve emekçiye saygısı olmayan bu yeni belediye başkanları ve temsil ettikleri zihniyet 31 Mart sonrası hortlayarak insanlara baskı yapmaya başlamıştır.

Şimdiye kadar belediyelerden;

    Antalya 700, Balıkesir 350, Diyarbakır 200, Ankara 300, Adana 30, Mersin 20, Küçükçekmece 400, Kütahya 130, Kastamonu 100, Bilecik 50 ve Taşköprü 30 olmak üzere binlerce kişi zorla Bem Bir-Sen’den baskı ve zorlamalarla istifa ettirilmiştir. Ve bu istifa edenlerin çoğu malum sendikaya zorla üye yapılmışlardır. Ekmek parası için bu baskılara boyun eğmek zorunda kalan kardeşlerimizi anlıyorum. Fakat CHP ve HDP zihniyetinin ortaya koyduğu bu baskı ve zulümler bize Eski Türkiye dönemlerini hatırlatıyor. Eski Türkiye kalıntılarının tekrar metastaz yapmasına müsaade edilmemesi gerekir. Siyasi iktidarın bu güvenli ortamı sağlaması gerekmektedir. Bir çalışan kendi isteği ile istediği sendikaya üye olabilir. Fakat özlük hakları, yemek parası, aile yardımı ve ek mesai ücreti gibi kalemlerle çalışanları baskı altına alıp kendi istediği sendikaya üye yapmaya zorlamaya hiçbir belediye başkanının hakkı yoktur. Hukuk devleti ilkeleri ile de bağdaşmaz.

   Memur-Sen yıllardır verdiği hak mücadelesini tavizsiz devam ettirmektedir. 28 Şubat’ın baskıcı günlerinde egemen zihniyete boyun eğmeyen Memur-Sen şimdi de üyelerinin haklarını sonuna kadar savunacaktır. Üç beş belediyedeki zorba uygulamaya boyun eğmeyecektir. Merhum genel başkanımız M. Akif İNAN’ın başlatmış olduğu “soylu” mücadeleyi şimdi ise Ali YALÇIN büyük bir kararlılık ve fedakârlıkla sürdürmektedir. Niceliğe hiçbir zaman takılmadan nitelikli bir duruş gösteriliyor. Değer sendikacılığı yapılarak üyeler bir dava şuuru etrafında toplanmaya çalışılıyor. Üç beş çapulcunun yapmış olduğu bu tür soysuz müdahalelere de papuç bırakılmayacağını herkesin bilmesi gerekir. Emeğin, alın terinin ve soylu mücadelenin adresi Memur-Sen’dir. Öyle olmaya da devam edecektir. Memur-Sen’in bu haklı mücadelesi siyasal iktidarların eğilimlerine göre değil, kendi temel değerlerine ve ilkesel sendikacılık düsturuna göre sürdürülmeye devam edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları