Taha Yusuf SARIGÜL

NEDEN BU HALE GELDİK

Taha Yusuf SARIGÜL

   31 Mart ve sonrasındaki 23 Haziran seçimlerinde alınan başarısız sonuçların AK Parti'de bazı taşları yerinden oynatması bekleniyor. Zaten tabanın beklentisi büyük bir muhasebe yapılması yönünde. Bu muhasebenin beraberinde bir hesaplaşmayı getirmesi kaçınılmaz.

   Ortada bir başarısızlık varsa birilerinin bu başarısızlığın sebebi olduğu aşikar. Herşey güllük gülistanlık değil. Parti içerisinde AK Parti'nin kuruluş felsefesine ters davrananların sayısı oldukça fazla. Yine AK Parti'nin iktidar olma gücünün kaynağı olan muhafazakar kitlenin temel dokusuna ve dinamiklerle yabancı bir yönetici kesim oluştu partide. Böyle olunca taban ile tavan arasındaki fark açıldı. 2002'deki AK Partililerin oluşturduğu homojen yapı 2019'da oldukça heterojen bir yapıya dönüşmüş durumda. Bu da sandığa sirayet ediyor. Seçmen kendini yabancı hissediyor. 2002'de, 2007'de, 2011'de ve hatta 2015'de severek, isteyerek ve büyük bir heyecanla AK Parti'ye oy verenler şimdi hala belki oy veriyorlar ama sorgulayarak ve eleştirerek veriyorlar. İçleri kan ağlıyor bazılarının. Ağızlarını bıçak açmıyor. Söyletsen ne söyleyecekler ki. Oy vermekten vazgeçenlerin yüzünden büyükşehirleri kaybetmedi mi AK Parti?

   Biz dilimiz döndüğünce tercüman olmaya çalışıyoruz bu kitleye. Reis'i canı gönülden seven ve ona koşulsuz destek olanların çoğu Reis'in dışındaki kadrolardan şikayetçiler. Herkes liyakatsiz kadrolaşmadan ve adam kayırmacılıktan şikayetçi. Herkesin dilinde aynı sorular. Reis'i neden bu kadar yalnızlaştırdılar? Neden Reis çoğu gelişmeden haberdar olamıyor? Ya da neden Reis'i hep yanlış bilgilendirip, yanlış yönlendiriyorlar? Neden milletvekilleri, il-ilçe-belde belediye başkanları, il-ilçe başkanları ve yöneticileri bu kadar halktan kopuklar? Neden halka tepeden bakıyorlar?    

   Eleştirdiğimiz ne illet varsa neden bize bulaştı. Daha 17 yıl oldu. Bu kadar mı kolay kaybedecektik iktidar imtihanını. İktidar neden bize yaramadı. Yoklukta imtihanımız kolayken, kanaatkar davranırken, şükrederken ve kazananlardan olurken şimdi ise doyumsuzluğumuz ve hırsımız bitmek bilmiyor. Şükür ve kanati unuttuk. Kibir en büyük hasletimiz oldu.  Allahu teala ayette demiyor mu "Biz sizi mallardan bazen azaltarak bazen çoğaltarak imtihan ederiz." Biz az iken kanaat ederdik çok iken şükür etmiyoruz, daha fazlasını istiyoruz. İmtihan dünyasında yaşadığımızı unutuyoruz. Az iken imtihanımızı kazanmıştık çok iken imtihanımızı kaybediyoruz.

   Allah servet ve iktidarı toplumlar arasında evirir çevirir. Bu gidişle Allah iktidarı elimizden alacak. Ne çabuk unuttuk çektiğimiz çileleri, yaşadığımız zulümleri. 28 Şubat döneminde yaşadığımız şeyler çok uzak değil. Kendimize çeki düzen vermeliyiz. Allah iktidarı elimizden alırsa 28 Şubat günlerinden beter duruma geliriz. Baksanıza CHP'li belediyelerin rezaletine. Onur yürüyüşü adı altında topluma dayatılan ahlaksızlığa nasıl da destek oldular. CHP'li Barış Yarkadaş isimli müptezel çıkıp da 'Başörtülü hakim olamaz' diye hangi cesaret ile söyledi sizce? Ben söyleyeyim. Bizim yaptığımız hatalardan ötürü söyledi bu sözü. Bizim iktidar sarhoşluğuna kapılıp güç zehirlenmesi yaşadığımızı görüyorlar. Kendi adamlarımıza makam mevki dağıttığımızı görüyorlar. Liyakati önemsemediğimizi görüyorlar. Kendi içimizde sürekli bir küskünler sınıfının oluştuğunu görüyorlar. Bölünmemizi dört gözle bekliyorlar. 

   Allah bunlara fırsat vermesin. Bizim bir an önce toparlanmamız lazım. Özümüze dönmemiz lazım. 

Yazarın Diğer Yazıları