Taha Yusuf SARIGÜL

LUT KAVMİ'NİN ÇOCUKLARI

Taha Yusuf SARIGÜL

Geçtiğimiz Cuma günü Diyanet İşleri Başkanı Sn. Ali ERBAŞ'ın Cuma Hutbesi'nde yapmış olduğu "Zina haramdır, eşcinsellik sapkınlıktır ve hastalıktır" mealindeki açıklamaları sonrası Ankara Barosu'nun yapmış olduğu "suç duyurusu" adı altındaki açıklama metni infial yarattı. Açıklamada o kadar dehşet verici ve korkunç ifadeler var ki insanın kanı donuyor. Ben tekrar tekrar okudum ve her okuduğumda hem şok oldum hem de adamlarda ne cesaret var diye düşündüm kendi kendime.

   Aslında bir bilinç altının dışa vurumuydu bu açıklamalar. İçlerindeki din düşmanlığını alenen ortaya koyan ifadeler. Zira Diyanet İşleri Başkanı'nın açıklamaları kendi şahsi açıklamaları değil, Kuran'ın emirleriydi. Bu nedenle direk İslama karşı sarf edilmiş cümleler aynen şöyle;

-Sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın...

-Halkı kin ve düşmanlığa sevkederken kan kokan cürreti...

-Bundan 8-9 Asır önceki büyükleri ile aynı zininsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı göstermiş olduğu direniş...

-Çocuk tecavüzü, Kadın düşmanlığı ve elinde meşaleyle cadı diye kadın yakmaya davet etmesi...

   İfadelere bakar mısınız. Bu ülkenin %99'u Müslüman ve bir baro çıkıp da üstüne vazife olmayan bu alçakça ifadeleri kullanabiliyor. "Müslüman mahallesinde salyangoz satmak" tam buna denir.  İşin ilginci dogmatik olan ve isnat ettikleri iğrençlikleri yapan kendileri ve özendikleri Batı medeniyetidir.

   Kadın cinayeti ve çocuk tecavüzü dedikleri adli olayların faillerinin %80'inin alkollü iken bu suçları işlediği vurgusunu yapmaz nedense Ankara Barosu!

   Cadı avı diye kadın yakma merasimlerinin Batı'nın iğrenç ve kanlı tarihinde yer aldığı vurgusunu da yapmaz ve bilmez Ankara Barosu!

   Sesi çağlar öncesinden gelen dedikleri Peygamber Efendimiz ve Kuran-ı Kerim'dir. İslami referanslı bir yaşamı gericilik olarak gören bu sapık Ankara Barosu'nun cahil ve gerici yönetiminin savunduğu eşcinselliğin, Kuran-ı Kerim'den ve Peygamberimizden çok önce var olduğunu bilmemeleri de bağnazlıklarının açıkça belirtisidir. Lut kavmi İslamiyetin doğuşundan yüzlerce yıl önce yaşamış ve eşcinselliklerinden dolayı helak edilmişlerdir.

   Ya Rabbim, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin?

   Kendileri ibneliğine meraklı olabilirler. Sapkın ilişkilere de meyyal olabilirler. Gidip evlerinde istedikleri pisliği yesinler ama kimseye ikram etmesinler aman! Biyolojik olarak erkek ve dişi kromozumu vardır. Üçüncü bir kromozom yoktur. Nesilleri ifsad etmek için uydurulmuş sapkınlıkların ne bilimsel ne de ilahi hiçbir açıklaması yoktur. Bunu İslam'a saldırarak yapmaları içlerindeki kinden ve hasettendir.

   Ankara Barosuna kayıtlı aklı başında hiç avukat yok mu çıkıp da "Kardeşim ben bu açıklamaları tasvip etmiyorum. Bu baro beni temsil edemez" diyecek.

   Diğer illerdeki baro Başkanlarından bu soysuzlara cevap verecek kimse yok mu?

    Elazığ Baro Başkanımız sesinizi böyle dönemlerde duymak istiyoruz!

   Ankara Barosu'nda bu açıklamayı yapan veya altına imza atanlara tavsiyem karşı cinsle evlilerse boşanıp hemcinsleri ile evlenmeleri, erkek çocuklarını erkeklerle, kız çocuklarını da kızlarla evlendirmeleridir.

  Hedonizm'i temel felsefe kabul eden batı medeniyetinin "haz" uğruna yapmayacağı şey yoktur. Buradaki her saçmalığı ve iğrençliği içselleştirmeye ve normal görmeye çalışan sözde modern ve seküler, azgın güruha karşı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.

   Lut Kavmi'nin çocukları ile Hira Dağı'nın evlatlarının mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Ve muhakkak Kİ Allah nurunu tamamlayacaktır.

   Sekülerizmin dayatmalarına ve modernizmin zırvalarına dur demenin tam zamanı. Şu mübarek günlerde cesarete bakar mısınız. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ankara Barosu hakkında soruşturma başlatmış ama bizim için önemli olan ve mücadele edilmesi gereken bu açıklamaları yapan zihniyettir. Birkaç kişiye sembolik ceza ile bu iş çözülmez elbette.

   Çocuklarımızın zihin dünyasına yerleştirilmeye çalışılan bu sapkın düşünceleri engellememiz gerekir. Lgbt-i denen sapkın örgütün subliminal olarak verdiği mesajlara karşı uyanık olmamız gerekiyor. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm kamu kurumları bu hususta müteyakkız olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları