Taha Yusuf SARIGÜL

 KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIĞI! VE SEÇİM İTTİFAKLARI

Taha Yusuf SARIGÜL

   Siyaset sahnesi yine hareketli günler yaşıyor. Gerçi Türkiye siyasetinin hareketli olmadığı gün neredeyse yok denilebilir. Erken seçim olacak mı? Olmayacak mı? tartışmaları devam ede dursun esas mesele seçimlerde kimlerin kimlerle ittifak yapacağı konusudur. Haber bültenlerini, gazeteleri takip ediyorsunuzdur. Kulisler oldukça hareketli. Birbiri ardına randevular, birbiri ardına görüşmeler ve bir sürü senaryolar…

   Başkanlık seçimlerinden önceki yerel seçimler başkanlık seçimi için bayağı belirleyici olacağa benziyor. Çünkü Erdoğan İstanbul ve Ankara’ya özel önem gösteriyor. Buralarda alınacak net zaferler başkanlık seçimi için Erdoğan’ın elini güçlendirecektir.

   Muhalefet cephesi seçim ittifaklarının odağında yer alıyor. Çünkü AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı belli. MHP de daha önce Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamıştı. Yani iktidar partisinin ve MHP’nin böyle bir problemi yok. CHP’de ise aday belirleme konusunda yine büyük bir kaos yaşanıyor. Ekmeleddin vakasının oluşturduğu travma bazı CHP’liler tarafından çabuk unutulmuşa benziyor. Ki Abdullah Gül üzerinden ittifak çalışmaları yapıyorlar. Hatta Abdullah Gül aday olursa gerekli 20 imzayı aralarında toplayıp destek olacaklarını söylüyorlar. Abdullah Gül’ü çok sevdiklerinden değil elbet. Maksatları Erdoğan’ın önünü kesmek ama beyhude çabalar. Daha 10 yıl önce Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilmesin diye mitingler düzenleyen, Gül’ün eşine ve başörtüsüne hakaretler yağdıran ve Orduyu göreve çağıran da yine bu güruh değil miydi? Abdullah Gül’ün de adaylık konusunda kapıları kapatmadığını söylememiz gerekiyor. İstemem yan cebime koy hesabı. Bunu nereden mi biliyoruz? Gül’ün en yakın arkadaşı Fehmi Koru’nun köşe yazılarından tabiî ki. Gül aday olursa geçmişine yazık eder. Cumhurbaşkanlığı yapmış muteber bir emekli siyasetçi konumundan “müflis bir siyasetçi” konumuna düşer.

   Saadet Partisi’nin Erdoğan düşmanlarının övgüsüne mazhar olduktan sonra yakaladığı çizgi insanları yanıltan sanal bir yükseliş çizgisi bence. Temel Karamollaoğlu birbiri ardına liderlerle görüşüyor fakat açıklanmış bir ittifak veya anlaşma durumu yok ortada. Saadet Partisi için en makul olan AK Parti ile ittifak yapmak ve Erdoğan’a destek olmaktır. Varsa gördükleri yanlışlar düzeltmeye çalışmalıdırlar.

   HDP’den ise ses seda çıkmıyor bu aralar. Muhtemelen CHP ile görüşüyorlar ve HDP çizgisinde bir aday çıkarılacaksa ittifak kurabileceklerini dile getiriyorlardır. Aksi takdirde kendi adaylarını çıkaracaklardır. İyi Parti genel başkanı Meral Akşener kendi aday olacağını açıklamıştı fakat ittifak görüşmelerine de açık olduğunu belirtti.   Aslında siyasetin doğasında liderlerin aday olmaları gerekir. Yani Erdoğan’ın yaptığı gibi. Ya da Bahçeli gibi davranıp kazanamayacağı seçime aday olmak yerine kazanacak lidere destek verip işbirliği yapmak en makul olan siyasi davranıştır. Bu sayede birçok kazanım elde etti Bahçeli ve partisi MHP. Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olarak çıkıp ben adayım demelidir.  Ana muhalefet partisi genel başkanı iktidar adayı demektir. “Sen yönetemiyorsun ben yöneteceğim” der Ana Muhalefet liderleri. Ama Kılıçdaroğlu bunu söylemiyor. Ben başkan olacağım ülkeyi ben yöneteceğim demiyor, diyemiyor. Kendisi de buna inanmıyor demek ki! Gerçi Kılıçdaroğlu’nun tek amacı var ve hedeflediği tek koltuk var o da CHP genel başkanlığı. Onu da elinde tuttuğu için kaybetmek istemiyor çünkü bu dünyada gelebileceği en yüksek mertebe CHP genel başkanlığı. Çıtayı yükseltemiyor. CHP’nin derdi ülke filan yönetmek değil. Tek dertleri parti içinde yer kapma savaşı ve belediyeler aracılığıyla elde edilen “ranta” ortak olma savaşıdır. CHP belediyelerinde yaşanan yolsuzluklar ve CHP kongrelerinde yaşanan makam mevki kapma savaşları bu durumu çok iyi açıklıyor aslında.

    Muhalefetin esas problemi halka inememesi ve toplumsal hayatın gerçeklerinden bihaber yaşamasıdır. Batı’da sol halkın içine karışmaktır. Ezilmişlerin, kimsesizlerin, işçilerin, emekçilerin, çiftçilerin problemlerine çözüm aramaktır. Bizde ise “sol” kendi halkından kopuk yaşamaktır, kendi halkının dini, milli ve manevi değerlerini aşağılamaktır, seküler bir hayat tarzı sürmektir ve ülkenin önüne takoz olmaktır. Bizde solu temsil ettiğini söyleyen CHP’nin, ülkenin milli meselelerini kafaya taktığını ve ülkenin geleceğini düşündüğünü hiç sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’nun aday olamamasının ana nedeni de budur.

Yazarın Diğer Yazıları