Taha Yusuf SARIGÜL

"KARDEŞİM ABDULLAH GÜL" DEN RAKİP ABDULLAH GÜL'E!!!

Taha Yusuf SARIGÜL

Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasında 2000'li yılların başında Fazilet Partisi'nden kopma süreci ile başlayan birliktelik 2002'deki tek başına iktidar ile taçlandı ve 2013 yılındaki 17-25 Aralık operasyonlarına kadar devam etti. Daha doğrusu 2000'li yılların başında başlayan birliktelik AK Parti'nin kuruluş birlikteliğiydi. Erdoğan ve Gül'ün dostluk ve kardeşliklerinin Milli Görüş çizgisinde, gençlik yıllarına kadar uzandığını herkes biliyor.

    2002 sonrası yaşanan süreçte hep 2. adam  Gül oldu. Doğal olan da buydu zaten. Çünkü AK Parti'nin lideri Erdoğan'dı. Birlikte yola çıktıları Bülent Arınç'ı da unutmamak gerekir. Makamlar mevkiler usülüne göre paylaşıldı. Unutulmaması gerekir ki bu makamları onlara halk verdi. Halk davayı temsil eden liderin peşinden gider. Fakat hem Arınç'ta hem de Gül'de bir kabul edememezlik haleti ruhiyesi dışa yansıyordu. Bahçeli bile dışarıdan Erdoğan'ı deviremeyeceğini anlayınca anlaşma ve ittifak yolunu seçerken özellikle Gül içerden Erdoğan'ı ekarte etmeye çalıştı. 2007'de kardeşim Abdullah Gül olarak oturduğu makamı 2014 de istemeye istemeye ona kardeşim diye hitap eden Erdoğan'a bıraktı. Oysa Erdoğan isteseydi 2007'de de o koltuğa oturmasını bilirdi. Ama Erdoğan'ın maksadı koltuğa oturmak değildi. Erdoğan'ın maksadı önce içerdeki sorunları halledip sonra ülkeyi süper güç haline getirmekti. 

   Özellikle 17-25 Aralık darbe süreciyle başlayan aykırılık son günlerde iyice ayyuka çıktı. Abdullah Gül adaylık sürecine istinaden yaptığı basın açıklaması ile kendisine 'kardeşim' diye htap eden Erdoğan'ın arkasından neler çevirdiğini ve nasıl bir beklenti içerisinde olduğunu aşikar etti. 

'Ben ve arkadaşlarım üstümüze düşeni yapardık' dedi. 

'Ortak bir mutabakat sağlanamadığı için aday değilim' dedi. 

   Yani bu açıklamaları ile Abdullah Gül şunları söylemek istiyor bence; CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi anlaşsaydı bana kardeşim diyen Erdoğan'ın karşısına rakip olarak çıkacaktım. Arkadaşlarımla böyle bir görev için gizliden gizliye hazırlık yapıyorduk zaten. Benim için ahde vefa diye bir kavramın hiçbir önemi yoktur. Siyasi geçmişimin ve girdiğim gönüllerin hiçbir değeri yoktur. Makam mevki hırsı benim için daha önemlidir. Bu ülkenin başkanı Erdoğan değil ben olmalıyım. 

   Bir seçim, aday olmadan nasıl kaybedilir bunun çok güzel bir örneğini verdi Abdullah Gül. Gerçi aday olsaydı da yine bu kadar rezil olabilirdi ancak. Milletin gönlündeki az biraz kalan sempati kırıntılarını da bu hareketiyle temizledi Abdullah Gül. Tüm geçmişine yazık etti. 

   Kaybedenler kulübünün en son ve en yeni üyesi olarak bundan sonraki hayatına devam edecektir. 

Geçmiş olsun. 

 

Yazarın Diğer Yazıları