Taha Yusuf SARIGÜL

İKTİDAR NİMETLERİ BİZİ BOZDU MU?

Taha Yusuf SARIGÜL

Yaklaşık 15 yıldır Ak parti iktidarında yaşıyoruz. Ülkemiz birçok alanda devrim niteliğindeki değişikliklerle o eski günlerdeki makus ve bedbaht günlerini geride bıraktı. Birçok alandaki hizmetler ile eskiye nazaran çok daha iyi bir duruma geldik. Devlet eski, nobran, baskıcı, statükocu ve otoriter anlayışından sıyrılıp daha özgürlükçü, daha kucaklayıcı, daha demokrat ve daha güven veren bir yapıya dönüştürüldü. Daha da iyiye doğru gidiyoruz.

   Peki, bu hizmetler ve reformlar yapılırken, devlet ile millet barışırken, eskiden devletin hor gördüğü, baskı uyguladığı kesimler şimdilerde ne yapıyorlar. Muhafazakâr çevrelerden bahsediyoruz. Daha doğrusu kendini muhafazakâr olarak nitelendiren çevrelerden bahsediyoruz. Türkiye’de kendisini muhafazakâr olarak nitelendiren irili-ufaklı binlerce cemaat, vakıf, dernek ve benzeri oluşumlar var.

   Ak Parti iktidarı ile birlikte tüm bu oluşumlar kendilerini bir ferahlık içerisinde buldular. Kendilerine hiç beklemedikleri kadar geniş alanlar buldular. Çoğu iktidar nimetleri ile tanıştı. Hani hep derler ya; ‘Mücahitler müteahhit oldu’ diye. Haksız da değiller yani. 28 Şubat darbecilerinin balyoz gibi üstünden geçtiği dindar gruplar Ak Parti’nin açtığı bu geniş ve rahat alanı nasıl kullandılar acaba? Müslümanlara baskı ve zulmün olduğu dönemlerde samimiyetini hiçbir zaman yitirmeyen bu kesimlerin şimdilerde ise o dönemdeki samimiyetlerinden eser yok.

   Bu muhafazakâr kesimler bürokraside hızla yükselmeye başladılar. Yükseldikçe, kendileri ile birlikte yükseltmeleri gereken ‘İslami misyonlarını’ bir kenara bırakıp dünyevi şeyleri yükseltmeye başladılar. Daha güzel evler, daha güzel arabalar peşinde koşmaya başladılar. Eşlerini boşadılar, daha genç ve daha güzel kadınlar ile evlendiler. Davaya hizmet edeceklerine nefislerine hizmet etmeye başladılar. Müslüman şahsiyetini ortaya koyacaklarına, bürokratik nüfuz güçlerini ve Ankara’daki iş bitirme güçlerini ortaya koymaya başladılar.

   Allah’ın rızası ikinci plana itildi. Yokluk zamanında Allah’a sığınan, yoklukla imtihana sabreden ve şükreden insanlar varlıkla imtihanı kaybediyorlar. Hiç beklemediğiniz insanlar hiç beklemediğiniz tavırları sergileyebiliyorlar. Kraldan çok kralcı olan mı dersiniz, yalakalık yapanı mı dersiniz, dünya malı için, makam mevki için şahsiyetsizleşenler mi dersiniz… Saymakla bitmiyor.

   Bu tipler kendi ahiretlerini berbat ettikleri gibi ‘İslam’ ve ‘Müslüman’ kavramlarını da kirletiyorlar. Ölçü olarak bu tipleri alan yeni nesil ve karşı cenah bu isimler üzerinden İslam’a saldırıyorlar.

Varlık ile imtihan mı zordur?

Yokluk ile imtihan mı zordur?

   Vallahi yaşadığımız tecrübelere bakıyorum da varlık ile imtihan daha zor bence. Çünkü varlık ile imtihan olunan çoğu insan imtihanını kaybediyor. Yokluk dönemlerinde sabredenler, Allah’a sığınanlar varlık dönemlerinde ne şükrediyorlar ne de Allah’ı anıyorlar. Bu nimetleri bu rahatlığı kendi çabaları sonucu elde ettiklerini sanıyorlar. Müslümanlar 28 Şubat dönemindekinden zor bir imtihan ile karşı karşıyalar. Konformizm hastalığı tüm çehremizi sarmış durumda. Zor dönemlerde Allaha’ sığınırken, İslam’a sıkı sıkıya bağlı iken, bu rahat dönemde eski samimiyetimizden eser yok. Üzerimize bir atalet yerleşmiş. Kalbimize bir ‘Vehn’ (dünya sevgisi) hastalığı yerleşmiş.

   İnsanın eski baskıcı, otoriter, zalim düzeni isteyesi var. Çünkü o dönemde Müslümanlar daha samimiydi ve imtihanlar kazanılıyordu. Şimdi ise tam tersi. Düzen bizden yana fakat Müslümanlar samimiyetsiz ve imtihanlar kaybediliyor. Allah yardımcımız olsun…

Yazarın Diğer Yazıları