Taha Yusuf SARIGÜL

ERDOĞAN-GÜL ÇATIŞMASI

Taha Yusuf SARIGÜL

15-16 Temmuz darbe girişimine direnen sivillere hukuki manada cezai muafiyet getiren son KHK sonrası eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı açıklamalar hala tartışılıyor. Tartışmanın bu kadar uzamasının nedeni hem AK Parti’nin hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamalara üst perdeden cevap vermesi ve adeta savaş baltalarının çekilmiş olmasıdır.

   Erdoğan’ın Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın bu tarz açıklamalarına ve tavırlarına çok içerlediği ve çok üzüldüğü bilgileri yakın kaynaklar tarafından belirtiliyor. Kardeşlik hukuklarının olduğu Abdullah Gül’ün yaşadığı zor dönemlerde Erdoğan’a destek olmadığını biliyoruz. 2012’deki MİT krizi ile başlayan süreç Gezi Parkı eylemleri, 17-25 Aralık süreci ve 16 Nisan referandumu gibi birçok kritik olayda Gül’ün Erdoğan’ı yalnız bıraktı. Defalarca davet edilmesine rağmen AK Parti’nin organizasyonlarına katılmadı. Bizzat Erdoğan davet etmesine rağmen yine katılmadı. Önemli konularda hiç görüşünü belli etmedi. Kardeşlik hukuku gereği dava arkadaşlarının yanında yer almadı. Bilge lider Aliya’nın şu sözü Erdoğan’ın içinde bulunduğu ruh halini en iyi anlatacak sözdür diye düşünüyorum. “Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”

   Yıllardır aynı yola baş koymuş dava adamlarının böyle ayrı düşmesi insanı çok üzüyor. 2007’de cumhurbaşkanı adayı açıklanırken Erdoğan’ın; “Adayımız kardeşim Abdullah Gül’dür.” Sözleri tarihe not olarak düşülmüştür. Beraber kurdukları AK Parti 15 yıldır ülkeyi yönetiyor. Türkiye eski Türkiye değil, söz sahibi ve itibarlı bir ülke. 15 yılda büyük hizmetler büyük açılımlar ile Türkiye çağ atladı adeta. Makam mevki için kardeşine muhalefet etmek yerine ona destek olmak gerekirdi.

   Ama özellikle son yıllarda Gül’ün siyaset dışı kalması ile Erdoğan’a karşı bir sessizliği ve bir gizli ajandasının olduğunu görüyoruz. Birçok önemli konuda tweet atmayan ve açıklama yapmayan Gül, KHK konusunda yaptığı açıklama ile safını iyice belli etmiştir. Bu açıktan yapılamayan muhalefetin zımnen yapılmasıdır. Bu saatten sonra geri dönüş olacağını düşünmüyorum. Gül ve Arınç bir daha AK Parti içerisinde yer alamayacaklar. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi nabız yoklamaları şimdiden başlamış görünüyor. Gül’ün çatı aday olma veya başka bir partinin adayı olma gibi bir beklentisi olabilir. Erdoğan’ı yenemeyeceğini çok iyi bilen muhalefetin de Gül etrafında toplanması ayrı bir seçenek. Zaten CHP’li Engin Altay, Erdoğan’ın “Başkasının kayığına binmek de ne” diye eleştirdiği Gül ve Arınç için keşke kayığımıza binseler diye açıklama yapması da hazırda beklediklerinin bir göstergesi. Gül’ün aday yapılması halinde Erdoğan’ın kaybedeceğini düşünen tüm muhalif çevreler avucunu yalarlar. Erdoğan halk tarafından o kadar çok seviliyor ve teveccühe layık görülüyor ki önünde hiçbir rakip duramaz. O yüzden bu çabaların hepsi beyhude çabalardır. Sadece kendilerini rezil ederler. Geçmişteki itibarları da zedelenir. “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olurlar.”

Demek ki makam mevki hırsı dostluğun, kardeşliğin ve her şeyin önüne geçebiliyormuş….

Yazarın Diğer Yazıları