Taha Yusuf SARIGÜL

BİRAZ CESARET

Taha Yusuf SARIGÜL

İstisnalar kaideyi bozmaz diye bir söz vardır. Çok doğru bir sözdür. Fakat istisnalar artmaya başladıkça kaideyi de bozmaya başlarlar. Olaylardan olgulara ulaşmak ise pek de zor değildir. Bu kaçıncı örnek bilemiyorum. Ama son olmayacağı kesin gibi duruyor.

   Geçtiğimiz gün bir sosyal medya kullanıcısı tarafından Selahattin Demirtaş'ın eşine hakaret içeren bir tweet kamuoyunun gündemi oturdu. Tüm kesimlerden bu alçak tweete tepkiler geldi. Hepsi de haklı tepkiler. Birinin görüşünü beğenmeyebilirsiniz ama o kişiye ve ailesine hakaret edemezsiniz. Bu bir teröristin ailesi olsa bile. Suç şahsidir.

   Benzer hakaretleri ve daha beterlerini Erdoğan'a, ölmüş annesine, eşine, oğullarına ve kızlarına karşı edilirken de gördük. Gördük görmesine ama ne bu kadar gündem oldu bu hakaretler ne de kamuoyu böyle bir kınama yarışına girdi. Kimse umursamadı. Aksine bugün Selahattin Demirtaş'ın eşine yönelik hakarete karşın kınama yarışına girenler o günlerde içlerinden oh olsun diyorlardı. Elbette kınaması gereken bir durum. Ama aynı kınamaları Erdoğan'a ve ailesine yapılan hakaretlerde yapmayanlar bugün söz söyleme hakkına sahip değildir bence.

   Erdoğan'a hakaret edilince özür dileyen bir CHP'li gördünüz mü? Ama şimdi çoğu AK Partili özür yarışına girdi. Üstelik hakareti eden AK Partili olmadığı halde. Hakaret eden AK Partili olsa zaten anında gereken yapılır partinin disiplin kurulu organları tarafından. Bundan şüphemiz yok.

   Selahattin Demirtaş'ın eşine hakaret eden hesap 2020 Şubat ayında açılmış ve eski tweetlerinde Selahattin Demirtaş'ı ve terör örgütü PKK' yı öven ifadeler var. Yani olay tamamen tezgah.

   Hakareti eden HDP'li, mağduru oynayan HDP, ortalığı velveleye veren de CHP. Günah keçisi ise AK Parti!

   CHP’de küfür ve hakaret bir gelenek haline gelmiş oysaki. Ahlak ve edep yoksunu bu insanların Erdoğan'a ve ailesine ettikleri küfürler için hiç özür dileyenini duyan ve gören var mı? Üstelik küfür ve hakaret CHP’de terfi sebebi. Başta İstanbul İl başkanı kadın ve eczacı grup başkanvekili olmak üzere çoğu CHP'linin ettiği hakaretler hala Twitter sayfalarında duruyor. Bir de utanmadan kalkıp hakareti ve küfürü eleştiriyorlar. Siz önce kendi kapınızın önünü temizleyin. CHP'li gençler için siyasette yükselmenin yegane yolu Erdoğan'a ve ailesine küfür etmekten geçiyor. Bunun örnekleri ziyadesiyle mevcut.

   Bizim mahallede ise karşı tarafa bir yaranma çabasıdır almış başını gidiyor. Tamam bir bayana hakaret tasvip edilecek birşey değil ama Erdoğan'ı annesi, eşi ve kızları da  bayan değil mi? İkisi için de kınama mesajı atacaksan ne ala. Ama sadece Selahattin Demirtaş'ın eşi için kınama mesajı atarsan bu hiç de samimi olmaz. Bu sadece bu olayla sınırlı bir konu değil. Birçok konuda karşı tarafa yaranma çabası içerisine giriyoruz. Şortlu bir bayana saldırı olur ortalığı inletirler. Başörtülü bir bayana saldırı olur sesimiz çıkmaz. Alkolik birinin içmesi engellenir ortalık ayağa kalkar. Sela okuyana saldırılır kimseden ses çıkmaz. Densizin biri çıkıp Atatürk'e hakaret eder ortalık ayağa kalkar. Akşama kadar Allah'a ve Peygamber'e hakaret edilir, kimseden ses çıkmaz. Ulusal günlerde bizim cenahın paylaşımlarını ve kutlama mesajlarını hayret ve ibretle takip ediyoruz. Kime yaranma çabasındayız? Adamlar Ramazan Bayramına hala şeker bayramı diyorlar. Kurban bayramında bizi katliam yapmakla suçluyorlar. Her türlü değerimize hakaret ediyorlar ve aşağılıyorlar. Bizim onlara duyduğumuz saygının % 1'ini onlar bize duymuyorlar.

   Adam taa 2007'de İnönü Üniversitesinden İstanbul'a, Cumhuriyet Mitinglerine otobüsle öğrenci gönderiyordu. Prof. ünvanlı sözde hoca Cumhuriyet Mitinglerine katılan her öğrenciye %10 fazla puan vereceğini okulun ilan panosuna asabiliyordu. Ki o Cumhuriyet Mitinglerinde 'ordu göreve' pankartıyla seçilmiş hükümetin darbe ile indirilmesi isteniyordu. Düşünsenize iktidar bunlarda olsa bizim muhafazakar çevreler böyle şeylere cesaret edebilirler miydi?

   Daha devlet dairelerinde namaz kılınan yerlere 'harita odası' yerine 'mescid' yazısını 3-5 yıldır asabildik!

   Nedir bizdeki bu haslet? Neden bu aşağılık kompleksini yenemiyoruz? Biz bu ülkenin kökleriyiz. Özümüzde İslam ve öğretileri vardır. Neden İslam düşmanlarına karşı bu kadar aşağıdan bakıyoruz? Neden bu güruha yaranma çabasındayız hala? Neden hala içimizdeki korkuları yenemedik? Hani diyorlardı ya "%90 da alsanız sizi iktidar etmeyiz." "Biz asılız, ülkenin sahibi biziz."

   Aman kırılmasınlar, aman bize laf gelmesin, aman karşı taraftan tepki almayalım gibi düşünceler ile sürekli 'bir eziklik psikolojisiyle' hareket ediyoruz. Korkak gibi yaşıyoruz adeta. Azgın azınlığın hegemonyasını yenemedik, kabuğumuzu kıramadık. 20 yıldır iktidardayız hala "asıl" olanın "biz" olduğumuzu anlayamadık.

Biraz cesaret...

Yazarın Diğer Yazıları