Taha Yusuf SARIGÜL

AZERBAYCAN'A DESTEĞİN BEDELİNİ ORMAN YANGINLARI İLE ÖDÜYORUZ

Taha Yusuf SARIGÜL

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaş devam ediyor. Alınan ateşkes kararına rağmen Ermenistan her zamanki gibi ateşkesi ihlal eden taraf oldu ve sivil yerleşimleri bombaladı. Tüm Türkiye canı gönülden Azerbaycan'a destek oluyor.

Türkiye Cumhuriyeti hem askeri hem de siyasi olarak Azerbaycan'ın yanında. Erdoğan Azerbaycan'a destek konusundaki kararlı siyasi duruşunu uluslararası arenada kararlı bir şekilde ortaya koyuyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bu savaş durumu uluslararası arası arenada söz sahibi ülkeler arasında da gerilime yol açtı.

Başta Fransa ve Rusya olmak üzere tüm emperyalist güçlerin Ermenistan'ın arkasında olduğunu bu süreçte gördük. Fransa ile sıkıntılı olan ilişkilerimiz daha da gergin bir hal aldı. Türkiye'nin kararlı duruşu karşısında hem Fransa hem de Rusya dengeli bir siyaset sürdürmek zorunda kaldı. Buradaki ana sebep Erdoğan'ın Azerbaycan'ın yanında dik durması ve uluslararası arası siyasetteki saygınlığıdır. Erdoğan'ın kararlılığı ve güçlü diplomasi yeteneği sayesinde Azerbaycan yalnız bırakılmadı ve sahada da masada da güçlü konuma geldi. Türkiye'nin desteğiyle hamle şansı azalan emperyalist güçler yine eski oyunlara başvurmaya başladılar.

   Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Trabzon'da eşzamanlı olarak PKK tarafından çıkarılan yangınlar zamanlama açısından çok manidar bir zamanda çıkarılmıştır.

   Bu yangınlar Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği desteğe karşılık emperyalizme hizmet eden istihbarat örgütlerinin talimatı ile 'taşeron' PKK tarafından çıkarılmıştır.

   Türkiye'yi "kendi derdiyle" meşgul etme operasyonunda PKK/YPG terör elemanları kullanılmıştır. Kendilerine 'Ateşin Çocukları' ismini veren PKK inisiyatifi olan bir yapılanma, yangınları kendilerinin çıkardığını kabul etmiştir.

   Ormanları yakarak gözdağı vermeye kalkışmak 90'lı yıllara ait istihbarat raporlarında, orman yakarak yıpratma taktiği üzerine Yunanistan'da eğitim gören PKK ve Sol-Marjinal örgütlere bağlı militanlardan söz edilmiştir. Yani bu taktik yeni bir taktik değil.

   Taşeronları aracılığıyla bu yangınları çıkartanların amacı Türkiye'nin uluslararası arenada söz sahibi olmasını engellemektir. İçeride sorunlar ile uğraşırsa dışarıyla ilgilenemez diye düşünüyorlar. Benzer durumlarda ekonomi ile de vurmaya çalıştılar bizi. Hala da uğraşıyorlar. Üretmeyelim, söz sahibi olmayalım istiyorlar. Ne zaman bir atak yapsak, uluslararası arenada söz sahibi konuma gelsek ya ekonomiyle ya da çeşitli terör saldırıları ile bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Ama her seferinde olduğu gibi yine amaçlarına ulaşamayacaklar.

   İçimizdeki emperyalist işbirlikçilerin Selçuk Bayraktar gibi milli teknoloji hamlesini yapan bir kişiye saldırması en bariz örneklerden biridir.

   Son günlerdeki bu eş zamanlı yangınlar karşısında 'fail' PKK olduğu için suspus olan siyasileri ve ünlüleri de milletimiz bir kenara yazıyor. Gezi de iki ağaç için ülkeyi yangın yerine çeviren sözde sanatçılardan ses yok. Gizli ortakları HDP incinmesin diye CHP'den ses yok. Oysa CHP milletvekilleri mesele birkaç ağacın kesilmesi oldumu, anında duyar kasıp, twet atar, hemen olay yerine intikal ederler ve provakatif demeçler verirlerdi. Ağaç kesimi ise ya bir yol yapımı ya da zaruri bir yapı içindir. Ki bu tür durumlarda yapım sonrası onlarca kat fazla ağaç dikimi yapılmasına rağmen CHP'li vekiller ve yandaş gazetecileri yalan ve algı operasyonuna devam ederler. Şimdi milyonlarca ağaç yandı kül oldu. Binlerce hayvan telef oldu. Ama fail tanıdık olduğu için hiçbirinden ses yok. Çünkü ilk seçimde HDP'nin oylarına ihtiyaçları var. Aman dostları kendilerine darılmasınlar, aman küsmesinler. Yoksa Erdoğan'a karşı seçimleri nasıl kazanacaklar. CHP adeta HDPKK'nın kucağına oturmuş durumda. Sırf Erdoğan nefretleri yüzünden bu teröristlere iki çift laf etmiyorlar, edemiyorlar. Yazıklar olsun.

   Son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu gaflarına ve yalanlarına yenilerini ekledi. Erdoğan'ın Katar ziyareti sırasında Katar Emiri'nin karşısında para için eğildiğini iddia etmesi tüm kesimler tarafından ayıplandı. Siyasi rakibim diye tabir ettiği Erdoğan'ın karşısına çıkma cesareti bile yok. Görüntülerde Erdoğan'ın eğilmediği açık açık görünürken çıkıp hala, eğildi diye yalanlarına devam ediyorlar. Yalanda ısrar etmekte bir maksatları var. Çünkü inanan bir kitleleri var. Kendileri ile aynı düşünen, ülkenin kötülüğünü isteyen ve her yalana balıklama atlayan bir kitle. Bunu bildikleri için yalan siyasetinden de asla vazgeçmeyecekler. Sosyal medyada muhalif bir kişinin yalanına binlerce kişi paylaşım yaparak destek olurken aynı kişinin, attığı yalana karşılık mecburi yayınladığındı tekzip mesajına ise paylaşım sayısı bir elin parmaklarını geçmez. "Yalan bunların varoluş sebebi."

   Gerçekten de muhalefetin hali içler acısı. İktidarı tetikleyen, yapıcı eleştiri yapan bir muhalefetimiz yok maalesef. Daha Kıbrıs'taki Kapalı Maraş ile Kahramanmaraşı birbirinden ayırt edemeyen, pandemi sürecine dair en önemli çözüm önerisi 'her oyunda yeni kağıt destesi açılması' olan bir lidere sahip ana muhalefetten beklenti ne olabilir ki?

Yazarın Diğer Yazıları