Şükrü KACAR

YILLAR AKIP GİDERKEN

Şükrü KACAR

İnsan yaşamında yılların ayrı bir yer, ayrı bir önemi vardır. Kendimizi bildik bileli, yıllara ayrı bir önem verir ve önemli anılarımızı bir köşeye kor, gelecekte neler olacağını bir güzelce değerlendirmeye çalışırız.

Şu doksan yıllık ömrümüzde neler gördük, neler geçirdik. Doyum bilmeyen insanlarımız bir bakın başımıza neler açtı, bizi ne tür olaylara karşı karşıya getirdi.

Öncelikle sınır komşularımızı bir bir kaybetmeye başladık.

Yıllardır sınırda ne çok olaylar oluyor, ne çok savaşımlarla karşı karşıya geliyoruz.

Öncelikle Suriye komşumuz, bir uzun karmaşanın içine sürüklendi, büyük devletlerin türlü çeşitli oyunlarıyla, bir bakın ne hallere düştük.

Önce Suriye ile olan uzun sınırımızı bile bile herkese açtık, şimdi de üç terörist güçle çarpışma zorunda kaldık.

İşin asıl acı yanı da, yıllanmış iki dost ülkenin, iki büyük dostun ihanetleriyle karşı karşıya geldik.

Bir Amerika, bir Avrupa, açıktan teröre yardım ediyor, güneyde bizi kanlı bir savaşın içine sürüklüyor.

Kısa bir süre önce güneyde başlayan kavga, dost sandığımız Batı’nın özellikle de Amerika ve Almanya’nın ne denli dost olduklarını da ortaya koyuyor.

Daha önce Irak’ta sergiledikleri oyunları, şimdi de Suriye’de sergiliyor, İslam coğrafyasında ne tür oyunlar sergilendiği, Suriye sınırındaki son kavganın başlamasıyla daha açık biçimde ortaya çıkmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e doğru gösterdiği başarılı çarpışmalar olmasaydı, görün neler gelirdi ülkemizin başına. Bakın Irak’ın elini daha da kuvvetlendirdi. Ayrıca Irak petrolünü de büyük ölçüde ele geçirmiş oldular.

Osmanlı, yıllarca bu komşu ülkelere yardıma koştu, yıllarca yardım götürdü, değer bilmez Araplar ise Osmanlı’yı hep arkadan vurmaya çalıştı. Medine kahramanımız Fahrettin Paşa’yı ne şekilde karalamaya çalıştılar.

Kutsal topraklara gidenler, Arapların bu anlaşılmaz oyunlarını daha yakından görmüşlerdir. Yılda en az yüz bine yakın kişimiz, hacı olmak için bu topraklara giderler.  Osmanlı da uzun yüzyıllar, bu topraklara hep hizmet taşımıştır. Araplar ise Türk ordularını hep arkadan vurmaya çalışmışlardır.

Şimdilerde de aynı oyunları bir bir sergilemeye çalışmaktalar. Üç buçuk milyon Suriyeliyi kaç yıldır Türkiye’de barındırıyor, onlara gene de yardımda bulunuyoruz.

Kıymetli ozanımız Dayıhan’ın “ÖZDEN BOZULDU” adlı şiirinin ilk dörtlüğü ne güzel anlatıyor olup bitenleri. Gelin de birlikte okuyalım bu dörtlüğü:

Yaz geçirdim, güz geçirdim, kışladım

Kötü düşler kuranları dışladım.

 

Zaman kötü, zemin kaygan tosladım

Düşme dostum, zemin kaygan bozuldu..

 

 

Bir de benim yeni şiir kitabımdaki “TÜRK ORDUSU” başlıklı şiirinden birkaç dize alalım:

Savaşta barışta Türk ordusu

Koruyup durur koca ulusu.

En büyük güvencedir o bize

Sahip olur karaya denize.

He yerde, her cephede o vardır

O bazen ulus, bazen vatandır

Süngüsünün ucundadır her barış

Toprağı o korur karış karış

Verince el ele ulus ordu

Kimler alabilir bu yurdu.

Mehmet denince o gelir akla 

Sevdir ordunu, gönlünde sakla.

Dileriz böyle kalsın ordumuz

Onunla kol kola olsun yurdumuz

Haydi selam, akıp giden günlere.

Selam dünlere, bugünlere..

Yazarın Diğer Yazıları