Uzun zamandır, düz yazılarımı yazamadığım gibi şiir de yazamıyorum. Oysa şiiri çok seven bir kişiyim.
Son yazdığım ve yayınladığım iki cilt şiirlerimin sayısı (1226).
AĞLAYAN LALE, BİR YUMRUKTUR İNER YÜREĞİME- Aydınlığa Yükledim Karanlığı. Kabarıkça iki büyük kitap. Zekeriyya Bican’ın Sekizinci Şehir kitaplarına yakın bir kalınlıkta.
Bu sayıya yakın da önceleri yazdığım şiirler.
İkinci cildin 197. sayfasına bakıyorum. Sen başlıklı şiir çıkıyor karşıma. Kimin için yazdığım az çok belli oluyor.
SEN
Sen varsın ya
Sen hep, beni düşünür
Hep benimle olmak istersin
Yazımız
Kışımız
Elli iki yılımız
Hep böyle geçti
İyi günde
Kötü günde
Beraber olmak
Acıları
Tatlıları
Birlikte duymak
Bilir misin önemini bunların
Ne olacağını
Bugünlerin
Yarınların
Bir de hüzünlerin
Kol kol geçtiği günleri düşün
Senin bana
Benim sana
Nasıl baktığım nasıl baktığımız
Günleri düşün
Az mı vurdu camlarımıza esen rüzgârlar
Kara
Yağmura
Doluya
Kaç kez tutulduğumuzu
Kaç kez feleğin sillesini yediğimizi
Bir derince içimizden vurulduğumuzu düşün
Ama bak
Gene ayaktayız
Kalem tutan ellerimiz var
Şükür
Tanrı’ya şükür
Bugünlere ulaştığımıza şükür
25 Ocak 2003
Bir de Zekeriyya Bican’ın Sekizinci Şehir İz Bırakanlar 2 adlı kitabından bir şiir:
Dayıhan dediğimiz Hocamızın damadı Hasan Ergün Yılmaz’dan:
BAYRAK
Bir yakarışım var, benim cihana
Temeline çürük taşı koyana
Türk denilen vatanım soyana
Beni dimdik bayrağımla götürün
Bir kayanın ucundayım şimdi ben
Dikmem için bayrağımı getirin
Doldu gönlüm, uçmaktayım şimdi ben
Hemen şimdi bayrağımı getirin.
Şiirin tadı işte burada.
Varın nasıl düşünürseniz düşününüz.
Bir anda bakınız Ağın’da bulunan sevgili Dayıhan’da ulaşıp geldik. Tabi sevgili Bican’ın sayesinde.
Hemen karşı sayfada da usta şair R. Mithat yılmaz karşınıza dikiliyor. Şiirin güzelliğini ve derinliğini varın bu güzel insanımıza sorun. Bir kez daha merhaba bütün şair ve yazar dostlarımıza.