Şükrü KACAR

ŞEHİRDEN UZAK OLMAK

Şükrü KACAR

Burası bizim köy.

Oldu olası adı hiç değişmeyen bir köy.

Önce 2 Nisan 2017 de,sonra da Ramazan Bayramında iki gün kala gelmiştik Kacar’a.

Şu anda, evin bahçeye bakan balkonunda oturmuş bu satırları karalıyorum.

Yalnızım.

İçimden hiç gitmiyor sürekli beni tırmalayan sızım..

Epeycedir yazı da yazamıyorum.

Epeycedir dostlara, yakınlara selamlar da ulaştıramıyorum.

Biraz önce sevgili Şener Bulut aradılar.

Önce hal ve hatırımı sordular.

Daha sonra da Hocam, köy yazılarını bekliyoruz diyor..

Manas’ın bu yiğit yönetmeni bu Şener Bulut.

Önceki gün de, Hüseyin Göçeri ile birlikte aramışlardı.

Arada bir biraz daha uzakta olan sevgili Dayıhan’la da görüşüyor ve Ağın, Beyelması’nda dolaşmaya çalışıyorum.

Yalnızlık elbette ki çok zor.

Hele hele Manas’tan, Manaslı dostlardan uzakta olmak çok daha zor.

Kim bilir, Dr. Naci Onurlar, yeğen Günerkan Aydoğmuşlar, Konaklı Bedrettin Keleştimurlar, ünlü yazar ve eleştirmen R. Mithat Yılmazlar, kısa saçlı Muhammedler, kısacası bütün Manaslı dostlar ve arkadaşlar şimdi ne yapıyorlar, yazın sıcağında nasıl kavrulup duruyorlar. Bestekar Doğan Sever kardeşimiz, serinletici bestelerine devam ediyor mu? Ses sanatçılarımız Nihat Kazazoğlu, Mustafa Döner,  Naci Sönmez, Fethi Açıkgöz gene güzellikler sergiliyor mu?

Bu arada Valilerimiz de değişti.

Veda töreninde bulunamadığım için üzgünüm.

Giden Valimize sağlık ve mutluluklar diliyor, yeni Valimize de “Hoş Geldiniz” diyor, saygılar sunuyorum.

Ramazan Bayramında Kovancılar’daydım.

Sevgili Belediye Başkanı Hacı Akpınar, araba göndererek beni aldırtmış ve başta çalışkan ve o derece kendini sevdiren ilçe Kaymakamımız Sayın Hasan Gündoğdu başta olmak üzere ilçede görevli daire başkanları ve mahalle muhtarları ile birlikte güzel bir bayramlaşma yapmıştık. Dünlerin Kovancıları, şimdilerde daha başka bir yerleşim birimi olmuş, hizmetleriyle gönül dolduran çalışanlarıyla bir başka Kovancılar olmuştu.

Kovancılar, henüz daha bir köy iken 1947-1950 yılları orasında başöğretmen olarak görev yapmış, halkı tamamen göçmen olan bu köyde dolu dolu hatıralar, anılar bırakmıştık.

Şimdi ise, her gün gelişen ve yükselen bir ilçe konumunda sevgili Kovancılar. O derece beğendiğimiz ve çalışmalarında memnun kaldığımız bir Kaymakamı, bir de Belediye Başkanı var… Her gün başka başka hoş haberler almamız, bizi bir başka sevindiriyor bir başka mutlu ediyor. Pınartepe, Tepebağ ve az ötede Hoşmat ve Şenova’larla Palu Kalesi bir başka selam gönderiyor bizlere. Akdağ’lar, Mastarlar ve uzayıp giden Sekrat Ovası ise, bir başka güzellikte.

Bahçemde kendi elimle yetiştirdiğim ağaçlar, öncelikle de iki çınarla, onun üstündeki çamlar, bahçeye bir başka renk vermişler. Çınarlar, nerede ise dev çınar olmuşlar. Balkonun kuzeyindeki çınar, kuzey ufkumuzu nerede ise kapatmış durumda. Karşı dağları, özellikle de ŞAHANE TEPESİ’ni iyice göremiyorum. Bu ŞAHANE TEPESİ’nin ayrı bir öyküsü var bizde. Elazığ’ın ünlü valilerinden rahmetli FAHRİ BEY, o tarihlerde Elazığ’a bağlı bulunan Tunceli’den at sırtında döndüğünde Burada, bu tepenin üstünden geçen Peri Caddesi’nde yaşama veda etmiş. Sedye ile getirilen Valimiz, burada bir gözünü açtığında, şimdilerde VALİ FAHRİBEY adı verilen KENGERLİ KÖYÜNÜ görmüş. Sorduğunda “KENGERLİ” köyü diye yanıt vermişler. Sonra da hayata gözlerini kapamış. Daha sonra da Kengerli FAHRİBEY, birkaç yıl öncede VALİ FAHRİBEY köyü olmuş. Kısaca söyleyelim, eskiden Tunceli’ne bizim köyün üst sınırından geçen PERİ Caddesi’nden gidilirmiş. Ben bu yoldan at sırtında iki kez PERİ (Akpınar’a) giderek akrabalarımızı ziyaret etmiştim.

Köy dedik, nereden, nelerden sesler getirmeye çalıştık.

Evet, burası bizim köy.

Kalebayır’ı, Bijilik Sırtı, Mezarlık Tepesi, Gözeler, Buğutgölü, Caddeler, Yalnız Söğüt, Bağlaraltı,  Göller, Peri Caddesi ile bizim köy. Tarihi derseniz, 13. Yüzyıla kadar uzanırsınız. ”TARİHİ KACARİYE” ye bir göz atarsınız.

Eh, bizim gazetenin Yazı İşleri Müdürü bizim Kacar’lardan sayılır.

Çok uzak da değil, baldızımızın oğlu ve aynı soydan;

Haydi, cümle dostlara, cümle hemşerilere gönül dolusu selam.

Dileriz, yazın kızgın sıcağı, hemşerilerimizi fazla çarpmaz.

Gücümüz yetseydi biraz serinlik de gönderebilirdik.

 

                 

Yazarın Diğer Yazıları