Şükrü KACAR

KÖYDEN ŞEHİRE

Şükrü KACAR

Bugün 23 Haziran.

Günlerden Perşembe.

Kurban Bayramı’nın üçüncü günündeyiz.

Evin bahçeye dönük balkonunda oturmuş bu yazımı yazıyorum. Epeycedir, gazeteden uzaktayım. Epeycedir bir şeyler yazıp gazeteye göndermiyorum.

Masanın üzerinde iki tane dergi.

Biri “Kentleşmeye doğru ilerleyen bir ilçe “KOVANCILAR”.

Ön kapakta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la, Kovancılar Belediye Başkanı Hacı Akpınar’ın resimleri…

Bir de “Hizmette 3 yıl. Hiç durmadan kentleşmeye doğru çalışıyoruz diye bir yazı. Tarih 2017.

İkinci dergi ise “REİS-Türkiye’nin yeni ekonomi ve siyasi dergisi. Ortada Erdoğan’ın büyücek bir fotoğrafı ve bütünleşme çağrısı. Solunda Kovancılar Belediye Başkanı Hacı Akpınar, sağında (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken. Her iki dergi de güzel basılmış, güzel yazılarla donanmış.

Reis dergisinin 3. Sayfasında Fethi Sekin’in sert bakışlı ve öylesine canlı bir fotoğrafı. Bir de “VATAN SANA MİNNETTAR” diye bir yazı. Dördüncü sayfada ise Erdoğan konuşuyor. Elazığ Toplu Açılış Töreni-2017. İki derginin de iç sayfaları dolu dolu.

Dün, bayramın ikinci günü idi. İzmir’den Namık Savucu’lar gelmiş ve yemekten sonra da Tunceli-Ovacık’a doğru yola çıkmışlardı.

Harmanlar Namık’ın bir zamanlar gördüğü harmanlar artık yoktu.

Biçer-döverler köye girdikten sonra, harmanlar da tarihe karışmışlardı. Harmanlar, şimdilerde ağaçlarla dolmuş, evimizin hemen al kısmında da köy muhtarı ev yaptırmış, oturuyor.

Bugün çok açık bir hava var.

Bahçedeki canlılar, durmadan boy göstermeye çalışıyorlar.

Sincaplar, gene güle eğlene koşuşup duruyorlar. Üç kaplumbağa bugün dört olmuş. Büyücek bir kaplumbağa nerede ise bayramımızı kutlamaya gelmiş. Diğer üçü ise henüz boy göstermediler. Sincaplar gerçekten bahçeye bir başka canlılık getiriyorlar. Eskisi gibi onları kovalayan azın kediler de yok. Dün kurbanımızı kesmiş ve kedilere de kimi paylar ayırmıştık.

Masanın üzerinde bir de “İYİ Kİ VARSIN ATATÜRK-EMİN ÇÖLAŞAN” kitabı duruyor. Birinci sayfada “Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine” saygı ve dostlukla… diye güzel bir yazı da var. Kaç gündür bu güzel kitabı karıştırıp duruyorum. Şunun şurasında 26 Ağustos’a az bir zaman kaldı. Ama ben şimdiden “26 Ağustos gece sabaha karşı, topların çelik ağzı, çaldı bir hücum marşı” diye kendimce söylenip duruyorum. Malazgirt’lerden Kocateperler’e uzanmak bir tatlıca öykü oluyor bizim için.

Sakarya’lar, İnönü’ler, Dumlupınar’lar, öylesine canlanıp geçiyorlar gözlerimin önünden. Polatlı’dan gene Karatepe’lere bakar gibi oluyorum. Bugün dinsel bir bayramı kutluyoruz. 30 Ağustos’ta ise ulusal bir bayramımızı kutlayacağız. Eskilerden yenilere doğru akıp akıp gideceğiz. Atatürk’ler, İnönü’ler, Çakmak’lar bir başka gelecekler gözlerimizin önünden. Yunan’lıların denize dökülüşünü bir daha bir daha göreceğiz. Tüm dünyaya karşı, bir Türkiye, bir Osmanlı devleti… Çanakkale’ler gene geçilmez olacak. Anafarta’lar bir daha bir daha gözlerimizin önüne gelecek.

Haydi, Kurban Bayramı’ndan Zafer Bayramı’mıza bir kocaman selam. Haydi bir daha şahlansın koca Türkiye. Rahmetler, bugünleri bize bırakanlara… Rahmetler, Atatürk’ün askerlerine…

Ve hepinize sonsuz selamlar sevgili okurlarım…

Selam sevgili Şener’e.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları