Şükrü KACAR

İKİ MEHMET TÜRKER

Şükrü KACAR

Fırat TV’de Kovancılar Belediye Başkanı sevgili Hacı Akpınar, iki yılda verdiği başarılı hizmetleri anlatıyordu. Derken rahmetli babası eğitmen Hüseyin Akpınar da aklına geldi. Ben Kovancılar başöğretmeni iken o da sekrat köyüne yakın bir yerde görev yapıyordu. Babası da kendisi gibi çalışkan ve sevecen yapılı bir insandı.
Bir de Palu bölgesi gezici baş öğretmeni Mehmet Türker vardı. Mehmet Türker Palu’da değil Kovancılar’da otururdu.
İki Mehmet Türker dedik.
Biri, önceki gün kaybettiğimiz değerli gazeteci Mehmet Türker, diğeri de bizim gezici başöğretmen Mehmet Türker. Bizim Mehmet Türker, çok konuşan iş yapan bir kişiydi. Yanımıza gelince başlattığı konuşma hiç de bitmezdi. Bölge ilköğretim müfettişi Özdal verdiği raporda Mehmet Türker hakkındaki kanaatini şöyle belirlemişti: “Çok konuşur, az iş yapar” Mehmet Türker bu yüzden müfettiş Özdal hakkında söylenip dururdu.
1950 genel seçimlerinden sonra Mehmet Türker iyiden iyiye bir konuşma hastalığına tutulmuştu. Arada bir de “şu milli eğitimimizin düzelmesi, Palu bölgesi gezici baş öğretmeni Mehmet Türker’in milli eğitim bakanı olmasına bağlıdır” der dururdu. Kesrikli öğretmen arkadaşımız Mustafa Tekindal da hava vermekten çok hoşlanırdı. Evet hocam Türkiye’nin kurtuluşu sizin bakan olmanıza bağlıdır diye de şişirici laflar ederdi. Sonunda 1950 genel seçimlerinde Mehmet Türker Elazığ’dan bağımsız milletvekili adayı oldu ve sadece (143) oy alabildi.
Anılar böyledir. Çok vakit sizi alıp ötelere götürür.
Mehmet Türker seçkin ve değerli bir gazeteciydi. Bir yanda yıllardan beri sürüp gelen belalı terör güneydoğu kalkışması, 15 temmuz darbe girişimini de her gün ordan burdan verdiğimiz şehitler verdiğimiz, bir zamanlar milli eğitimde görev yapan arkadaşımız İsmail Sekin’in yakını Baskilli hemşerimiz Fethi Sekin’in İzmir’de şehit düşmesini ve cenazesini Elazığ’a getirerek Baskil’de toprağa verilmesi görün yaralarımızı nasıl deşip durdu.
Gün yok ki bir acı haberle karşı karşıya gelmeyelim.
Kısaca Türkiye aylardır kötü günler yaşıyor. Her gün ülkenin bir yerinden kötü ve çarpıcı haberler geliyor.
O yüzden her yazımızda birlik olalım, birlikten kuvvet doğar diyor ve herkesi sağduyulu olmaya çağırıyoruz.
Kurtuluşun en sağlıklı yolu da bu bütün kaybettiklerimize Allah’tan rahmetler diliyor, gazeteci Mehmet Türker’e de tekrar “haydi uğurlar ola” diyerek yazımızı noktalıyoruz. GÖLGEM
Şu gölgem yok mu
En sadık dostum o benim
Yeter ki karanlık olmasın
Çekip gitmesin gün ışıkları Yaşam boyu hep birlikte
Bir ihanetini de görmedim
Gölgemin O bana omuz verdi
Bende ona
Böyle geçti koca yaşam Brütüs’lerin yanında
Sanki bir melek oldu
Görmedim hiç zahmetini gölgemin
Varsın kıskansın çekemeyenler
O gene dostum olarak kalacak benim

Yazarın Diğer Yazıları