Şükrü KACAR

FIRTINALI GÜNLER

Şükrü KACAR

              Önce hafif, sonra da setçe esen bir fırtına.

              Ben, geçmişte de bu fırtınalı günleri çok yaşamış ve arkasından da ünlü “Damdaki Saksağan” adlı eserimi yazıp yayınlamıştım.

              Türkiye, gerçekten fırtınalı günler yaşıyor.

              Yakın komşularımızdan hiçbiriyle aramız hoş değil.

              “Sıfır sorunlar” sözüyle ünlü bir başbakanımız vardı.

              Onun zamanında dalgalanmalar çok daha fazla olmuş. Sonunda da ünlü insanımız görevden alınmıştı.

              Bilinen o ki Türkiye çok değişik bir coğrafyada.

              Rusya, Bulgaristan, Yunanistan dışındaki Suriye, Irak, İran da Müslüman ülkeler. Kaç yıldır Suriye ile sürtüşüp duruyoruz.

              Arada bir bize göz kırpan Rusya da samimi bir komşumuz değil. Tarih boyunca da bu ülke ile savaşıp durmuşuz. Halk arasında Moskof olarak da anar dururuz bu ülkeyi.

              Hemen her gün ülkemizde karışık olaylar oluyor.

              Ülke politikası da pek iyi gitmiyor.

              Politikayı en çok sertleştirenler de büyüklerimiz.

              Yayın organlarını açtığımızda hep kötü haberler.

              Bu ara Atatürk’e karşı birtakım eylemler de başlatılmış durumda. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e karşı yapılan birtakım saldırılar da bizi fazla düşündürüyor.

              Öte yanda ekonomimiz de iyi gitmiyor.

              Bir tarım ülkesi olan Türkiye, bırakın birçok şeyleri, hayvan yemi olan samanı dahi dışarıdan alıyor.

              Köy boşalması olayı, ülkemizi bir bilinmez uçurumun sonuna getirmiş. Köylerde, topraklar işlenmiyor. Herkes şehre koşuyor.

              Eskiden köylerde yaşayanların oranı %65-70’leri bulurdu. Şimdilerde ise bu oran %20’lere kadar düşmüş.

              Atatürk döneminde daha 1929’larda dünya ekonomik bir kriz geçirmiş. Bu krizden sağlam çıkan Türkiye olmuştu.

              1930’lu yıllarda bir Türk lirası iki-iki buçuk Amerikan doları idi..

              Koskoca bir Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış, on beş yılda Türkiye beklenilmez başarılardan geçmişti.

              Bugün o cahil kafalar, ne yazık ki Atatürk’ü iyi tanımıyor, olmadık karalamalarda bulunuyorlar.

              Şair Dursun Elmas’ın, Atatürk’le ilgili şu beş dörtlüğüyle yazımızı noktalamak istiyoruz:

              ATATÜRK’ÜM OLMASAYDI

              Saldırmıştı onca düşman

              Seyrindeydi bütün cihan

              Teslimdeydi ana vatan

              Atatürk’üm olmasaydı.

 

              Kesilmişti yollarımız

              Kırılmıştı kollarımız

              Ne olurdu hallarımız

              Atatürk’üm olmasaydı.

 

              Silinmişti kimliğimiz

              Bozulmuştu birliğimiz

              Yok olmuştu dirliğimiz

              Atatürk’üm olmasaydı.

 

              Bayrak olmazdı gönderde

              Çan çalardı minarede

              Baykuş tünerdi camide

              Atatürk’üm olmasaydı.

 

              Özgür ülke olamazdık

              Bu toprakta kalamazdık

              Vatan bile bulamazdık

              Atatürk’üm olmasaydı.

                              Dursun ELMAS

Haydi, Sevgili Okurlarım, okuyun da bu güzelim dizelerden hisseler almaya çalışın.

  Atatürk’ün ne denli bir lider olduğunu bir kez daha aklınızdan geçirmeye çalışınız.

             

             

 

 

Yazarın Diğer Yazıları