Türkiye, koskoca bir dünya devleti. Kimler ne derse desin, kimler bizi nasıl çökertmeye çalışırsa çalışsın; biz asla çökmeyeceğiz ve asla çökertilemeyeceğiz. Bu devleti, bu Cumhuriyeti kuranların başında gelen Büyük Atatürk: “Benim bu naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Demişlerdi. Siz, sizler ve bizler, nereden vurursak vuralım, yasaları ne değin tanımamazlıktan gelirsek gelelim, ne bu ülke bekledikleri gibi parçalanıp bölünecek; ne de bu yola başvuranlar amaçlarına ulaşabileceklerdir. Varsın, her gün bir yerden bizi vursunlar; varsın her gün bize şehitler verdirsinler; Türk milleti Çanakkalelerden gelmiş, Sarıkamışlardan gelmiş, Yemenlerden gelmiş, İnönülerden gelmiş, Sakaryalardan gelmiş ve son olarak Büyük Taarruzlardan geçerek bu toprakları yeniden vatan yapmıştır. Bununla da kalmayarak potansiyel güçleriyle dünya devletleri arasında bir saygınca yer almıştır. Çok değil, birkaç gün önce o Çanakkale’yi bir coşkunca anmış, o ruhu yeniden tazelemeye çalışmıştık. Türk Kuşu’nun vatan semalarında görkemlice uçuşlarını, bir coşkunca haykırışlarını doya doya izlemeye çalışmıştık. Sonra, biz bir Irak, bir Suriye, bir Mısır, Bir Libya değiliz. Gücünü tarihteki koca geçmişinden alan, tüm kıtalarda at oynatmasını bilen, isimlerini tarihe o tür kazıyan bir neslin torunlarıyız. Yeter ki bizi yönetenler bir gafletin, bir vurdumduymazlığın içerisine düşmesinler. Arkalarında öylesine durup kendilerine sürekli omuz verenlere bir güzelce saygılı olsunlar. Daha da önemlisi geldikleri gibi gitmesini de bilsinler. Yani rejimlerin en iyisi olarak bildiğimiz demokrasiye o değin değer versinler. Birlikte bugün içeride ve dışarıda oynanmakta olan oyunların üzerine gidebilsinler. Türk milleti olarak bütün seçilenlerden ve bizi yönetenlerden bunu bekliyoruz. Öncelikle de bir sağduyu ile şu iç kavgaların üzerine gidilmesini istiyoruz.
