Şükrü KACAR

DÜNDEN BUGÜNE

Şükrü KACAR

Sevgili okuyucularıma yeniden –MERHABA- diyerek başlıyorum yazmaya.

Yaklaşık beş aydır yazamıyorum.

Az değil, beş aydan buyana hastalık dolayısıyla yazamadım.

Geçen Kasım ayının sonunda tedavi görmek için başkent Ankara’ya gitmiş, o günden bugüne kadar da günlük yazılarımı yazamamıştım. Oysa; yazmak ve çizmek, benim için vazgeçilmez sevda olmuştu.

Fırat’ın Sesi Gazetesi’nin 2001 yılında yayınlanan Ekonomi Kurultayı özel sayısında “55 Yıldır Yorulmadan Yazan Bir Kalem: Şükrü Kacar” diye yazıyor ve beni anlatmaya çalışıyordu.

Durmadan o kadar yıl yazan kişiydim ben. Ayrıca alınmış birçok ödüllerim vardı. Üst üste yayınladığımız kitaplar da ayrı bir sayfa açıyordu benim için. Yaşamımın en güzel dönemi de bugün Elazığ’ın en gelişmiş ilçesi olan Kovancılar’da geçmişti.

Yazmak çizmek ülkü bende

Sevdalar bir türkü bende

Dursam biter tükenirim

Sevda olmuş çünkü bende.

Deyip girmiştik bu işin içine. Arka arkaya kitaplar, gazete yazıları ve eğitime dönük çalışmalar bir başka kişi yapmıştı beni.

Sevgili Zeki Akbıyık o tarihlerde henüz Elazığ’da yoktu. Şimdilerde Kanal Fırat’ın genel yönetmeni olarak Sedat Çağlayan ile yaptıkları o güzel program, bana geçmiş güzel günlerimi anımsattı. Kaç gündür Sedat Bey ile yaptıkları programı izliyorum. Bunları izlerken de geçmişte geçirdiğim bir takım olaylar bir bir gözümün önünden geçmeye başlıyor. Bugünkü Hükümet Konağının bulunduğu yeri Belediye Meclisi’ne getirdiğimizde, Meclis bütünüyle karşı çıkmış, Meclisin uçarına hareket eden Mustafa Pilot “Bu Belediye Başkanını vatan haini olarak ilân ediyorum. Bugünkü Hükümet Konağı durup dururken oralara götürülürse halkımız nasıl gidip gelebilir.” demiş ve daha da ileri giderek bana saldırıda bulunmuş ve tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Yayla Palas Oteli’nin sahibi, Belediye Meclisi üyesi Hacı Hüseyin de: “Reis bey senin o muhitte bir arsan varmış, arsanın değerlenmesi için Hükümet Konağını oraya götürmek istiyorsun. Bizim başkaldırımız da bu yüzden.” deyince Meclis Üyelerinin bu konuda ne denli işlendikleri ortaya çıkmıştı. O yüzden Belediye binasını da bugünkü yerine götürmede çeşitli güçlüklerle karşılaşmıştık. O tarihlerde şehirlerarası yol da bugünkü Gazi Caddesi’nden geçiyordu. Güney Çevre Yolu gündeme geldiğinde de aynı güçlükler gösterilmiş, bugün Cahit Dalokay Caddesi olarak bu yol da büyük güçlüklerle kabul edilmişti. Abdullah Paşa Mahallesi’nin kabulü de yine büyük güçlüklerle yapılmıştı.

Zeki Akbıyık ile Sevgili Çağlayan’ın o güzel programlarına bu olayı da taşımalarını faydalı görüyor ve başarılar diliyorum. Bundan böyle sağlık durumum düzeldikçe yazılarımı da sürdürmeye çalışacağım. Sevgili okurlarımıza ve yazılarımı göndermede yardımını esirgemeyen sevgili Şener Bulut kardeşime engin teşekkürlerimi sunuyorum.

Evet, dünden bugüne Elazığ’ın çok değiştiğini ve de büyüdüğünü görüyor, bir eski belediye başkanı olarak bir o kadar da seviniyorum. Bundan böyle gene her iyi yapılanın yanında olacak, hizmeti geçenleri saygı ile anacağım.

 

Yazarın Diğer Yazıları