Şükrü KACAR

DÜNDEN BUGÜNE

Şükrü KACAR

Şu 90 yıllık ömür, görün neler getirdi başımıza. Neler gördük, neler geçirdik, çocukluk dönemimizi özelliklede gençlik dönemimizi gerilerde bırakarak.

Köyde dünyaya gelmek köyde kimi olan bitenlere parmak pasmak.

Köyden yarım saat uzaklıkta bulunan Karaçor İlkokuluna gidip geliyoruz. Özellikle kış aylarında çok daha başka oluyor okula gidip gelmek. Şimdiki gibi taşımalı eğitim de yok. Şimdilerde Çaybağı bölgesinde Avlağı köyünde bir okul var. Yirmibeş kadar minübüs, çevre köylerin öğrencilerini taşıyor Avlağı okuluna. Üstüne üstlük bir de öğlen yemeği veriliyor. Ne diyelim Yüce Tanrı’m devletimize milletimize zeval vermesin.

Zaman geliyor, bağımsız belediye başkanı oluyorum. Son beşinci yılda, hem de Temmuz ayında, Türk Belediyecilik Derneği Başkanı rahmetli İsmet Sezgin öncülüğünde bir grup olarak Avrupa’ya gidiyoruz.

Avrupa’nın en gelişmiş ülkesi olan İsviçre’de Lozan şehrinde kalıyoruz. Güzeller güzeli bir PARK oteli, önbeş günlük bir süre ile bizi bağrına basıyor.

Lozan, Leman gölünün kıyısında bulunuyor. Leman gölü İsviçre ile Fransa’yı biribirinden ayıran bir göl. Üstelik bize pek yabancı da değil. Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Lozan Barışı da burada yapılmış.

Günlerden bir gün, bir grup arkadaş Leman gölü kıyısına iniyorlar. Orada bir de tarihsel bir bina var. Lozan Barış’ı da bu binada yapılmış. Giriş kapısının üstünde bir mermer taşına “Ekselans İsmet Paşa Hazretleri” diye yazılmış. Bunu gören arkadaşlarımızın sevincine bir diyeceğimiz yok. O sevinçle otele döndüklerinde de durumu bize anlatıyorlar. İçimizden bir ses, bir Manisa Belediye Başkanı “O adamdan söz etmeyin. Çerkez Etem’e karşı olan, bize de karşıdır.” Demez mi? Kendimi tutamıyor ve “Kurtuluş Savaşı’nın en ateşli günlerinde Türk ordusunu bırakıp, Yunan ordusu tarafına geçen, sonra da yakalanıp idam edilen Çerkez Etem mi? O hain adamı mı İsmet Paşa’dan önde tutuyor ve bizlere, tarihimize bir kara çizgi mi çekiyorsun. Yazıklar olsun sana ve senin gibi düşünenlere.” Şeklinde kimi sözler ediyorum. Akşam toplantısında aramızda bulunan Değirmendere Belediye başkanı Saniye Hanım “ Şükrü Bey, size nasıl bir teşekkürde bulunacağımı bilemiyorum. Başkan Osman Bey bana durumu anlattılar. Sizi ve sizin gibi düşünenleri gönülden kutlamak geliyor içimden” demişlerdi. Gerçekten uzaklarda, ülkeden epeyce uzakta bu tür olaylara tanık olmak, insana bir başka gurur veriyor.

Evet, şu üzün ömrümüzde çok öyküler yaşadık. Özellikle çok partili döneme girdikten sonra, İsmet İnönü ülkede demokrasinin kapısını açan devlet adamıdır.

Şemsettin Günaltay’ın başbakanlığı döneminde hazırlanan seçim yasası, ilk seçimde Demokrat Parti’yi iktidara taşımıştı.

Sizlere bir öykü daha anlatmak istiyorum.

İnönü kasabasında, İnönü savaşlarının yıldönümü kutlamasında, dönemin Eskişehir Valisi “İsmet Paşa dediğiniz adam, savaşın en kızgın zamanında, şuradan geçen saman yüklü bir şimendifere binerek savaştan kaçmıştır.” Dediğinde, hemen yanı başında asasına dayanıp durmakta olan yaşlı adam “Vali Efendi sen bu yalanı kim için söylüyorsun. İsmet Paşa şu karşı tepelerin orada düşman kurşunlarına göğüs gerdiğinde, yanında ben vardım. Sizin gibi yalancılar yoktu.” Deyince utancından Vali ve Eskişehir Milletvekilleri arabaya binerek oradan hemen uzaklaşmışlardır.

Yeri gelmişken ünlü şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’ten bir şiirini okuyarak yazımızı noktalayalım.

Kırılır da bir gün bütün dişliler Döner şanlı şanlı çarkımız bizim Gökten bir el yaşlı gözleri siler Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze Kavuşuruz sonu gelmez gündüze Sapan taşlarının yanında füze Başka alemlerle farkımız bizim

Haydi cümle dostlara, arkadaşlara, basın mensubu kardeşlerimize, Manas’a, Manas’ın o ünlü süvarisine çok çok selamlar.

Yazarın Diğer Yazıları