Şükrü KACAR

DOKUNMAYIN AĞACIMA (11)

Şükrü KACAR

Bir Gecede binlerce zeytin kesildi.

Bir gecede onca ağaçlar kesilip, yerleri imara açıldı.

Nerede o herkesten çok Müslüman kesilenler.

İslam’ın büyük Peygamberi, sürekli ağaç dikin derdi.

Bir batakhaneden ibaret olan Gazi Çiftliğinin bulunduğu topraklara Atatürk, ağaç diktirmeye başladığı günlerde başta ziraatçılar olmak üzere birçokları, Gazi’nin aklından şüphe etmeye başlamışlardı.  “Bu bataklık yerde ağaç yetişmez” diye karşı koymaya başlamışlardı. İlk yılda ağaçlar tutmayınca da kendilerini haklı göstermeye çalışmışlardı. Ama büyük Atatürk “Tekrar dikin” demiş ve işi sürdürmeye çalışmıştı. Sonunda o bataklık alan, koca bir çiftlik olmuştu. Bugün Beştepe diye anılan o topraklar da bu çiftliğin bir parçası oluyordu. Traktör üzerinde Atatürk’ü görenler, ona artık yürekten inanmaya başlamışlardı. Rize’de ilk çayı diktirenin İsmet Paşa olduğunu da çoğumuz bilmeyiz. Koca Fatih de boşuna “Ormanımdan dal kesenin kellesini keserim” dememişti. İslam’ın yüce Peygamberi de “Hiç ölmeyecekmiş gibi okuyun, yarın ölecekmiş gibi ağaç dikin” diye seslenmişti. Biz Müslümanlara.

Ama bugün bir bakın neler oluyor.

Bir gecede onca zeytinlere nasıl kıyıldı?

İstanbul ve Antalya’da yeşil alanlar nasıl imara dönüştürüldü?

Nerde bizim ağzı laf eden büyüklerimiz ve sözde hepimizden çok Müslüman kesilenlerimiz.

Bir gidin Arafat’taki yetiştirilen o güzelim yeşilliklere bakınız.  Arafat Tepesinin etrafını öylesine güzelleştiren ağaçlara bakın. Oysa yıllarca o topraklar hep çıplak, hep çöl olarak kalmıştı. Şair boşuna “Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz” demiyor.

Bu şiir kadar ağacın değerini ortaya koyan bir şiir yok.

Bir bakın kaç gündür ekranlarda hep kıyılan, kesilen o güzelim zeytinlikleri görüyoruz.

Yerlerine yenisini diksek bile kaç yılda, o duruma gelebilirler.

Yarın, öbür gün dizlerimize çok vuracağız.

Sofralarımızda boy göstermeyen zeytinler, bize neyi, neleri anımsatmaya çalışacak. Fatihlerin, Atatürklerin ne büyük insanlar olduklarını bir daha, bir daha gözlerimizin önüne getirecek.

Gerçekten ne oluyor bu güzel ülkemize?

O kırılası eller, nasıl da kıyıp bir gecede onca zeytinliği kökünden kesip yok edebiliyorlar?

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları