Şükrü KACAR

Cumhuriyetimiz Hep Yaşayadursun

Şükrü KACAR

Bu yıl da, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mızı, büyük bir coşku içinde kutladık.

Gene 1923’lere uzandık ve adım adım bugüne gelmeye çalıştık.

Hayranız, “CUMHURİYET” diyenlere.

Hayranız “GAZİ MUSTAFA KEMAL  ATATÜRK” diyenlere..

Ne hoş birlik, beraberlik.

Ne hoş, birlik, bütünlük içinde olmak..

Ne hoş, eskilere uzanmak ve bugünleri bırakanlara övgüler yağdırmak..

Dün, gene Türk ulusu kadınlı-erkekli ayakta idi.

Dün gene rahmetli Atatürk’ü çeşitli giysilerle ekranlarda gördük, görme mutluluğuna ulaştık.

Hele bir zeybek oynayışı vardı. Yörük Ali’ler sanki yeniden dünyaya gelmişlerdi. Türklük sanki yeniden ayağa kalkmış, sahnelere taşınmıştı.

O büyük insanın böylesine güzel zeybek oynadığı ilk kez görüyor, tekrar tekrar yüceliği önünde eğilmek istiyorduk.

Varsın bağnaz yapılılar, senin için başka türlü konuşsunlar.

Varsın haddini bilmeyenler, sana bir takım karalar sürmeye çalışsınlar.

Amerika’nın bir güney kentinde büyüklü- küçüklü 4 bin soydaşımızın bir zeybek oynayışları vardı, görmeye değer. İnsanın mutlu olmaması mümkün değildi.

Kim ne dersin desin, Cumhuriyet, bir erdemlik rejimi, Cumhuriyet bir insanlık rejimi, bir özgürce yaşama rejimidir.

Yurdumuzu baştanbaşa işgale kalkışan Yunanlılar, övgü yağdıran; “kutsal değerlerimizi bir bir yakıp yıkmaya çalışan Yunanlılar, keşke onlar kalsalardı, bugünden daha iyi olurdu” diyenlere, vay sizi alçaklar, sizi sütsüzler, sizi kendini bilmez soytarılar, diyeceği geliyor insanın.

Bu ülke niye böyle oldu?

Bu ülke, bu hallere nasıl getirildi?

Bereket, dün kutlanan Cumhuriyet Bayramı ve de Cumhuriyet için, Atatürk’ler için söylenenler, bu alçakça konuşanlara büyük bir ders oldu.

Bin yaşasın koca Türk ulusu.

Sonsuza dek sürüp gitsin Atatürk Cumhuriyeti.

Şu güzel dirliğimiz, bütünlüğümüz hiç bozulmasın.

Yüce tanrı, hep bizden yana, İslam’dan yana olsun.

Ve Atatürk’ler, çanta arkadaşları, yüce şehitlerimiz, Seyit Onbaşılarımız hep saygı ile, bir başka gönülle anıladursun…

Atatürk, seni anmak, seni unutmak, hiç yakışır mı bize,

Sen olmasaydın, o zalim düşmanlar gelir miydi dize?

Anafartalar’da, Çanakkale’lerde, Kocatepe’lerde sen vardın.

Doğan güneş oldun, onca yaraları sardın.

Çiğnenen ülkemize umut oldun, batmakta olan vatanı sen kurtardın.

Varsın ne derlerse desinler, sen hep içimizde yaşayacaksın.

Kötü günlerimizde umut olup, bizlerle kucaklaşacaksın.  

Yazarın Diğer Yazıları