Şükrü KACAR

BAHÇEDE BAHAR

Şükrü KACAR

Temmuzun şu sıcağında bu bahar da ne oluyor.

Fetö’nun kötü sıcağına karşı bir güzel bahar serinliği.

Bir yıl önceki kötü olayları bir yana bırakarak ve Fetö denilen kişiye lanetler yağdırarak Sincaplarla bir güzel dansa tutuşuyoruz.

Sincapların en çok girip çıktığı yaşlı kavağı şöyle bir kestikten sonra, bu yıl evin önündeki yaşlı çekirdeksiz dutun kovuğunu yuva yapmış gibiler sincaplar. Bu yıl kediler de o kadar gözükmüyorlar bahçede. O yüzden sincaplar sürekli koşuşup duruyorlar ağaçlar arasında. Küçük yavru sincap, bir bakıyorum çekirdeksiz duttan, yandaki kaysı ağacına, oradan da koca çınara sıçrayıp duruyor.

Cevizlerin çoğu da sincapların yetiştirdiği.

Bir sırada beş ceviz ağacı. Beşi de sincapların eseri.

Zararları kadar faydaları da var bu hayvanların.

En azından Fetö’nün ruhuna sahip değiller.

Öyle kötü düşünceleri de yok.

Bir bakınız 15 Temmuz bir başka dalgalandı ülkede.

Demokrasi Bayramı, bir başka inanç ve gururla kutlandı bütün ülkede.

Bu Amerika’da ki İmam’ı, ben yıllar önce yazmıştım gazetedeki köşemde. Dinsel yapısı kadar, ulusal yapısından da bi o kadar şüphe ettiğimi açıkça ortaya koymuştum. Rahmetli şeref Tan’ın damadı Aydın’dan alıp okumuştum o kitabı. Yazarı da o günlerde cezaevindeydi. Fetö de bir o kadar aranıp tutuluyordu. Bir o kadar da özlenen kişi olmuştu. “Gel gel, fazlada özletme kendini” diyen ağızlar da vardı. İki genel seçim öncesinde Türkiye’de ki kırk beş bin kilise evinden söz ediliyordu. Bizim adaylardan biri de sık sık bu kilise evlerine değinmekteydi. AÇIKKAPI’LARIN İŞ HANINDAKİ Zaman gazetesine gittiğimizde gazetenin ileri gelenlerinden biri Hocam, bunlar bizi kastediyorlar.” Diye söylenmişti. Zaman gazetesi çoğunlukla parasız evlere gönderiliyordu. Değirmenin suyunun nereden geldiği de belli değildi.  Devlet katında ayrı bir ağırcalıkları da var gibiydi.

Amerika’dan Türkiye’yi böylesine idare etmek.

Daha Amerika’ya gitmeden, İzmir’de ki dinsel konuşmalarından tanıyorduk Fetö denilen sözde din adamını..

Prof. Dr. Asaf Varol, bir Amerika seyahatinden sonra Manas’ta Fetö’yü o bilinmez yanıyla bizlere uzun uzun anlatmıştı. Bir bakınız sonradan neler getirdi ülkenin ve de Türkiye’nin başına.

1995’lerde Askeri Yargıtay’da ki Hakim Albay Güzel de anlatmıştı bu olacakları. Ta o vakitten adamlar ülkeyi böyle bir dinsel felaketin içine doğru sürüklemeye çalışıyorlardı.

Ne yazık ki ne Mit, ne de askeri haber alma birimleri bu kuruluşun nasıl bir kuruluş olduğunu anlayamamışlardı. Ta baştaki büyüklerin yanına girmeyi nasıl da başarmışlardı.

Yıllardır ülkeyi ne hallere getiren terör hakkında, bir şiirimde şöyle diyordum.

“Bir ustaca kurdular oyunu

Kardeşi kardeşe vurdurdular..

Gittiler daha da ileri

Babaları oğullara vurdurdular..”

Sonraları Fetö’ler için de çok şey söyledik. Ne var ki kimseler ne duydular, ne de anlamak istediler söylediklerimizi.

Haydi, Allah bizi daha kötülerden korusun.

 

Yazarın Diğer Yazıları