Önümde Yavuz Bülent Bakiler’in büyük bir çaba ile kaleme aldığı (456) sayfalık bir kitap duruyor.
Dün akşamdan beri bu yapıtı inceleyip duruyorum.
Arif Nihat Asya, 23 Nisan 1936 yılında Sivas’ta doğmuş, Cumhuriyet Devri edebiyatımızın en dikkate değer kalemlerinden biri olmuştu.
1969 yılında Malazgirt Savaşı yıl dönümü dolayısıyla ünlü şairimiz Niyazi Yıldırım Genç Osmanoğlu ile birlikte Elazığ’a gelerek Kara Yolları Toplantı Salonunda bir gösteride bulunmuşlardı.
Belediye Başkanı olarak biz de bu toplantıya katılmış ve bu değerli şairlerimizle tanışmıştık.
Bayrak ve NAAT şiirleriyle ünlü olan bu Arif Nihat Asya’nın, birkaç şiirinden örnekler alıp onu tanıtmaya çalışalım.
Önce Bayrak şiirinden dokuz dizelik bir bölüm:
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü…
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü
Işık ışık, dalga dalga bayrağım.
Senin destanını okudum,
Senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım…
NAAT şiirinden:
Kapına gelenler, ya Muhammed
Uzaktan, yakından
Mü’min döndüler kapıdan.
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi
İki dünyada aziz ümmet
Muhammet ümmetiydi.
Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız
Artık, yolunu bilmiyor,
Artık yolunu unuttu
Ayaklarımız.
Ka’bene siyahlar
Yakışmamıştır ya Muhammed.
Bugünkü kadar..
KONYA şiirinden:
Her mevsimde cıvıl cıvıl
Dallarıyla, budakları
Konya’da bir ağaç vardır
Ki, dökülmez yaprakları.
Tuğlayla, tunçla, mermerle
Çadır kubbeyle, kemerle
Yükselmededir ÜÇLER’le
YEDİLER’in konakları.
Bitmez söylemler. Arif Nihat Asya, o yüce şair, 5 Ocak 1975’de Ankara’da Hakka yürüdü. Yeni Mahalle’de toprağa verildi.
Diliyoruz yeri hep cennet olsun.
Bu yüce kişi, yüce şair hiç unutulmasın.