Ömer Enes YILAR

CUMHURBAŞKANI İLE NASIL GÖRÜŞEBİLİRİM?

Ömer Enes YILAR

Hakimiyet’in ve Ters Köşe’nin çok değerli okuyucuları,

Dün Kanal Fırat’ta Alper Ağabey’in program konuğu Zülfü Kartakgül’dü.  Programın sonuna doğru Alper Ağabey, Zülfü Bey’e, “Cumhurbaşkanıyla görüşebilir misiniz, görüşebilseniz ve tek bir soru hakkınız olsaydı ne sorardınız?” şeklinde iki soru sordu. Hayal dünyam çok geniş olduğundan aynı soruları hemen ben de kendime sordum. Önce ‘görüşebilir miyim’ sorusuna odaklandım. Cevabı düşünürken hala etkisinden çıkamadığım için aklıma önceki gün canlı yayında yaklaşık yarım saat kendi aralarında tartışan eski iki İYİ partili İsmail Ok ve Hasan Seymen geldi. İsmail Ok’un Hasan Seymen’e nasıl oluyor da Denge Denetleme Ağı adında bir dernek yöneticisi Joe Biden’la görüşebiliyor düşüncesi zihnimin karanlığını aydınlattı. Düşüncelerim farklı bir aşamaya geçti. Evet, Hasan Seymen Joe Biden ile görüşebiliyorsa ben de Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşebilirim diye düşünürken Sayın Kartakgül’ün adalet, adalet, adalet diye bağırmasıyla gerçek dünyaya dönmüş oldum. Sonra aklıma askerlik yıllarım geldi. Silsile kavramını sağanak yağmur altında bir komando gibi sürünürken iyice öğrenmiştim. Sonra birden içim coşkuyla doldu. Evet, derdimi anlatmak için illa Cumhurbaşkanıyla görüşmeme gerek yoktu ki. Sayın Valimize anlatsam yeter!

Tam Elazığ Valisi Sayın Erkaya Yırık ile görüşmek için bir çabanın içine girecektim ki valimizin yoğun gündemi aklıma gelince bundan da caydım. İyice düşündükten sonra dedim ki şimdi bir ilin valisinin sabah yapacağı ilk işlerden biri o illin yerel medyasında yer alan haberleri, köşe yazılarını okumak olacaktır. Bu nedenle derdimi buradan anlatmaya karar verdim.

Gelelim derdimize. Daha hayatının baharında genç bir gazetecinin bu kadar anlatmaya hevesli ne derdi olabilir demeyin! Bizim derdimiz Elazığ’dır! Anlatmasak nice fırsatlar tepip inatla göç etmediğim, Eyfel Kulesi’nin altına uzanıp şimdi Gazi Caddesi’nde olmak vardı diye hayal kurduğum bu şehrin ahı üstümde kalır. Bu şehrin üstünden kaldırması gereken bir sorumluluk var. Yaklaşık 9 aydır ilimizin belirli yerlerinde bulunan konteynerler ve orada yaşam mücadelesi veren mahzun, gariban, görmezden gelinen insanlardır. Ben depremin başından beri konteynerde yaşayan insanların derdini dinliyorum. Yaklaşık 3 aydır da konteynerde yaşıyorum!

Tabi 1983 yılında Almanya’da Türk işçi kılığına girip çalışma şartlarını değerlendirmek isteyen gazeteci Günter Wallraf gibi lüks bir fantezi için böyle bir niyetim yoktu. Amacımız aynı olmasa da sonuç aynı bu yüzden konuya kimse benim kadar vakıf olamaz. Özellikle belirtiyorum kimseye akıl verme gibi bir cürette de asla bulunmuyorum.

Ama…

Artık bu insanların en yetkili makamlar tarafından bilgilendirilmesi gerekiyor mu?

Bekleyecek bir saniyemiz bile yok. Pandemi yeninden şiddetleniyor, kış kapıda. Birilerinin gidip bu insanlara ne istiyorsunuz diye sorup gerekli notları aldıktan sonra, sorunları gerekli yerlere ileterek çözmesi gerekiyor. Kendi izlenimlerime göre belirsizlik bu insanların psikolojisini mahvetmiş durumda. Konteynerde yaşayanların en çok merak ettiği sorular şunlar:

Ağır Hasarlılar

-Evimizi ne zaman teslim edecekler?

-Yeni evimiz hangi mahallede olacak?

-Verilecek evin hangi mahallede olacağı neye göre belirlenecek? Diyelim ki bir vatandaşın evi İstasyon Caddesi’nde ve ağır hasarlı olarak yıkıldı. Bu vatandaş hangi mahalledeki TOKİ’ye yerleştirilecek?

Oturduğu Konut Orta Hasarlı Olarak Tespit Edilen ve Oturacak Bir Konut Bulamadığı İçin Konteynerde Yaşayanlar

-Orta Hasarlı konutlarımız ne olacak?

-Güçlendirme olayını kabul etmeyenlerin sayı oldukça fazla. Binaların tamamına yakını 20-30 yıllık binalar. Ayrıma tabi tutulmadan orta hasarlılara da TOKİ konutu verilecek mi? Hak sahiplerinin yerleşmesini ve artan konutların dağıtılmasını mı bekleyecekler? Bu süre zarfında konteynerde yaşamaya mahkum mu bırakılacaklar?

-Orta Hasarlı Binalarla ilgili son karar ne zaman verilecek?

Kiracılar

-Tüm hak sahiplerinin evlerine yerleşmesini bekleyerek, konutların artması için dua etmeye devam mı edecekler?

-Kira fiyatları düşecek mi?

-Hak sahiplerinin evlerine yerleşmesiyle fiyatı düşeceği iddia edilen (çoğunluk kira fiyatlarının düşeceğine de inanmıyor) evlerin oluşmasını konteynerde yaşayarak mı bekleyecekler?

-Depremin ilk zamanlarında yüksek kira fiyatları için başlatılan soruşturma ne durumda?

 

-Evi ağır hasarlı olup konteynerde yaşayan kaç aile var?

-Evi orta hasarlı olup TOKİ konutlarından talebi olan kaç aile var?

-Kiracı durumundayken oturduğu ev yıkılınca konteynerde yaşamak zorunda kalan ve TOKİ konutlarından talebi olan kaç aile var?

Umarım, bir kışı daha konteynerde geçirme korkusu en kısa zamanda bu insanların zihninden silinmiş olur.

Yazarın Diğer Yazıları