Dünyanın tüm uyarılarına rağmen başta Türkiye ve komşular İran olmak üzere hemen hemen bütün BM’ye tabii ülkeler bu referanduma karşı görüşlerini ortaya koymasına rağmen inatla referandumun yapılması Ankara kulislerini hareketlendirdi.
Irak’ın Kuzey’indeki bölgesel yönetimin yapmış olduğu bu referandumu tanımayacağız açıklamaları elbette yerinde bir karar. Barış ve istikrara hiçbir katkısı olmamasına rağmen tam tersine kriz ve sorunları daha da artıracağını düşünüyorum.
Hedef Türkmenler ve Araplar olduğu aşikâr. Bunu inkâr etmenin anlamı yok ayrıca insanların geleceğini düşünmeden dikkate almadan orada Irak’ın Kuzey’indeki bölgesel yönetimin kişisel ihtirasları sonucu alınmış bir karar olduğunu söyleyebilirim.
Bu yaşanan sıcak gelişmeler karşısında ilk olarak TBMM’de tezkere oylaması yapmak süratiyle ilk adımımızı atmış durumdayız. Bundan sonraki süreç biraz daha sert olması Ankara kulislerinde konuşulurken, güvenlik ve askeri boyutta ciddi adımların atılmasını bekliyorum.
Yaşanan bu hızlı gelişmeler baş döndürürken açıkçası burnuma pis kokular geliyor. Perdenin arkasında bir takım güçlerin desteği olduğu kanısındayım. Özellikle sınır bölgelerinin yeniden yapılandırmasını isteyen gizli güçler olduğu aşikardır. Bunu kim yapıyorsa yapsın ama şunu unutmasınlar ki; Araplarda, Türkmenlerde yalnız değillerdir.
Türkiye’nin endişeleri ve konuyla ilgili yaptırımları önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır elbette. Ama bu sürecin inatla devam etmesi ve referandumun ısrarla yapmaları kafaları karıştıran konular olmuştur. Nihai hedeflerine ulaşacaklarını sanmıyorum. Zaten böyle olması durumda 3. Dünya savaşı senaryoları maalesef gerçekleşme durumuna gelecektir.
Türkiye olarak Dış Politikalarımızı dikkatle gözden geçirerek olası bir duruma zemin hazırlamamamız gerekmektedir. Umut ederiz ki böyle bir durumla karşı karşıya kalmayız.
