Mehmet EMRE

YOK ÖYLE YAĞMA

Mehmet EMRE

Yok, yoook… Bugünlerde kimseye çatmayı düşünmüyorum açıkçası… Rutin işe gidip, işten eve döneceğim.

Eğitim konusuna hep değinmek istiyorum artık. Sadece ben mi? Hep birlikte tabi ki.

Toplumda yaşama kurallarını, dini, saygıyı, sevgiyi, bilimi, teknolojiyi ayrı ayrı başlıklar altında ele almak lazım. Çünkü dış mihraklar dediğimiz olgu bu boşlukları çok güzel doldurabiliyor ve kullanabiliyor. Ayrışmalarımızı, yumuşak karnımızı, hassasiyetlerimizi ve dokunup da bizi kaosa sürükleyebilecekleri bütün detayları biliyor.

Bizler ise Âdem ile Havva’nın bir kereye mahsus yiyip cezalandırıldığı yasak elmayı her gün yiyor ve doymuyoruz... Sadece elma mı? Enva çeşit haram meyveler...

“Ooooo üstad ev almışsın. Duydum iyi fiyata düşürmüşsün...!?”

“He ya dostum. Bizim baldızın komşusu sıkışmıştı. Kelepir fiyata aldım...!?”

 “Vallahi helal olsun… Uyanık adamsın vesselam. Ama bak senin kulağın deliktir ha. Öyle bir durum olursa haberim olsun.”

Böyle bir zihniyetin kaç vakit namaz kıldığının bir önemi var mıdır, sizce? Sorarım…

Sokakta yürüyoruz… Karşıdan temiz giyimli beyefendi ve muhafazakâr eşiyle birlikte geliyorlar. Ellerinde çekirdek. Çitlete çitlete… Eeee, çekirdek çitlemenin en güzel kısmı kabuğunu sokağa üflemek değil mi?

Trafikte ilerliyoruz… Bir anda her an bizim de içinde olma ihtimalini düşündüğümüz ambulans acı bir siren sesiyle arkamızda beliriyor. Yol vermemiz lazım tabi ki… Sonrasında mı? Arkasından gelen düğün konvoyu...!? E tabi ambulansın asli görevi bu arkadaşlara yol açmak...!?

Malumunuz park problemi büyük bir sorun olmaya başladı. Üç lira kira vermiş diye o araç alanına çöken! Esnafa mı yanalım. Yoksa hani aracımı park ettim ve rahat çıkarım düşüncesiyle üç araçlık yere park eden ablamıza mı?

Sayarım sayarım bitmez sevgili okur…

Peki, ne bekliyoruz biz bu toplumdan?

Herhangi bir liderin gelip sihirli değneğiyle dokunup “hokus pokus” hareketiyle kurtarmasını mı?

Yok öyle yağma…

Dinin İslam ise yaşayacan,

Irkını seviyorsan bir İsrailoğlu gibi çalışacan,

Devletini seviyorsan üretecen,

Her şeyden önce insan üretecen. Toplumsal kalkınmayı ve yaşamayı misyon edinmiş bir toplum için gereken çabayı sarfedecen.

Elin ABD lisi okyanus ötesinden gelip senin komşunun zeki oğlunu tespit edip, burs bağlayıp alıp götürüyorsa başını iki elinin arasına koyup düşünecen…

“Sahi sizin dipfriz de yer var mı? Malum bizim kestiğimiz kurban bayağı biraz büyüktü de… Kavurma yemeye bekliyorum, zengin dostlarımı…”

İnsanlık namına ortaya koyulan yaşam bu mudur? Bu mudur, bayramların, ibadetlerin faziletleri?

Yok öyle yağma…

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları