Mehmet DUMAN

YAŞANANLAR

Mehmet DUMAN

Zaman su gibi gelip geçiyor. Dün gibi başladığımız sezonun ilk maçı güncelliğini korumaya devam ederken ilk yarının son maçına İstanbul’da noktayı koymuş olduk. İstanbulspor maçının tenkit ve takdirine fazla karışmadan sadece bir cümle ile bu maçın yorumunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yedek kulübesine baktığımızda kanatlardan bu takıma katkı verebilecek Sarpong ve Berk gibi futbolcuları sahaya sürmek ya da onları kazanmak adına maç içerisinde yapabileceğimiz hamleler varken, hücum bölgesinin bir kanadında Onur Güney’i diğer tarafında da Serkan Kurtuluş’u aynı anda kullanmak hangi aklıselim bir davranışın ürünü çözemiyorum.

Ligin ilk yarı karnesine baktığımızda gördüğümüz tabloya bir başlık koyacak olursak söylenecek tek söz, “ Bana değmeyen yılan bin yaşasın” olur. Şöyle ki, oynanan on yedi maçın altısına galibiyet bir o kadarına da mağlubiyet olarak imza atmış bulunmaktayız. Bunun yanına beş maçımızı da beraberlik olarak eklersek ilk yarıyı dengeli bir şekilde ligin orta sırasında tamamladığımızı görmekteyiz. Ayrıca, rakip kalelere gönderdiğimiz yirmi dört gole karşılık kalemizde de bu sayıya yakın yirmi iki gol görmüş bulunmaktayız. Ligin puan tablosunun düşme potasında bulunan bize en yakın takım olan Denizlispor ile aramızdaki puan farkı dokuz olarak görünürken, ligimizden süper lige çıkacak ilk iki sıradaki takımlardan bize en yakın takım olan Ümraniyespor ile olan puan farkı da yine dokuz olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ayrıca bu sezon gördüğümüz kırmızı kartlar için bir parantez açacak olursak, bu takımın sinirsel probleminin nelere bağlı olarak kaynaklandığının da bulunması gerekir diyorum. Diğer bir konu ise, gündemden hiç eksik olmayan ve her daim belalımız görünümündeki transfer ve borçlarımız diyorum. Hiçbir dernek, vakıf ve oda üç kişiyle yönetilen kuruluşlar değildirler. Bu kuruluşlar tüzüklerinde yazılı olan yönetim kurulu sayısı ile yönetilirler. Bu sayı sadece yönetim kurulu asıl üye sayısı ile sabit kalmadığı gibi, yönetim kurulu yedek üyeleri ve denetim kurulu asil ve yedek üyelerini dâhil etme zorunlulukları vardır. Bizim Gördüğümüz ve izlediğimiz Elazığspor da ise birkaç kişinin haricinde dernek organlarında isimleri yazılı kişilerin sadece liste dolsun anlayışı ile dernekler il müdürlüklerinde ve kulüp defterlerinde kayıtları bulunmalarıdır.

Defalarca yazdık, söyledik. Koca Elazığspor birkaç kişinin özverisi ile yürümez diye. Belki fazla kişilerin işlere karıştırılmak istenmemesi belki de yükün pay edilmemesi düşüncesi Elazığ sporu kongre kararı alma sıkıntısına sokmuş olabilir. Fakat yenilenme, takviye, işi bilenlerle çalışma, proje üretme konusunda deneyimli, futbolu seven, futboldan gelen kişilerle yönetimin desteklenmesi hiçbir zaman zarar getirmez diyorum. Gündemdeki yerini meşgul eden bu düşünce bir an evvel alınacak kararlar ile son bulur diyorum. Borçlar konusunda ise söylenecek sözümüz, kimsenin cesaret edemediği borçlar cesur yürekli birilerinin çabası ile azaldı, takdire şayan bir hale geldi. Bundan sonrası için, sıkı bir ekonomik politika ile borçların küçültülüp, doğru transfer politikaları ile desteklenmesidir diyorum. Şöyle ki, elimizden kuş olup uçanlara baktığımızda Karabükspor’a giden Traore ile Çağlar’ı, Sivasspor’a giden Hakan Bilgiç’i, Samsunspor’da olan Çağrı Ortakaya’yı, İstanbulspor’dan Aldin Cajic’i, Ankaragücü’nden Kehinde’yi şimdi hangi güçle geri alabiliriz ki?

O halde, bu takımda kalanlarında kıymetini bilmek, gittikten sonrası için ah vah etmemek gerekir diyorum. Har vurup harman savuran takımların ne hale geldiklerini en iyi biz biliriz diyorum. Bu şehrin en büyük reklamı ve bacasız sanayisi olan Elazığspor’u korumak ve kollamak hepimizin görevi olsun diyorum. Allah’a emanet olun.

Yazarın Diğer Yazıları