Ligimizde sezonun üçte birlik kısmını geride bırakırken On ikinci haftaya sürprizlerin haftası diyebiliriz. Boluspor’un Gençlerbirliği’ne kaybettiği maçı telafisi olabilir gözü ile değerlendirebilirsek, ligin kayıpsız diyebileceğimiz iki takımı ilk yaralarını bu hafta almış oldular. Bu durum son dört haftanın başarılı takımı Denizlispor’u yukarılara doğru iştahlı bir hale getirirken, diğer takımların inişli çıkışlı grafik çizmeleri sezonun çekişmeden ve zevkten uzak kalmasına yol açtı diyebilirim. Görünen köye kılavuz istemez misali diğer takımların durumlarına göz attığımızda ise, her daim dile ve yazılarıma döktüğümüz cümlelerimden biri olan, “bir filimde on bir tane başrol oyuncusu olmaz” sözümün ortasına Adana Demirspor’u koyabiliriz. Parayla, şöhretle ekip ve takımların oluşturulma çabaları Türk futbolunun kanayan yaralarından birisi olmaya devam ederken, Demirspor’un Tanju Çolak’tan sonra Hakan Kutlu’yu göndermekle soruna çözüm bulma çabalarını kendi düşünceme göre çözümü olmayan bir girişim olarak değerlendirebilirim. Bundan sonraki süreçte Yılmaz Vural’ın bu takıma katacaklarını zamana bırakırken Adanalı dostlarım kusura bakmasınlar ama futbolcular arasında gruplaşmaların olacağını ve kadro dışı kalmaların yaşanacağını tahmin ediyorum. Zira Türk futbol tarihine baktığımızda Yılmaz Vural gibi daha birçok hocanın hiçbir takımda bir sezonu tamamlayamayan gurubun elemanları olduğunu bilmeyen ve izlemeyen yoktur sanırım. Yıllar önce Şanlı Urfaspor’un yaptığını şimdi şuursuzca Demirspor yapıyor diyebilirim. Ligimizde dikkat çeken bir başka takımında Denizlispor olduğunun altını çizerek vurgu yaptığımı yukarıda okumuşsunuzdur. Osman Özköylü ile sezona başlayan fakat bir süre sonra Özköylü’nün çalıştırdığı diğer takımlarla ayrılma sebebi aynı olan konular gündeme gelirken takımın başına Yücel İldiz’i getiren Denizlispor son dört haftayı kayıpsız geçince kendisini bir anda üçüncü basamakta buldu diyebilirim. Sonrasındaki takımlar sıralamasına baktığımızda ise Osmanlıspor, Hatayspor ve Altınordu takımlarının inişli çıkışlı grafik çizmeleri, yukarıda da belirttiğim gibi sezonun sönük geçmesine neden olan unsurlar olarak dikkat çekmeye devam ediyor.
Alt sıralarda değişen hiçbir şeyin olmadığı görülürken, son haftalardaki çıkışını Elazığ deplasmanın da sürdüremeyen Eskişehir takımının ileriki haftalarda çok can yakacağı da gözle görülür gerçeklerin önde gideni olmaya devam ediyor. Karabükspor’un ligden düşmeyi kabullenmiş hali ligde zevk kalitesini aşağıya doğru çekerken, Elazığspor’un yokluklar içerisinde yaşama tutunma çabaları da devam ediyor diyebilirim. Elazığspor için birkaç cümle yazmaya çabalarsak tek gerçeğin bundan böyle koltuğu isteyen birine devretmeyle olabileceği karşımızda bizi beklerken, olası bir tekrar atama ya da gece yarısı atanacak yönetimler ve ya işaretle gösterilecek ekip olma ruhundan uzak toplulukların artık bu işten vazgeçmeleri Elazığspor için en akıllı seçim olacaktır diyorum.
Milli maç arası olarak verilen boşluğun kimlere ilaç olacağını ya da kimleri ateşe atacağını bir sonraki hafta hep beraber göreceğimiz için, ben tüm takımlarımızın varsa yaralarının sarılacağı, sorunlarının giderileceği, sakatlıkların düzeleceği günler temenni ediyorum.
Esen kalın.