Mehmet DUMAN

SULTAN SÜLEYMAN'A KALMADI

Mehmet DUMAN

 

Aşımı, ekmeğimi nasip eden Yaradan’a sonsuz şükürler olsun. Hiçbir siyasetçiden, bürokrattan ve atanmışlardan kendi adıma şu ana kadar bir beklentim olmadı olsa da karşılanacağına dair hiçbir ihtimal bulunmuyor zaten. Aklınıza gelebilecek en küçük partiden iktidar partisine kadar hiç birinin kapısından içeriye girmedim bu yaşıma kadar, siyasetçi olmadım. Bütün amacım kimseye muhtaç ve mağdur olmadan evimin rızkı ve çocuklarımın okuyup ailesine, vatanına, milletine hayırlı bir evlat olmaları yönünde oldu. Siyasi yalakaların aksine, saygım sadece makamlara ve mevkie oldu. Kişinin karakterine ve insanlığına ayrı parantez açarım, büyüğüme karşı saygıda küçüğüme karşı sevgide elimden gelen gayreti gösterdiğime inanıyorum, sessizliğim ve başımın öne eğik olmasını çaresizliğimin sembolü olmadı hiçbir vakit, bunu bu şekilde anlayıp kendi menfaatleri için üzerime gelenlere karşı olan tavrım iyi niyetimin bana bıraktığı mirasın yansımasından öteye gitmedi. İnsanı Yaradan’ın yarattığı gözüyle bakıp sevmeye çalıştım. Çeşitli makamlara işim düştüğünde bile kapıyı çalmaktan utandım, sıkıldım, çekindim. Bana işimle ilgili işi düşenleri de kapıda karşılamaya çalıştım. Çok insan tanıdım başka bir arkadaşının arkasından dünya kadar konuşup neredeyse idamına imza atacak, yan yana geldiğinde överek bitiremeyip en üst makama oturtacak. Sıkıldım, bu nasıl bir dünya diyerek, bu nasıl bir düşünce diyerek. Hiçbir vakit Elazığ’lı olmaktan gocunmadım, yediğimiz kazıkları kenarda tuttum, gurur duyarak, üstüne basa, basa övgülerle anlattım her yerde memleketimi. Bana layık görülerek verilen işleri anlımın akıyla yapmaya çalıştım, şehrime hizmet için benimsedim. Elimdeki bayrağı en güzel şekilde benden sonra gelecek arkadaşlara teslim etme gayretim beynimin uğultuları oldu. Bu şehre bir çivi çakan için, Allah razı olsun demekten geri durmadım. Yoruldum, evet yoruldum. Menfaatin, adamcı lığın, hainliğin, kinin ve nefretin olduğu bir ortamda yaşamaktan gerçekten yoruldum. Milletin derdini dert etmeyenlerden, bu şehrin sevdasını çıkarları için kullananlardan, aldığı temsil bayraklarını kendi hazinesi sananlardan, Kürsüde namaza durup aldıkları faizlerle küp dolduranlardan, mantıklarını üstün görüp üstlendikleri görevde mantık olmadığını görmeyenlerden, bu şehri parsel, parsel bölüşenlerden, altta kalanın canı çıksın diyenlerden, Tarihinin en büyük depremini yaşayan şehrime yapılan çifte standarda sesleri çıkmayanlardan, Üniversite mezunu gencime iş yok diyerek kapatılan dış kapının aksine içerideki kapalı kapılar ardında yapılan listelerden, aldıkları maaşları hak etmeyenlerden, ihale pazarlıklarından yoruldum artık. Kısaca bu vebali kim üzerine alıyorsa alsın demekten başka çaremiz kalmadı. Borcumuz varsa hem bu dünyada hem de öbür tarafta veririz hesabını, hesabı kabarık olanlar altından nasıl kalkacak onu da kendileri düşünsün. Bu şehrin ahı hem bu dünyada hem öbür tarafta bırakmaz elbet yakalarını. Kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi görenler, kendilerini filozof kendilerini ulaşılmaz sananlar unutmayın ki bu Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı, size mi kalacak.

 

Yazarın Diğer Yazıları