Mehmet DUMAN

NEREDEYDİK, NERELERE GELDİK

Mehmet DUMAN

Bu kadar kötü alışkanlığı olan kişi yoktu, silah, kesici alet, adını duymadığımız bilmediğimiz hap, toz, içilen, koklanan ve çekilen de yoktu. Saygı bambaşkaydı, sevgi içtendi, hoşgörü derindeydi. Kötülük, art niyet, kin duygusu, vurma kırma yoktu. Her türlü sinir ve takıntı bulunulduğu yerde başlar sonrasında sarmaş dolaş son bulurdu suratların asıklığı. Sporun barış ve kardeşlik olduğunu biz kırk yıl öncesinden gördük, bildik. Bulunduğumuz ana kadar süren dostluklara bakıyorum, halı sahalardaki buluşmalar, kahvehaneler, dernekler, kulüp yöneticilikleri, ev oturmaları, ticaret, sanat, ortamın hep birlikte yaşanmaları o dönemin arkadaşlığından ve samimiyetinden günümüze kadar gelen en güzel kıymet ve değer olsa gerek. Yıllarca spor yaptık, yıllarca okul okuduk. Kimimiz işçi, kimimiz işsiz, kimimiz memur, kimimiz iş adamı, kimimiz genel müdür, asker, doktor oldu. Kimimiz bakan, kimimiz de yan bakan oldu. Kimse kimseyi kırmadı, dökmedi, başının üstünde indirmedi, aldatmadı, gönül bağından dışlamadı. Sporcu ahlakıyla büyüdük, sporun kattığı kardeşlikle dostluğumuz baki kaldı. Şehirleri aştık diğer şehirlerin aynı eğitimini almış arkadaş, eş ve dostlarla bazen sahalarda bazen cemiyetlerde bazen de federasyonlarda bir arada geldik. Bu birliktelikler ara sıra uluslararası boyutlara taşındı, ayırım gayrım yapılmadan. Bunun adı, dayanışma oldu, saygı, sevgi ve mutluluk oldu, kardeşlik ve birlikte yaşamak oldu, gelecek nesillere bir şeyler hazırlamak oldu. Düğünlerimizde, cenazelerimizde, sağlığımızda, hastalığımızda önce biz birbirimize koştuk. Darda kalana, zorda olana önce biz elimizi uzattık, uzatılacak el bulmakta zorlanmadık. Kısaca, yazılacak o kadar çok anı, birliktelik, samimiyet, ahlak, arkadaşlık, dayanışma, saygı ve sahiplenme var ki yazmaya kalksak inanın sayfalar dolusu kitap olur. Bu yazımın konusuna bakıp başlığı bulma gayretim hiç olmadı. Çıkarsız ve menfaatsiz yaşanan bir zaman diliminin getirisi ile şimdiye kadar taşınan mutluluğa biraz değinmiş olduk. Şehir içi ulaşımda toplu taşıma aracı kullanıyorum. Gençlerle iç içe. Genelde ayakta durmayı tercih ediyorum desem de aslında yer bulamadığım için mecburen bu durumun oluştuğunu belirtebilirim. Aracım yok, ticari taksiye verilecek param da yok, zamanımız ekonomik olarak, ayağını yorganına göre uzatma sürecinde olduğu için bizde zamana ayak uydurmak zorundayız diyorum. Yukarıda yazmaya çalıştığım geçmişten gelen değerlerimizin nasıl sekteye uğradığının en yakın görüntüsünü toplu taşıma araçlarında görüp duyduğumdan dolayı bu yazımın oluştuğunu söyleyebilirim. Yaşadığım görüntülerin neticesinde zamanın mı yoksa değerlerin mi değiştiğinin kararını varın siz verin. Belediye otobüsü kullanan bir şoförle muhabbet ediyoruz. Sıkıntılarını, yaşadıklarını anlatıyor. Çocuğu yaşında olan gençlerden yediği hakaretlerden, kart hırsızlarından, imkanları kötüye kullanmaya, devletin malına verilen zararlara kadar anlatıyor kaptan. Aklım almıyor, anlattıklarını tekrar dinleme ihtiyacı hissediyorum. - Gençlerin büyüklere, bayanlara yer verme olayı yok artık. Koltuğa oturan her genç benden büyük kim gelir de yerimi verip duasını alımın düşüncesini yitirmiş, ya cep telefonu ile oynuyor ya da uyumuş numarası yapıyor. Koltukların arkası yırtılmış, sökülmüş ve ya duvar yazıları ile karalanmış. - Annenin çocuğunu kucağına alıp bir kişi otursun düşüncesi bitti diyor. Çocuğuna ya sözü geçmiyor ya da kimse rahatsız etmesin diyerek cam kenarında oturtmaya devam ediyor. - Özürlü vatandaşa ya da atmış beş yaş üzeri değerlerimize verilen ücretsiz taşınma kartlarının değeri parayla ölçülür olmuş. Bu vatandaşlarımıza verilen kartların yanında, bunlara destek amacıyla bir imkanda refakatçilerine verilmesine rağmen art niyetli kart sahipleri yanlarında refakatçi olmadığında bu haklarını kartı olmayanlara para karşılığı sattıklarına şahit oluyoruz. - Otobüse binerken kullandıkları kartın bakiye yetersizliği ile yolculardan ricada bulunup bir kullanımlık aldıkları emanet kartı kendi boş kartı ile değiştiren cambazları duyuyoruz. - Verilen haklardan faydalanmak adına indirimli taşınmaları için alınan kartların hak sahiplerinden çok başkaları tarafından kullanıldıklarını biliyoruz diyor kaptan. Bunun yanında dürüst vatandaşlardan, hak arayan, yardımcı olmak isteyen vatandaşlardan övgüyle bahsetmeyi de ihmal etmiyor. Geçmişten taşıdıklarımız ve şimdi yaşadıklarımız. Menfaat, çıkar, verilen imkanları kötüye kullanma, kin ve nefret. Sporun barış ve kardeşliğinden başlayarak çıktık yola, otobüste verdik mola. Spor bitti, sporcu bitti spor ahlakı gitti. Gelenek, görenek, saygı, sevgi nerede kaldı biz neredeyiz. Mübarek Ramazan ayında Allah sonumuzu hayır eyleye diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları