Mehmet DUMAN

NE SÖYLEYEBİLİRİM

Mehmet DUMAN

Sözün bittiği, kelimelerin boğaza tıkandığı, gözlerdeki yaşın kurumadığı bu olsa gerek. Üzgünüz, kolumuz kanadımız kırık, acımız büyük, sıkıntımız dağlar kadar. Allah kimseye yaşatmasın böyle bir afet. Sabır ilaç, birlik güç, kudret şükür, nefesimiz imtihanımız oldu diyoruz. Elazığ, güzeller güzeli, Yazı başka, güzü başka, kışı başka güzel. Havası, suyu, kültürü, sekiz köşesi, çayda çırası, aşı, yaşlısı, evliyası, ozanı, babası, babayiğidi kendine özel. Elazığ, Yurdumun kalesi, vazgeçilmezi, hainin hedefi, sağlam gönüllerin bükülmez bileği, gakgo mun göz bebeği. Sen yıkılamaz sın, sen çökemez sin, sen bitip yok olamazsın, Rabbım seni korur, kollar her daim. Aldığın duaların çoktur senin. İmanın kuvvetli, duruşun dik, özün sözün birdir senin. Kırılan kolun, kanadın yarası geçer, iyileşir kalkarsın ayağa elbet. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Belin ağrıyormuş, dizlerin tutmuyormuş, destek oluruz, omuz omuza, yıkılmaz duvar yaparız el, ele, kol, kola, kaldırırız seni elbet sultan tahtına. Biliyorum, yanındaydım, kucağındaydım, seninle yaşadım, senin kadar olmasa da bende her Elazığlı gibi, kendilerini Elazığlı görenler gibi, bu şehre sevdalılar gibi yaralandım. Bu acı, bu yara, senin, benim demedim. Bu bizim dedik, bu hepimizin dedik, biz birlikte güçlüyüz dedik, koşandan, gelenden, el atandan, dua edenden Allah razı olsun demeyi esirgemedik. İlacımız, devletimiz, milletimiz oldu. Gücümüzü, ayağa kalkmamızı da Rabbım verir İnşallah. Her gün yeniden doğan Güneş'e bakıyorum, Aya, Yıldız'a, yağan kar a, Yağmur'a bakıyorum. Durmak yok, yılmak, bitmek, tükenmek yok, hayat devam ediyor. Güneş kışa küsmüyor, önünü kapatan bulutlara darılmıyor, ay kendi âleminde, nahoş, yağan kar toprağı kollamak yorgan olmak, yağmur bereket getirme peşinde. Gündüzler gecelere kırgın değil, tekrar sıranın kendine geleceğini biliyor, sabırla saatini bekliyor. Yıldızlar göz kırpıyor bazen, yaşamaya, güçlü olmaya devam diyor. Sabır Elazığ’ım, biliyorum gururlusun, yapılan hiçbir iyiliği unutmaz, altında kalmaz, ömür boyu dua edersin. El açmazsın, istemezsin, önce komşum, önce arkadaşım, önce kardeşim, önce arkadaşım dersin. Soğuktan üşüsen de titremez, için yanarken gem vurur incitmezsin. Üzülme sen, biz bu günleri beraber yaşar, beraber altından kalkarız. Biz, bir elde bizden diyenleri unutmaz başımıza taç yaparız. Görüyorum ki, seni seninle yaşayanlar değil, senden faydalanmak için, bu kışı da heba dan orada geçiririz, nasıl olsa geliyor, yapılıyor diyenler doldurmuş her bir yanını. Aldanma bunlara, bunlar bu toprakların kokusunda büyümemiş, karaçalı suyundan doyasıya içmemiş, tel kebabının tadını bilmeyenlerdir. Bunların çoğu üç kuruşu kâr zannedip, üç beş battaniyenin peşinden koşup gelenlerdir. Elazığ lı komşusunu, eşini, dostunu dışarıda bırakmaz. Kol kanat gerip yanından ayırmaz, sahip çıkar, kollar, korur. Biz böyleyiz işte, Harputlunun torunu, Evliyaların ocağı, Keban'ın, Fırat'ın, Hazar’ ın kucağında doğup büyümüş, çayda çıranın ışığından güç almışız. Mayamız sağlam, sırtımı pek, kumaşımız paçavra değildir bizim. Geçmiş olsun Gakgom, geçmiş olsun kendini bu şehirli görüp, bu şehrin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş, havasını solumuş kardeşlerim, geçmiş olsun Elazığ da yaşayan eşim, dostum, arkadaşlarım. Allah'ım bir daha kimseye böyle bir acı yaşatmasın, Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları